MİLLİYET'in "Haydi Güneydoğu'ya" kampanyası çerçevesinde Diyarbakır'dan sonra Şanlıurfa'dayız.
Şanlıurfa, Demirel'in gözdesi GAP'ın başkenti. Özel ilgisini bu bölgeden hiç eksik etmemiş. Bu yüzden Demirel'e farklı bir gözle bakıyorlar. Ama oylarını da son yollarda hep RP'ye vermişler...
Sabah toplantısında, bölgesel kalkınma projelerini incelemek üzere ABD'de bulunan Devlet Bakanı Salih Yıldırım'la da telefon bağlantısı kurduk. Söylediğine göre GAP, yani Güneydoğu Anadolu Projesi, dünyanın en büyük on projesinden biriymiş...
Güneydoğu deyince akla fakirlik, mahrumiyet, geri kalmışlık, işsizlik gelir. Oysa son yıllarda Diyarbakır gibi Şanlıurfa'nın da kaderi değişmiş. Daha düne kadar en büyük sorunu işsizlik olan Şanlıurfa, şu anda en fazla iç göç alan illerden biri haline gelmiş. Çünkü, sulu tarım başlamış, GAP'ın getirisinin şu ana kadar eşit olarak dağıtıldığını kimse söyleyemez. Zengini daha zengin yaparken, fakire aynı oranda katkı sağlamamış...
Bir yandan son model arabalar, fiyatı elle milyara fırlayan süper lüks daireler, öte yanda yalınayak sokakta oynayan çocuklar... Anlayacağınız kafanızı ne tarafa döndürürseniz döndürün, tam bir çelişkiler yumağı...
Şanlıurfa'da okullaşma oranı ilköğretimde yüzde 89, lise ve dengi okullarda ise yüzde 29. Yükseköğretim konusunda belirlenmiş bir istatistik yok ama yüzde 3'ü aşmaz...
Harran Ovası, dünyanın ilk üniversitelerinden birine ev sahipliği yaptı. Dünya üniversiteler tarihinde önemli bir yeri var. Oysa onun yerine yüzlerce yıl sonra 1992'de kurulan Harran Üniversitesi tam anlamıyla dökülüyor. 7 fakültesi, bir o kadar yüksekokulu ve 7 bin öğrencisi var. Devletin yüzmilyarlarca lira akıtarak yaptığı binalar bakımsız ve ilgiye muhtaç. Hoca sayıların sorduğumda ise şaşkına döndüm. Kockoca tıp fakültesinde sadece bir, tüm üniversitede ise kimilerine göre 7, kimilerine göre de 11 profesör var. Onların tamamının üzerinde de birkaç idari görev bulunuyor...
Harran Üniversitesi tarikatçıların merkez üslerinden biri. Bir önceki rektör bu yüzden görevden alındı. Üniversite "akademik molla"dan geçilmiyor. Değerli bilim adamlarının 70'i kaçmış. Kalan da kaçmak üzere, başta rektör ve YÖK olmak üzere hemen herkes koca üniversitenin yok olmasını seyrediyor...
Diğer üniversitelerdeki toplam türbanlı öğrenci sayısından daha fazlasını Harran'da görmek mümkün. Terör uzaktan yakından Şanlıurfa'ya hiç uğramamış ama, ne öğrenci ne de öğretmenler tercihlerini bu yöre için kullanmamış. Gelen de fazla kalmamış. Çünkü "Peygamberler şehri" olarak da anılan bu kentte barınabilmenin yolu tarikatlardan geçmiş...
Geçtiğimiz hafta ziyaret ettiğim Sakarya Üniversitesi, ilim, bilim üretmekten uzak akademik mollaların tekelinden kurtulmuş ve büyük bir atılım gerçekleştirmişti. Umarım Harran Üniversitesi de onu başarır. Ama şehirde hiç kimse en az oyla rektörlük koltuğuna oturan Prof. Dr. Mahmut Sert'in bu atılımı gerçekleştireceğine inanmıyor...
"Ziraat Fakültesi GAP'tan 20 yıl önce kuruldu ama GAP'tan 20 yıl geride kaldı" diyorlar. Bir başka yaygın görüş de "Teröre harcanan paralar GAP'ın parasıydı." Bu yüzden teröre lanet okuyorlar.
Ziraat Dekanı Prof. Dr. İsmet Baysal, "Memurun sürgünü, idarecinin acemisi hep bu bölgeye gelmiş. Bu yüzden de verimli sonuç alınamıyor" diyor.
Prof. Baysal'ın dikkat çektiği en önemli nokta ise ürünün elde edilmesinden sonraki aşama. "İstense yılda üç ürün de alınır. Ama bunu nasıl saklayacaksınız, nasıl pazarlayacaksınız? Daha da önemlisi halk elde ettiği parayı nasıl değerlendirecek? Bu konuda hiçbir ilerleme yok." uyarısında bulunuyor.
Yazara E-Posta: A.Guclu@milliyet.com.tr