Cumhurbaşkanı Sezer, oturduğu makamın yetkilerinin fazla olduğunu ne zamandır söylüyor. Tek dönem için görev yapılmasını ve süresinin azaltılmasını da hep dile getirdi...
Koltuğa yapışanlardan olmadığı için hep takdir gördü. Ama sanki onun bu iyi niyeti farklı yorumlanmaya başladı. Gelen duyumlara göre Çankaya'nın elinden alınan yetkiler arasında rektör ve YÖK üyelerinin atanması da varmış. Bunun anlamı; YÖK üyelerinin atanması ve rektörlerin seçiminde son sözü siyaset söyleyecek. Yani üniversiteler boğazlarına kadar siyasete bulaşacak ve onların arka bahçesi olacak.
Böyle bir yanlış gerçekleşir mi? Daha önce yaşanan felaketler hatırlandığında düşünülmesi bile korkunç. Ama burası Türkiye ve her şey olabilir. Bu konuda kim duyarlılık gösterecek? YÖK mü? Hiç şansı yok. Öyle yıpranmış durumda ki doğru da söylese yanlış anlaşılır. Üniversiteler mi? Geçin gitsin. En son maaşlara zam konusunda gördük. Hükümet kedinin fareyle oynadığı gibi oynadı. Yarısına verdi, yarısına vermedi. Gıkları bile çıkmadı...
Öğrenim harçlarının yeniden düzenlenmesi konusu eğer ciddi bir şekilde ele alınsaydı TBMM'de reddedilmezdi. Ama iyi anlatılmadı. Dahası bazı üniversiteler kısık sesle desteklerken, karşı olanlar yüksek sesle telaffuz edip kulis içinde kulis yaptılar. Ama gidip üniversitelerini bir gezin liğme liğme dökülüyor...
Üniversiteler, trilyonerlerin çocuklarını bedava okutacak kadar zengin kaynaklara sahip değil. Olandan para alınması değil, böyle bir istemi olmadığı halde trilyonerin çocuğunu da parasız okutmak en büyük fırsat eşitsizliğidir. Dershane ücretlerinin 2 milyarı aştığı bir ortamda hala parasız vasat eğitimde ısrar etmek kimseye bir şey kazandırmayacaktır. Parası olandan para almanın, olmayanı daha çok destekleyerek eğitimin kalitesini yükseltmenin kime ne zararı olabilirdi ki!..
Ama üniversiteler ve YÖK, haklı davalarında bile haksız duruma düşmeyi çok iyi beceriyorlar. Şimdi rektörlük seçimlerinde Çankaya'nın devre dışı bırakılmasına da seyirci kalırlarsa yuh olsun onlara...
Anlaşılan biz bu konuda daha çok yazı yazacağız. Maaşa ne kadar zam geleceği bir bir açıklandı. Güya kıdemli profesörler 454 milyon lira zam alacaktı. Oysa bordrolar hazırlanırken ortaya çıktı ki kıdemli profesörler 273, kıdemsizler 212, 1. derecedeki doçentler de 182 milyon lira zam alacak. Zamdan 2. derecedeki doçentler bile yararlanamıyor. Peki 454 rakamı nereden çıktı? Hükümet öyle uyanık ki hocaların zaten aldıkları paraları da bu işin içine katmışlar. Yuh olsun onlara.
Aslında bu zam işi en fazla kendilerine yaradı. Baksanıza milletvekillerine yapılan zam 900 milyon lirayı buluyormuş. Oh ne ala...
Bu hafta Yaşlılar Haftası'ymış. Öncelikle yaşamının ikinci, üçüncü baharını yaşayan tüm yaşlılarımıza sağlıklı, keyifli uzun ömürler diliyorum. Çalışmaktan, koşuşturmaktan, zamansızlıktan yapamadıklarını gerçekleştirip yaşamın tadını çıkarsınlar.
Benim merak ettiğim Ecevit'in, Demirel'in ve yaşı 80'e dayanmış diğer politikacılarımızın ne zaman yaşlandıklarının farkına varıp biraz da kendilerine zaman ayıracakları. Bugüne kadar bizler için yaptıkları için sonsuz teşekkürler. Emekliliğin, yaşlılığın tadını çıkarmak sizce onların da hakkı değil mi?..
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025