Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Devlet eğitim yükünün altından kalkamıyor. Kalkması da mümkün değil. Her yıl 1.5 milyon öğrenci eğitim kervanına katılıyor. Okula giden öğrenci sayısı 15 milyon. Okuma çağında olanların toplam sayısı ise 25 milyon. Anlayacağınız her üç kişiden biri okuma çağında...
Eğitimle kalkınmışlık arasında direkt bağlantı var. Eğitim düzeyi yükseldikçe refah düzeyi atıyor. Söz konusu ister devlet, ister vatandaş olsun, değişen bir şey olmuyor...
Eğitimin önemini erken keşfeden ülkeler, aldılar başı gidiyorlar. Dünyanın patronu onlar. Fazla uzağa gitmeye hiç gerek yok. Yakın çevrenize bakın, hatta aile içindeki dengelere bir göz atın. Her ne kadar istisnai durumlar söz konusu olsa da iyi bir eğitim altyapısı bulunanlar uzun vadede hep kazanan taraf oluyor...
Durum böyleyken Türkiye'nin ciddi bir ulusal eğitim politikasının olması gerekiyor. Eğitime ayrılan tüm kaynakların en rasyonel şekilde kullanılmaları söz konusu. Ama gelin görün ki, zaten kıt olan kaynaklar heba olup gidiyor.
Örneğin öğrenci servisleri için harcanan trilyonlar, en yakındaki okulların iyileştirilmesi için harcansa, öğrencilerin tıkış tıkış minibüslerde harcadıkları zaman heba olmayacak...
Yine örneğin, dershanelere akan trilyonlar yeni üniversitelerin kurulması ve iyileştirilmesi için harcansa, on yıl sonra kontenjanlar iki katına çıkar ve üniversite önünde yığılma diye bir şey kalmaz...
En çarpıcı örneklerden biri ise mesleki eğitim adı altında heba edilen trilyonlar. Çağdaş meslek alanları yerine modası geçmiş meslekleri öğretme konusunda ısrar eden ve bu yüzden yüzde 30, 40 kapasite ile çalışan meslek okulları, en büyük israf kapılarımızdan biri...
Benzeri israf kalemleri öylesine çok ki! Ulusal bir eğitim politikası çerçevesinde planlı ve programlı bir şekilde yönlendirilse, eğitime böylesine susamış bir toplumla, 10 yıl içerisinde Batı ülkelerindeki standartları yakalamamız işten bile değil. Ama siyasi itiş kakıştan önümüzü bir türlü göremiyoruz...
Devlet okullarında eğitim 60, 70 kişilik sınıflarda yapılıyor. Çoğunda ikili, hatta üçlü eğitim var. Durum böylesine vahimken, özel okullarda binlerce derslik boş duruyor. Pek çoğunda da 8, 10 kişilik sınıflarda ders yapılıyor.
Öte yandan, binlerce okulda dersler boş geçerken, on binlerce genç öğretmen olmak için yanıp tutuşuyor. Anlayacağınız helva yapmak için her şey mevcut. Ama bir türlü eğitim reformunu gerçekleştiremiyoruz...
İşte umutların kesildiği bir ortamda özel okullar derneğinden ufak da olsa akılcı bir öneri geldi. Şu anda yüzde 40, 50 kapasiteyle öğrenimlerine devam eden okullarımız, her şeyden önce milli servet, gelip bunu değerlendirin diye MEB'e teklif götürdü. Eğer istenirse, mutlaka bir ortak noktada buluşulur. Yeter ki çözüm aransın!...
Özetin özeti: Koalisyon ortağı liderler, bir kez de eğitim için bir araya gelseler ne iyi olur...


Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr