Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan... Bu tekerlemeyi bilmeyenimiz var mı?
Ya da ilkokulda 23 Nisan şiiri ezberlemeyen?
Hepimiz o sıralardan geçtik, hepimiz o coşkuyu yaşadık ve yine hepimiz hayatımızın bir yerinde büyüklerin koltuklarına kaykıla kaykıla oturduk...
Böylesine bir bayramı çocuklara armağan ettiği için Atatürk’e ne kadar teşekkür etsek azdır.
Dünya, böylesi bir farkındalığı alkışlarken, birilerinin onu yok etmeye çalışmasını da anlamak mümkün değil... Umarız, bu yıl akıllardan geçenler, bir daha hiçbir şekilde gündeme gelmez...
Peki çocuklarımız düne göre daha mutlu mu, mutsuz mu?
Asıl ona bakmak gerekir!
Evet daha mutlular çünkü, çok daha varlık içerisindeler ve çok daha fazla kıymetleri biliniyor.
Mutsuzlar çünkü, eğitim sisteminden hiç mutlu değiller, anne babalarını daha az görüyorlar, sınavlar yüzünden çocukluklarını hiç yaşayamıyorlar...

Sınavlar kaldırılsın
Yıldız takıma gidecek çocuk bulunamıyor.
Müzik aleti çalan da yok gibi.
Sokaklar da bomboş...
Peki nerede bütün bu çocuklar?
Hemen hepsi olmasa da önemli bir bölümü dershanelerde.
Deli gibi sınavlara hazırlanıyorlar.
Peki değişen ne var?
Hiçbir şey.
Ortada ne bir başarı var ne de çok daha iyi eğitim.
Ama bu körü körüne yarışın esiri ettik çocuklarımızı, farkında bile değiliz...
Başbakan Erdoğan, 2013 için verdiği sözü, keşke bugün yerine getirse.
Sınavların kaldırıldığını ya da kaldırılacağını açıklasa.
İşte çocuklara verilecek en büyük armağan o olacaktır.
Ama en ufak bir ihtimal bile gözükmüyor.
Çünkü yeterli altyapı hazırlanmadı.
Ben yaptım oldu mantığı ile hareket edildiğinde de, çok daha büyük sorunlarla karşılaşmak mümkün...

Hayal kuramıyorlar
Eskiden hepimiz ne hayaller kurardık.
Oluruna, olmazına hiç bakmazdık.
Çünkü eğitim demek özgürlük demekti.
Öğretmenlerimiz hayal kuramayanlara kızardı.
Oysa şimdi hayallerimizin önüne bile set çekiliyor.
O olmaz, bu olmaz, o sınav, bu sınav, oraya gidemezsin, buraya gelemezsin...
Bir şeyler yapılsın diye değil, yapılmasın diye kurallar oluşturuyoruz.
Oysa çocuklarımıza her şeyden önce cesareti ve hayal kurmayı öğretmemiz gerekir. Eğitimin asli görevi de bu olmalıdır...

Sınırlar, sınırlar...
Türk eğitim sisteminde, eğitim kademeleri yükseldikçe, öğrencilerin yaratıcılıkları köreliyor.
Herhangi bir ilköğretim okuluna gidin ya da ufak çocuklarla konuşun, hepsi cıvıl cıvıl. Susturmanız mümkün değil.
Ama herhangi bir üniversiteye gittiğinizde öğrencileri konuşturmanız için hem sabırlı olmanız gerekir hem de fazlasıyla güvence sağlamalısınız. Yoksa ağızlarından tek kelime alamazsınız.
Üniversiteyi bitirip iş hayatına atıldıklarında ise yani asıl yaratıcı olmaları gereken dönemde ise iyice suskunluğa bürünüyorlar. Çünkü onları, kurallarla dört duvar arasına sıkıştırıyoruz...
Konuşursan başına şu gelir, konuşursan şöyle olur, boyunu aşan işlere bulaşırsan elindekileri de kaptırırsın, dünyayı kurtarmak sana mı kaldı diye diye onları her şeyden soğutuyoruz. Ama daha da vahimi, ne zaman yeni bir şey söyleyecek olsalar “icat çıkarma“ diye lafı ağızlarına tıkıyoruz.
İşte bu yüzden de konuşmayı değil, susmayı tercih ediyorlar.
Sustuklarında da bu kez, niye bunlar hiç konuşmuyorlar diye dert yakınıyoruz.
Oysa asıl sorgulamamız gereken onlar değil, biz yetişkinleriz. Ama bunun bile farkında değiliz...

Onlara sahip çıkalım
Bugün yine çocuklar adına büyük laflar söylenecek. Mangalda kül bırakılmayacak.
Onları ne kadar çok sevdiğimiz üzerine basıla basıla anlatılacak.
Onlar bizim yarınlarımız denilecek.
Peki ama bu şimdi mi aklınıza geldi?
Ya da bugüne kadar onlar için ne yaptınız?
Bu soruyu sadece ülkeyi yönetenler, öğretmenler, anne-babalar değil, hepimiz, önce kendimize sormalıyız.
Örneğin anlı şanlı medyamız, çocuklarımız için ne yaptı, ne yapıyor?
Belki de çuvaldızın en büyüğünün bize batırılması gerekiyor...
Kabahatli arama yerine, yarın onlar için ne yapacağız, ona cevap arayalım.
Yoksa, önceki yıllarda olduğu gibi bir 23 Nisan’da daha havanda su dövmeye devam ederiz...

Özetin özeti: Dün çocuklar için bir şey yapılmıyor diyenler bugün kendileri ne yapıyor?..