Hatay'a en son 20 yıl önce gitmiştim. Çok değişmiş. Sanki eski hali çok daha güzeldi. Çarpık kentleşmenin izlerini her adımda hissedebiliyorsunuz. Belli ki belediyeler çok iyi çalışmıyor.
Oysa kent binlerce yıllık geçmişe sahip. İstanbul İstanbul değilken Hatay varmış. Roma İmparatorluğu döneminde dünyanın en büyük üç kentinden biriymiş. Antik çağlardan günümüze öylesine farklı medeniyetler gelmiş geçmiş ki tam bir kültür mozaiği oluşturmuş. Yüz metrelik bir alanda camiyi, kiliseyi, havrayı bir arada görmeniz mümkün. Hıristiyanlığın kutsal mekanlarından birisi olarak din turizminden trilyonlar kazanabilir ama bu kimin umurunda!..
3, 4 bin yıl önceden kalan mozaiklerin sergilendiği müze müthiş. Mozaikler ile adeta bir mücevher gibi işlenmiş lahit ve heykellerin bu kadar güzelini ve çoğunu bir başka yerde görmeniz çok zor...
Mutfağı da kültürü gibi zengin mi zengin. Sulu yemeklerden mezelere, kebaplardan tatlılara kadar Türkiye'nin başka kentinde göremeyeceğiniz kadar özgün ve zengin bir mutfağa sahipler. Yemesini de, içmesini de seviyorlar...
Ama neredeyse hemen herkes bir şeylerden şikayetçi. Kentlilik ruhu yok gibi. Bireysellik hakim. Türkiye'nin en zengin kentlerinden birisi olmasına karşın bugüne kadar üniversiteye beş kuruşluk katkıda bulunmamışlar. Dahası üniversiteyle valilik arasındaki ilişki, YÖK'le Çankaya arasındakinden çok daha vahim durumda...
Hataylıların Atatürk'e olan sevgisi, saygısı bir başka. Onu Hatay şehidi olarak anıyorlar. Ömrünün son yıllarını bizim için harcadı diyorlar. Bu yüzden üniversite düşünüldüğünde ilk akla gelen isim Mustafa Kemal olmuş. Şimdi de onun ismine layık bir üniversite yaratmanın çabası içindeler.
Henüz çok genç bir üniversite. 1992'de kuruldu. Geçici binalardan sonra şimdi 4 yıl önce temelini atıp çok kısa sürede büyük mesafe kaydettikleri kampüslerindeler. 8 fakülte ve 11 yüksek okulda 10 bine yakın öğrenci öğrenim görüyor. Dörtte üçü farklı illerden gelmiş. İstanbul'dan bile öğrenciler var. Sosyal yapı üniversiteye çok uygun olduğu için pek çok ilde yaşanan sıkıntılar burada yok. Ancak üniversitenin yer tahsisine rağmen YURTKUR'un yurt yapmamakta direnmesi ev kiralarını bir hayli yükseltmiş.
Öğrencilerle gençliğin sorunları üzerine uzunca bir söyleşi yaptık. Onları genelde çok mutsuz gördüm. Tıpkı kentin sakinleri gibi onlar da hemen her şeyden şikayetçilerdi. Oysa gelip İstanbul'daki öğrencileri görseler hallerine şükredecekler ama ağlamak sanki hoşlarına gidiyor...
Diğer üniversitelerdeki öğrencilerle kıyasladığımızda artıları bir hayli fazla. Örneğin kendilerini çok iyi ifade edebiliyorlar. Örneğin okul dışı saatlerini çok iyi olmasa da en iyi şekilde değerlendirebiliyorlar. Eğitim Fakültesi öğrencilerinin çıkarttığı aylık eğitim dergisi Tebeşir, bu alandaki en güzel örneklerden birisi. Dolu dolu. Halkoyunları ekipleri Türkiye şampiyonasına hazırlanıyor. İnternet odaları da her ne kadar chat yapsalar da dolu dolu...
En önemli eksikleri; kendilerine güven ve sorunlarına çareyi kendi içlerinde arama yerine başkalarının çözmesini beklemeleri. Kulüp faaliyetleri arttıkça, diğer üniversitelerle ilişkileri sıklaştıkça kendilerine olan güvenleri eminim daha da artacak.
Özetin özeti: Hatay'da Mustafa Kemal'in adına yakışır bir üniversite doğuyor. Kısa sürede çok işler başarmışlar. Onlar da yoktan var ediyorlar. Kent onlara değil ama onlar kente tıpkı 5 bin yıl öncesinde olduğu gibi görkemli günler yaşatabilir.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025