Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       Uzay çağında bizim devlet bürokrasisi hala kağnı hızında ilerliyor. Dünyanın en ücra köşesindeki yazı ve görüntülere, teknolojinin sağladığı nimetler sayesinde artık bir kaç dakikada ulaşmak mümkün olurken, Milli Eğitim Bakanlığı hala Ankara'da yayınlanan bir yönergeyi, İstanbul'a ya da İzmir'deki bir okula 10 günde ulaştıramıyor.
Veli ve öğrencilere aylarca eziyet çektirildikten sonra, liselerde alan değiştirmeye yönelik bir yönerge geçtiğimiz hafta yayınlandı. Ama ne hikmetse, okullar açılıp, dersler başlamasına rağmen yönerge hala okullara ulaşamadı.
Böylesi gecikmeler ne ilk, ne de son. Ankara'da alınan bir kararın ya da bakanın televizyonda açıkladığı bir olayın uygulamaya geçebilmesi için, okul müdürlerinin eline yazılı bir belge geçmesi gerekiyor. Yazılı bir belge olmadan Başbakan da, Cumhurbaşkanı da açıklama yapsa, anlı şanlı bürokratlarımızı harekete geçirmek mümkün değil.
Ama bugünkü hiyeraşik yapıda, bir evrağın katlar arasında dolaştıktan sonra bakana ulaşması bile günlerce sürüyor. Bakan onayından sonra ise esas serüven başlıyor. Önce müsteşara, daha sonra ilgili müsteşar yardımcısına, ordan ilgili genel müdüre, ordan dağıtım için, ilgili birimlere, ordan valiliklere, ordan milli eğitim müdürlüklerine, ordan ilçe milli eğitim müdürlüklerine, ordan ilgili şube müdürlerine, ordan da ilgili okullara en erken 3 haftada ulaşıyor.
Bu yazışmalar sürecinde ilgili müdürlerden biri tatilde ya da hastaysa yandınız. İmza yetkisi olan birini bulup ilgili evrağı bir sonraki dağıtım merkezine göndermek bazen haftaları da aşıp, ayları bulabiliyor.
Bu arada evrak yerine ulaşmadan alınan kararların değiştirildiğine de çok şahit olduk. Televizyonda bakan ya da başbakan tarafından açıklanan kararlar, yasa ya da genelgeye dönüştürülüp ilgili birimlere ulaşıncaya kadar, bir kaç defa değişikliğe uğradığı gibi, aslı gitmeden, düzeltmesi giden evraklar da oluyor.
Çiller başbakanken öğle saatlerinde üniversite sınavlarını kaldırdığını açıkladı. Yazılı ve görsel basına çok önemli açıklama yapacağı önceden duyurulduğu için herkes oradaydı. Bomba haber anında radyo ve televizyonlarda yayınlanmaya başladı. Herkes şaşkınlık içinde nasıl olacağı konusunda kafa patlatılırken, akşam saatlerinden başbakanın sözlerinin yanlış anlaşıldığı, sınavların önce ikiden bire indirileceği, ardından da tamemen kaldırılacağı duyuruldu. Ertesi gün ise henüz bu konudaki çalışmaların tamamlanmadığı ve düzenlemelerin ileriki bir tarihe ertelendiği söylendi...
Ama Çiller yalancı çıkmadı. İşte bu yıl üniversite sınavları ikiden bire indirildi. Belki 20 yıl sonra da tamamen kaldırılabilir. Onun hatası, hemen kaldırıyoruz diye açıklama yapması. Eh bu kadar kusur padişah kızında da olur...
Bürokratları yazılı evraka körü körüne bağlı olmaya iten neden belki de politikacıların tutarsızlığı. Ama onların da politikacılardan kalır yanı yok. Esen rüzgara göre yön değiştirmekte üstlerine yok...
Ne yaparsa yapsınlar ama, teknolojinin ve ulaştırma olanaklarının böylesine geliştiği bir ortamda birkaç dakikada ulaştırabilecekleri bir evrağı, aylarca masalarda ve yollarda süründürmesinler!..





Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr