Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Emine Hanım, Başbakan Erdoğanın İzmir ziyareti sırasında da boş durmadı. Okula gidemeyen kız öğrencilere yönelik çabalarını sürdürdü. Sarıkız, Karakız ve Rabianın okula gönderilmeleri konusunda ailelerini ikna etti.İzmir, okuma yazma bilmeyenlerin en yoğun olduğu kentlerimizden birisi. İç göçle gelen anne ve kızların pek çoğu okuma yazma bilmiyor. Aslında bu İzmir için büyük bir ayıp. Rahmetli Piriştina ve sivil toplum örgütleri, bu konuda çok çaba harcadı. Ama hâlâ on binlerce hatta yüz binlerce okuma yazma bilmeyen var.Sarıkız ve Karakızın ailesi Tokattan, Rabianınki ise Siirtten göç etmiş. Ekonomik nedenlerle çocuklarını okula gönderemiyorlarmış. Destek sözü verilince ikna olmuşlar... Söz okula gidemeyenlerden açılınca, akla hemen İstanbul Kartaldaki Esra geliyor. Hatırlanacağı gibi ailesi de, Esra da okula sıcak bakmıyor. Gerekçe de başının örtülü olmasına izin verilmemesi. Kaymakam, milli eğitim müdürü defalarca evine gitti ama ikna olmadılar. Oysa Anayasa açık. İlköğretim zorunlu ve parasız. Yani aile ekonomik nedenlerle çocuğunu okula gönderemiyorsa, devletin ona destek olması gerekiyor. Aynı şekilde hiçbir mazeret gözetmeksizin çocukların okula devamlarının sağlanması da anayasal bir zorunluluk.AKP iktidara gelinceye kadar, çocuğunu okula göndermeyenlere hapis cezası öngörülüyordu. AKP, hapis cezasını kaldırıp yerine para cezası getirdi. Ama o da uygulanmıyor. Sonuçta okumayan kızlar kervanına Esra da katılacak. Bir on yıl sonra da onlar için Haydi Kızlar Okula kampanyası düzenleyeceğiz. O da anne olduğunda okuma yazma bilmemenin ezikliğini yüreğinde hissedecek, çocuklarına karşı mahcup olacak.Emine Hanım, Esra konusuna mutlaka el atmalı. Aileyi ikna etmeli. Esra okullu olmalı. Yoksa Haydi Kızlar Okula kampanyasının bir anlamı kalmaz. Semra Hanımdan sonra Emine Hanımın da özellikle kız öğrencilerin okula gönderilmeleri konusundaki çabaları, takdire şayan. Umarız, bu heyecanları hiç azalmadan devam eder. Başbakan Erdoğan, Türkiyeyi dört ayak üzerinde yeniden inşa etmeye karar verdiklerini, İzmirde bir kez daha dile getirdi. Neydi bu ayaklar:Eğitim, sağlık. adalet ve emniyet.Diğer üç konu da elbette önemli. Ama iyi bir eğitim altyapısı olmadan diğer konularda sonuç alınamayacağını çok iyi biliyoruz. Peki eğitim konusuna yeterince önem veriliyor mu? Evet demek o kadar zor ki... Kaldı ki eğitim konusunu ihmal eden sadece devlet mi? Anne babalar, sivil toplum örgütleri, medya ve de her şeyden önemlisi eğitim kurumları, eğitime ne kadar önem veriyor?MEB, YÖK, üniversiteler, okullar, halk eğitim merkezleri, kurslar vb. eğitim kurumları, çeşitli nedenlerle eğitime katkıda bulunma yerine birbirlerini yemekle meşguller. Öğretim kadroları da görev aldıkları kurumlardan farklı değil. Onlar da ekonomik koşulları ve çalışma ortamları nedeniyle moral bozukluğu içindeler.Okul öncesinden üniversiteye kadar köklü bir eğitim reformu gerekiyor. Ama bu konuda ciddi bir ön hazırlık yok. Başbakanın söylemleriyle icraatları işte bu noktada örtüşmüyor. Bir yandan eğitim çok önemli diyor, öte yandan en az zaman ayırdığı konu maalesef eğitim. Ekonomide, dış politikada, sağlıkta kat edilen yolun ne kadarı eğitimde alındı? Bunun muhasebesi mutlaka yapılmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı, hem Mumcu hem de Çelik döneminde çok önemli projeler üretti. Ama ne kadarı hayata geçti? Ne kadarından nasıl bir sonuç alındı? Daha da önemlisi, temel sorunların ne kadarı masaya yatırıldı?Özetin özeti: Üç kız öğrenci okula kavuşturulurken, on binlercesi okuldan kopuyor. Okuma yazma bilmeyen her çocuk, hepimiz için en büyük yüz karasıdır.. aguclu@milliyet.com.tr Eğer eğitim önemliyse...