Eğitim ve bilim ulusal mı olmalı yoksa evrensel mi?
Son yıllarda giderek önem kazanan tartışmalardan birisi de bu.
Sınırların kalktığı, ortak para birimlerinin kullanıldığı, çokuluslu şirketlerin öne çıktığı globalleşen bir dünyada eğitim ve bilimde gelinen ortak nokta ne olmalıdır? Ulusallık evrenselliğe feda edilebilinir mi?
İşte bu ve buna benzer pek çok sorunun cevabı, hafta sonunda MEF okullarında gerçekleşen "Yaşam İçin Eğitim" sempozyumunda tartışıldı.
4. Uluslararası Bakalorya Günü çerçevesinde gerçekleştirilen sempozyuma Türkiye'nin önde gelen kurumlarından temsilciler katıldı.
Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü Üstün Ergüder'in yönettiği panele geçilmeden önce MEF öğrencilerinin sergilediği Uyanış isimli pandomim gösterisini izledik. Gerçekten etkileyiciydi. Öğrenciler, tek kelime etmeden öylesine çok şey anlattılar ki fazla söze gerek kalmadı. Ama gösterinin sonunda kulaklarımıza küpe olacak şu sözleri söylemeyi de ihmal etmediler:
Eğer aynadaki görüntüler sizi mutlu etmeye yetmiyorsa değişmenin zamanı geldi...
Öğrencilerden sonra sözü MEF eğitim kurumlarının sözcüsü İbrahim Arıkan aldı. O da yılların birikimiyle ilginç tespitlerde bulundu. Gelişen toplumlarda eğitim sorunlarının hep var olacağına dikkati çekerek "Aslında eğitim sorunlarını tartışmak ülkenin geleceğini tartışmaktır. Ve bu sorunlara çözüm üretmek sadece devletin değil hepimizin görevidir" dedi.
Prof Ergüder de paneli açış konuşmasında eğitilmiş insan gücüne daha fazla ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak, yurtdışına giden öğrenciler konusunu gündeme getirdi ve üniversiteye giriş sisteminin yeniden masaya yatırılması gerektiğini anlattı.
Diğer konuşmacıların ortaya koyduğu görüşlerden bazı satır başları da şöyle:
Ali Doğramacı (Bilkent Rektörü): Uluslararası bakolarya eğitim kalitesinin yükselmesi açısından Türkiye için yararlı. Ama masraflı. Tüm okullara yaygınlaştırlması zor. Zaten diğer ülkelerde de mütevazı boyutlarda. Bakalorya yapanlara ek puan verilmesi yararlı olur.
Füsün Akarsu (Boğaziçi): En iyi gençlerimizi seçip yurtdışına gönderiyoruz. Olacak şey değil. Çıtanın altında kalanlarla ilgilenmiyoruz, çok yazık.
Zeynep İlsen Olsan (Boğaziçi Rektör Yardımcısı): Üniversiteye giriş adil değil. ÖSS yetenek ağırlıklı olmalı, lise 4 yıla çıkmalıdır.
Atilla Aşkar (Koç Rektörü): Endüstri Çağı'nda bilgi ağırlıklı uzmanlık eğitimi önemliydi ama Bilgi Çağı'nda bilgiyi kafada depolama değil ona ulaşma yollarını bilmek çok daha önemli. Herkese açık olgunluk sınavı üniversiteye gelen öğrenci kalitesini artırır.
Ake Sorman (Uluslararası Bakalorya Organizasyonu Avrupa, Afrika, Ortadoğu Direktörü): Türkiye dışındaki ülkeler uluslararası bakaloryayı lise mezuniyetine eşdeğer kabul ediyor. Hem bakaloryaya hem de ÖSS'ye hazırlanmak çok zor. Ulusal sistem dışındaki uluslararası geçerliliği olan sistemler de dikkate alınmalıdır.
Kemal İnan (Sabancı): Bir ülke eğitim sorunlarını yüz defa masaya yatırmaz. Bir defada çözer ve geliştirir.
Erdal Yıldırım (Koç Vakfı): Eğitim amaç değil, mutlu insan yetiştirmek için bir araçtır. İyi bir eğitim için öğretmen çok önemlidir.
Nurettin Başer (Talim Terbiye Kurulu Başkanı): Öncelikle ulusal, ardından evrensel kültür gelir. Yaratıcı parlak beyinler ülkemizde kalsın. Hedefimiz yurdunu, bayrağını seven insanlar yetiştirmektir.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025