Hemen her gün çok sayıda gençle görüşüyoruz. Bazen yüz yüze, bazen de telefon ya da internet üzerinden. Sanki söz birliği etmişçesine tamamına yakını mutsuz. Okuyan okumayan, işi olan boşta gezen ya da 20 yaşın altı üstü hiç fark etmiyor...
Gülenini görmek çok zor. Hayattan memnun olanını da. Türkiye'de yaşıyor olmaktan da mutlu oldukları söylenemez. Kendileri de dahil her şeyden şikayetçiler...
Karşı cinsle ilişkiler konusunda da işlerin yolunda gittiğini söylemek abartılı olur. Öylesine çok yönlü baskı altındalar ki bir şeyi yapmaktansa yapmamayı tercih ediyorlar...
Türk eğitim sisteminin özellikle de giriş sınavlarının öğrencileri mutsuz kılan etkenlerin en başında geldiğini bilmek için alim olmaya gerek yok. Tüm veriler bu yönde. Yaş ilerleyip sınıflar yükseldikçe öğrencinin hayata bakışı daha da karamsarlaşıyor.
18, 20 yaşındaki gençlerin 70'li yaşların yorgunluğu ve bezginliği içerisinde olmasının elbette başka nedenleri de var. Ama okul bunların en başında geliyor.
İstediği alanda eğitim göremeyen gençler, bunun doğal sonucu olarak istedikleri alanda iş de bulamıyorlar. Dolayısıyla yaşamları boyunca ellerinden geleni fazlasıyla yapmalarına karşın yine de mutsuz olmaktan kurtulamıyorlar.
Son birkaç yıldır çok iyi eğitim aldıkları halde hala bir iş bulamayanların sayısı o kadar çok ki!..
Biraz önce bu gençlerden bazıları ile sohbet ettik. Çok iyi üniversitelerden diplomaları, en az bir yabancı dilleri, yurtdışı tecrübeleri ve çılgınca çalışma istekleri var. Ama işsizler. Yüzlerinden düşen bin parçaydı. Oysa hepsinin ne hayalleri vardı!..
Gençlerin öğrenim ve iş yaşamları gibi aile ve özel yaşantıları da pek iç açıcı değil. Aileler ya çok katılar ya da hiç ilgilenmiyorlar. Ortasını bulmak zor. Katı olanlar hala kendi zamanlarında kaldıkları için her şeyi yasaklamanın bir çare olduğu kanısındalar. Biz yapamadık bari onlar yapsınlar diyenler ise daha baştan sorunlara davetiye çıkartıyorlar...
Gençlerin bir birlerini tanıma, anlama ve sorunlarını beraberce çözme yönünde attıkları adımlar ise çok cılız. Böyle gelmiş böyle gider vurdum duymazlığı içerisindeler. En idealist olanları bile sorunlar karşısında bunalmış durumda. Moral ve motivasyon açısından desteğe ihtiyaçları var. Hem de çok!..
Türkiye hızlı değişim sürecinden geçen bir ülke. Öğretmenlerin bile yüzde 80'ne yakınının anne babası ilkokul mezunu. Şu anda üniversite öğrenimi görenlerin durumu da farklı değil. Bu yüzden de beklentiler ve yaşananlar birbirinden çok farklı.
Veliler üniversiteye çok önem veriyorlar. Üniversiteye girildiğinde, mezun olunduğunda bütün kapıların açılacağı umudundalar. Ama durum çok farklı ve bu gençler üzerinde çok yoğun baskı yaratıyor.
Özetin özeti: Sorunlu bir gençlik, sorunlu bir gelecektir. Ama nedense onların sorunlarını çözme konusunda hiç ama hiç duyarlılık göstermiyoruz. Ancak birileri intihar ettiğinde onları hatırlıyoruz. Oysa onları sözde değil de gerçek anlamda hatırlamak için o kadar çok sinyal var ki!..
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025