Kamuoyu, Ondokuz Mayıs ve Dicle üniversiteleri için Çankaya'dan açıklama bekliyor.
Cumhurbaşkanı Sezer, YÖK'e gönderdiği mektupta şunları söylemişti:
* Yöneticilerin seçimle işbaşına gelmeleri demokrasilerin en temel ve vazgeçilmez kurallarındandır.
* Üniversiteler seçilmiş organlar eliyle yönetilmelidir.
* Bu seçimin doğru ve adil yapılmış sayılabilmesi için her şeyden önce üniversite öğretim üyelerinin iradesine, hukuka ve demokrasiye saygı gösterilmelidir..
* Geçerli bilgi ve kanıt yokken aday adaylarının aldıkları oyları gözetmeyerek birer oy alan kişileri rektör adayı olarak seçmek demokrasiyle ve özerk üniversite anlayışıyla bağdaşmaz...
Cumhurbaşkanı Sezer'in bu sözlerini kamuoyu olarak hepimiz alkışlamıştık. YÖK'e demokrasi ve hukuk dersi verdiğini yazmıştık. Madem ki demokrasi söz konusu, Sezer'in ortaya koyduğu kurallar sadece YÖK Başkanı için değil, kendisi için de geçerli.
Samsun ve Diyarbakır rektörleri konusunda, her ne kadar YÖK hiçbir şey yok dese de Cumhurbaşkanı'nın elinde çok sağlam kanıtlar olabilir. Hatta başka üniversite rektörleri için de bulunabilir. Bu yüzden, tartışmalara son noktanın konulması için yapılması gereken, doyurucu açıklamanın bir an önce yapılmasıdır. Yoksa Cumhurbaşkanlığı makamı gereksiz yere yıpratılmış olur ki, buna da hiç kimsenin hakkı yoktur.
Sezer, ısrarla YÖK yasasının değiştirilmesini istiyor. Çok haklı. Rektörlük tek dönem olsun diyor. Bu konuda da çok haklı. Umarız siyasiler gereğini yerine getirirler...
Öğretmenlik sınavı
Öğretmenlik sınavına giren 80 bin öğretmenden 54 bini barajı aşamadı. Sınava eğitim fakültesi mezunlarıyla, pedagojik formasyonu olan değişik fakülte mezunları girdi. O bir yana fen, sosyal, yabancı dil, beden eğitimi gibi tüm branşlardan öğretmenler katıldı. Ama sınavda, sanki tapu dairesine memur alınıyor gibi pedagojik tek soru sorulmadı. Sonuç: Diplomasında öğretmen yazan pek çok eğitim fakültesi mezunu açıkta kaldı. Mesleğe yönelik sorular sorulsaydı, eminim yine yarıdan çoğu yine başarısız olacaktı. Ama o zaman, "ne biçim öğretmen yetiştiriyorsunuz?" diye eğitim fakültelerini sorgulama hakkı doğacaktı. Oysa şimdi suçlu ortada yok...
Meslek liseleri
YÖK Başkanı Gürüz, Milli Eğitim Bakanı Bostancıoğlu ve YÖK zulmüne sessiz kalan diğer tüm yetkililer, meslek lisesi mezunlarına karşı ömür boyu vicdan azabı çekecekler.
Bir gecede üniversiteye giriş hakları ellerinden alınan meslek lisesi mezunları, hala ıstırap çekmeye devam ediyorlar. İşte çok çarpıcı bir örnek:
Suat Mercan, 18 yaşında, Tarsus Endüstri Meslek Lisesi mezunu. ÖSS Sayısal'da 188 puan aldı. Türkiye şampiyonun puanı ise 189. Arada sadece bir puan var. Hakları gasp edilmesiydi, muhtemelen şampiyonlar arasında yer alacaktı. İstediği üniversitenin, istediği fakültesine girebilecekti. Oysa şimdi hayalini kurduğu fakültelerin hiçbirine giremiyor. Ve buna da adalet diyorlar. Yazıklar olsun hepsine!..
Özetin özeti: Eğitim adına atılan her adım tepeden tırnağa yanlışlarla dolu. Ankara'dakiler sakın ola eğitime, gençlere, bilime önem verdiklerini söyleyip de sinirleri daha da bozmasınlar!..
Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr