Dışarıdan bakıldığında gençler içerisinde en şanslı olanı üniversite öğrencileri. Hele bir de iyi bir üniversitenin, iyi bir fakültesini kazandılarsa onlardan şanslı olanı yok...
Hani dışı sizi, içi de bizi yakıyor derler ya dün aynen bunu yaşadım. İstanbul Üniversitesi İşletme Kulübü'nün davetlisi olarak İşletme Fakültesi öğrencileriyle dostane bir sohbet yaptık.
Birbirimizi kandırmayı bırakıp gerçekler üzerinde konuşmaya başlayınca gördük ki, gençleri gençler de düşünmüyor. Hatta umurlarında bile değil.
Neye karşı çıkıyorlarsa onu yapıyorlar. Okumuyorlar, yazmıyorlar, tepki koymuyorlar, daha iyisini aramıyorlar. Ama eleştirdikleri, aşağıladıkları ne varsa fazlasıyla içindeler...
İstanbul İşletme, Türkiye'nin en köklü fakültelerinden birisi. Her ne kadar hala Hisarüstü ve Beyazıt'tan Avcılara taşınmayı hazmedemedikleri için eski havalarında değillerse de özellikle tercih aşamasında fazlasıyla ciddiye almakta yarar var...
İÜ İşletme Kulübü
İşletme Fakültesi'nde üç bine yakın öğrenci var. İşletme Kulübü'nün üye sayısı ise 350. Oysa kulüp çok aktif. Kariyer günlerinden kurumsal iletişime, konferanslardan hediyelik eşya üretimine kadar el atmadığı alan kalmamış. Üniversite çevresindeki kantin ve lokantalar dışında, gençliğe yönelik hizmet veren İstanbul'un önemli sinema, tiyatro, alışveriş mekanlarıyla da anlaşmalar yapmış. Anlayacağınız üye olanlara avantaj yağmuru sağlıyor. Ama buna rağmen üye sayısı ancak yüzde 10...
Öğrenciler bir yandan hemen her konuda şikayette bulunuyorlar ama öte yandan kendilerine sunulan hizmetin farkında bile değiller. Oysa yapacakları tek şey biraz olsun kendilerini düşünmek...
Gelen konuklara bakıldığında da en fazla izleyiciyi televoleci konuklar topluyormuş. Kendi geleceklerine yönelik konuklar geldiğinde ise ara ki birilerini bulasın.
Allah'tan fazlasıyla dinleyenim vardı. Hem de en duyarlı olanlardan. Sohbet ilerledikçe de gördük ki en büyük kabahatli ne ülkeyi yönetenler ne de üniversitelerin başındakiler. Asıl sorumlu hep şikayetçi olmanın ötesinde bir gün olsun kendileri için seslerini yükseltmeyen gençler ve anne babaları...
Bir kez daha gördüm ki, yüzde 99'luk sessiz çoğunluk sessizliğini sürdürmeye devam ediyor. Sürekli mazeret üretiyor ve konulara yeterince hakim değil. Örneğin YÖK'e ve harçların yükseltilmesine karşılar ama niyesi yok! Daha iyi eğitim istiyorlar ama girişimde bulunmuyorlar. İhmal edildiklerinin farkındalar ama bunu dile getiremiyorlar.
Avcılar Kampüsü dökülüyor
İstanbul Üniversitesi Türkiye'nin hem en eski hem de en büyük üniversitesi. Dağınık bir yapısı var. Nüfus açısından da, mali açıdan da pek çok kentten daha büyük. Batı'daki benzeri üniversiteler yönetim kolaylığı açısından çoktan 1, 2, 3 diye parçalara bölündü. Ama İÜ ısrarla buna karşı çıkıyor. İyi güzel de gereğini de yerine getirmek gerekir. Avcılar, her ne kadar biraz toparlanmış gibi gözükse de içler acısı durumda. Rektör Alemdaroğlu'nun daha sık gitmesi hatta uzunca bir süre orada oturmasında sonsuz yarar var. Belki biraz üniversite havasına girer. Hocalar yerinde oturur, pislikler temizlenir, idari görevlilerin kahve sohbetleri azalır!..
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025