Üniversite sınavını kazanamayan yüz binlerce genç mutsuz. Evlerinde tam bir matem havası var. Peki ya kazananlar cephesinde durum ne? Hepsi sevinçli mi? Nerdeee...
On binlerce genç, ÖSS'yi kazandığı halde, üniversiteli olmanın coşkusunu yaşayamıyor. Üniversiteye ilk adımın maliyeti en az 500 milyon lira. Oysa bu para pek çok aile için bir servet. Yurt, yemek, ders kitapları, üniversite harcı, yol masrafları bir araya gelince ortaya altından kalkılması güç bir fatura çıkıyor...
Yurt için devlete başvuranların çoğu yine ret cevabı aldı. Devletin verdiği 15 milyon liralık burs ile ise bırakın Ankara, İstanbul, İzmir'de, Erzurum, Van, Konya'da bile geçinmek mümkün değil. O halde bu öğrencilere kim sahip çıkacak? Tarikatlar, farklı amaç güden dernekler ve terör odakları mı?..
Her yıl on binlerce üniversiteli genç ekonomik olanaksızlıklar yüzünden heba olup gidiyor. Batık bankalara, şirketlere, hayali ihracatçılara peşkeş çekilen paraların onda biri gençlere ayrılsa, tüm sorunları çözülür. Ama onları düşünen kim! Tek kurtarıcı olarak sivil toplum örgütleri kalıyor. Ama onların da pek çoğu hantal ve yetersiz. Aslında bu konuda Türk Eğitim Vakfı ve Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı çok daha başarılı bir performans sergileyebilir. Ancak tıkanıp kaldılar. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği bu konuda en aktif olanı. Bravo Türkan Saylan ve arkadaşlarına...
Bu ne biçim bakanlık!
Eğitim fakültesi dışındakilerin, örneğin doktorların, mühendislerin, işletmeci ve iktisatçıların öğretmen olup olamayacakları uzun uzadıya tartışılabilir. Ama Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu konudaki tavrı asla kabul edilemez. Öğretmen açığını kapatmak için bir yıllık öğretmenlik formasyon eğitimi alanlara kapılarını aralayan, daha sonra bunu yetersiz bulup 33 kredilik sınıf öğretmenliği sertifika programlarına katılma zorunluluğu getiren, dahası öğremen alımı için yapılan Devlet Memurluğu Sınavı'na katılımlarını sağlayıp, kazananların tayin edileceğini ima eden bakanlık, şimdi yan çiziyor. Bir üniversiteyi bitirdikten sonra, iki, üç yılını bu işe harcayan, formasyon eğitimi için üniversitelere yüz milyonlarca lira ödeyen, DMS'yi kazanmak için gecesini gündüzüne katan binlerce genç, Milli Eğitim'in beceriksiz yöneticileri yüzünden devlete ve yasalara olan güvenlerini kaybetmek üzereler. İçlerinde bakan da dahil, bakanlık bürokratları ve eğitim fakültesi mezunlarının yaptıklarını kat be kat fazlasıyla yapabilecekler var. Ama heba ediliyorlar. Eğitime gönül verenlerle kedinin fareyle oynadığı gibi oynamak devlete, hele hele topluma örnek bir davranış sergilemesi gereken Milli Eğitim Bakanlığı'na hiç yakışmıyor!..
Fırsat eşitsizliği
Üniversite sınavında 190, 200 puan alan on binlerce öğrenci açıkta. Buna karşın 130, 140 puan alan binlerce genç parayı bastırıp vakıf üniversitelerine girdi. Yarın yine bir yolunu bulup devlet üniversitelerine geçecekler, para gücüyle aldıkları diplomalarıyla en iyi işleri kapacaklar. Tıpkı parayı bastırıp 28 gün askerlik yapanlar gibi. Paranın sökmediği iki kurumdan biri askerlik, diğeri ise üniversiteye girişti. Sanki her iki tabu da yıkılıyor. Üstelik çok tehlikeli biçimde!..
Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr