Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Sabih Tansal aradı. Şaşkındı. Anlattıklarını dinleyince ben de şaşkına döndüm. Yazılanları okuyunca eminim siz de aynı şaşkınlığı yaşayacaksınız...
Eşit işe eşit ücret kararnamesi çerçevesinde gerçekleşen zam, üniversiteleri karıştırmaya devam ediyor. Profesör ve doçentlere dendi. Doçentlerin yarısı yararlanamadı. Profesörlerin tamamı dendi. Anlaşılan o ki onlardan da mağdur olanların sayısı hiç de az değil!..
Eğer profesörlükten emekli olup gidip evinizde oturuyorsanız zamdan aynen yararlanıyorsunuz. Yok eğer evde oturmak bana göre değil paraya da ihtiyacım var deyip gidip bir özel üniversitede ders vereyim diyorsanız yine sorun yok. En üst düzeyden zam alabiliyorsunuz. Ama öğrencilerinizden kopamayıp devlet üniversitelerinde saati üç beş milyon liraya ders vermeye devam ediyorsanız yandınız. Çünkü zamdan yararlanamıyorsunuz.
Böyle saçmalık olur mu demeyin. Bal gibi oluyor. Evinde oturana veriyor, dolarla ikinci maaş alana veriyor ama yol parasına bile yetmeyecek ücretle devlet üniversitelerinde ders vermeye devam edenlere yok olmaz diyor. Mantığını anlamak zor. Yoksa vakıf üniversitelerine bir kıyak daha mı! Burası Türkiye, her şey olur diyenlere hak vermemek elde değil!..
YÖK'ün başına buyruk aldığı kararlar nihayet adli mercilerden dönüyor. YÖK 1998'de bir oldu bittiyle fen edebiyat fakültesi öğrencilerine verilen formasyon eğitimini kaldırmış, dolayısıyla da öğretmenlik yolunu kapatmıştı. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi aldığı kararla 1998'den önce söz konusu fakültelere giren öğrencilerin müktesep haklarının bulunduğunu ve formasyon eğitimi almaları gerektiğini vurguluyor.
YÖK bu kararı ciddiye alır mı almaz mı bilmem. Ama eğer alırsa ya da mahkeme bu kararında ısrar ederse Kemal Gürüz ve arkadaşlarının başı büyük belada demektir. Çünkü aynı dayatma, üniversite giriş sınavlarında meslek lisesi öğrencileri için de uygulanmıştı. Öğrenciler liseye başladıklarında tüm fakültelere eşit koşullarda girebilirken YÖK'ün üç yıl önce dayattığı bir kararla bu haklarının yüzde 90'ı ellerinden alınmıştı...
Mahkeme kararları bir yana bu konuda asıl MEB'in ne yapacağı çok önemli. Öğrenciler istedikleri kadar formasyon haklarını yeniden elde etsinler. Bakanlık hayır ben artık tezsiz mastır programını tamamlamayanları öğretmen olarak atamıyorum derse ne olacak? Nitekim kararı da o yönde.
Bu konunun asıl muhatabı Milli Eğitim Bakanlığı nedense hala suskunluğunu sürdürüyor. Bir türlü ortaya çıkıp uzun vadeli öğretmen alım koşullarını açıklamıyor. Sanki gençlere eziyet çektirmekten zevk alıyor!..
Milli Eğitim'de müsteşarlık koltuğu aylardır boş. Eski müsteşar Bener Cordan uzaktan kumandayla hala bakanlığı yönetmeye devam ediyor. Bakan Bostancıoğlu, diplomat müsteşar yardımcısından sonra, Talim Terbiye'nin başına üniversiteden bir profesörü, müsteşarlığa da DSP milletvekili adayı bir partidaşını getiriyormuş. Bakan Bey hala şunun farkında değil. Sorun, 500 bin kişilik MEB kadrolarında değil kendisinde. Eğitim sorunları ancak eğitimcilerle çözülür!..
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025