Üniversite giriş sınavı ÖSS'de Sayısal ve Eşit Ağırlık'lı puanlarda ilk 1000'e, ilk 1500'e girenlerin tercih ettikleri üniversiteleri dün duyurmuştuk. Bugün ise Sözel'deki öğrencilerin dağılımını irdelemek istiyoruz.
Sözel Puan türünde ilk 1000'e giren öğrencilerden 297'si ODTÜ'yü, 288'i Boğaziçi'ni, 177'si Bilkent'i, 66'sı, Hacettepe'yi, 44'ü İTÜ'yü, 43'ü Koç'u, 42'si Sabancı'yı, 17'si İstanbul'u, 5'i Ege'yi, 5'i Marmara'yı, 3'ü Galatasaray'ı, 5'i de diğer üniversiteleri tercih etti. 5 öğrenci ise hiçbir tercihte bulunmadı...
Sözel puan sıralamasında en ilginç veri ise; bu puan türünde ilk 1000'e girenlerden hiçbirinin Sözel tercih yapmaması. Sözel süperlerden 199'u EA ile diğerlerinin tamamı ise Sayısal bölümleri yani mühendislikleri tercih etti.
ÖSS sonuçları incelendikçe ortaya çok daha ilginç veriler çıkıyor. Ama ÖSYM sanki devlet sırrıymış gibi sınavla ilgili tüm verileri elinde saklıyor. Bize ulaşanlar ise tamamen el altından. Yani saklı, gizli. Oysa ÖSYM şu sınav birincileri açıkta kalan bin 500 liseyi de açıklasa fena mı olur?..
İlginç bir nokta da ilk 100'de, 500'de, 1000'de, 5000'de en çok öğrenci alan üniversite sıralaması sürekli değişiyor. Bu yüzden de, her üniversite işine gelen dilimi kullanıyor. Veriler geldikçe çok daha fazla ayrıntıya girebileceğiz...
Son bir kez daha
Ertelenme ihtimali yok. Okullar pazartesi günü açılıyor. Eksikler yok mu? Çoook. Kervan yolda düzelir misali, ilk birkaç hafta her zaman olduğu gibi yine curcuna ile geçecek. Belki de daha yoğun. Çünkü hala öğretmen tayinleri yapılabilmiş değil. Norm kadro kargaşası ise hala devam ediyor. Üstelik hala kayıt yenilemeyen on binlerce öğrenci var. Anadolu liselerini, kolejleri, üniversiteleri kazanıp, bir - iki ders yüzünden okulundan mezun olamayanlar hala ikinci bir kurul ya da af beklentisi içindeler...
Hele hele Edebiyat gibi tek ders yüzünden yıl kaybedenlerin durumu tam bir facia. Not ortalaması 2 olanlar 6 dersten sınıf geçerken, not ortalaması 4'ün üzerinde olup tek Edebiyat ve benzeri dersler yüzünden sınıfta kalan on binlerce öğrenci var.
Veliler şimdi haklı olarak soruyorlar:
20 - 30 yıl önce üniversiteden atılan teröristlere bile af çıkartılırken 13/17 yaş arasındaki çocukları böylesine hayata küstürmenin kime ne yararı olur?..
Tembelliği savunmak elbette kimsenin haddine değil. Velilerin kızdığı nokta tembelliğe prim değil, aynı durumdaki öğrencilere yapılan farklı uygulamalar. Kimi kalıyor, kimi geçiyor. Kalacaksa hepsi kalsın, geçecekse de hepsi geçsin istiyorlar...
Bakanlık ilk kez öğretim yılı başlamadan sınıf geçme ile ilgili esasları açıkladı. Bundan sonra hiç kimse çıkıp da, yıl ortasında yapılan değişiklikten haberim yoktu diyemez. Ama geçen yıl öyle miydi? Suçun yarısı öğrencilerinse, yarısı da yıl ortasında yaptığı değişikliği duyuramayan Milli Eğitim Bakanlığı'nındı. Bakan Bostancıoğlu, 2000 / 2001 öğretim yılını ciddi, kararlı, kaliteli bir öğretim için milat olarak kabul edebilir. Bundan sonra da hiçbir taviz vermeyebilir. Biz de kendisini gönülden destekleriz. Ama ne olur arkasında küskün kalpler bırakmasın. Son bir babalık da onlar için yapsın. Eğitimde af dönemi kapansın...
Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr