Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar atasözü boşuna söylenmemiş.
Kimin hangi konuda ne söylediğine değil, niye söylediğine bakıyoruz.
Söyledikleri doğru mu, değil mi, o hiç önemli değil.
Şimdi zamanı mıydı diye başlayan cümlelerin ardı arkası kesilmez ve iş vatan hainliğine kadar götürülür.
Oysa ortada bir yanlış, kandırmaca ya da farklı bir algılama varsa ve uyarı da o yöndeyse, onun konuşulması gerekmez mi?
Hayır, konuşulmaz, çünkü zamanı ve yeri değildir.
İşte bu yüzden kralı çıplak dolaştıranlar değil, kral çıplak diyenler hep suçlanır...
Yalandan kim ölmüş!
Yalan da olsa kandırılmak hoşumuza gider.
Hayal dünyasından uyanmak ve gerçeklerle yüzleşmek istemeyiz. Çünkü böylesi daha keyiflidir. Tıpkı içkinin ya da uyuşturucunun verdiği anlık mutluluk gibi.
O an için mutluysanız, öncesinin, sonrasının önemi yoktur...
Doğru olan da zaten bu değil mi diyenler elbette çıkacaktır.
Peki, ya sonrası?
İşte onu dillendirdiğinizde kabahatli olan, düzeni bozan, yapılanları hazmedemeyen, gelişmeleri göremeyen, büyümeyi algılayamayan ve en önemlisi de başarıyı kıskanan siz olursunuz.
Oysa ortada şaşaanın, şamatanın, ertelemenin, sorunları halının altına süpürmenin, yalanın, dolanın, kandırmanın ötesinde hiçbir şey yoktur.
Raydan çıkan trenin duvara toslaması ya da uçuruma yuvarlanması an meselesidir. Ama o anda, sanal mutluluğun geçici rehavetinde olanlar için bunun hiç önemi yoktur. Çünkü o anın tadını çıkarmaktadırlar ve gerçeklerle yüzleşmenin hiç sırası değildir...
Böylesi bir durum, sadece kişiler için değil, şirketler, ülkeler hatta dünya için söz konusudur. Örneğin ozon tabakasının delinmesi, küresel ısınma, savaşlar hangi birimizin umurunda? Ya da biraz daha özele dönelim, ülkemizde, çalıştığımız işyerinde, okulda, üniversitede, kentte, mahallede yaşananlarla ne kadar ilgileniyoruz ve en son ne zaman “Kral çıplak” dediniz?
Dediyseniz başınıza neler geldi?..
Sorgulayan gençlik
Eninde sonunda hepimizin geleceği nokta, daha duyarlı bir gençlik olacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Eğitim Şurası’nın açılışında çok net bir şekilde, en büyük hayalinin, özgüveni yüksek, soran, sorgulayan, ben de varım diyen gençler olduğunu söyledi.
Diğer görüşlerini ve yaptıklarını beğenir ya da beğenmeyiz, o ayrı bir konu ama bu söylediğinin altına hangi birimiz imza atmayız ki?..
İşte asıl kandırmaca, bundan sonra başlıyor!
Hem biz de aynı görüşü canı gönülden paylaşıyoruz, emriniz olur diye hazır ola geçiyoruz hem de gençleri ezberci eğitimin köleleri haline getirmek için elimizden geleni yapıyoruz.
Daha da acısı, bu kandırmacayı sorgulayanlar dışlanıyor; gençleri felakete götürenler, sonunda duvara toslayacaklarını bile bile alkışlanıyor.
Peki, bu yalan, dolan, kandırmaca, nereye kadar sürecek?
Uzun ömürlü olmayacağı kesin. Ama yarattığı tahribat ve kaybettirdiği zaman, umarız kulaklarımıza küpe olur. Yoksa, kandırılmaya olan bağımlılığımız kronik hale gelir ki işte o zaman da yalanlar değil, doğrular bizi rahatsız etmeye başlar.
Tıpkı şu anda pek çok yerde ve pek çok olayda olduğu gibi...
Özetin özeti: Peki, siz hangi gruptasınız? Kandırılmayı görmezden gelenlerden mi yoksa kral çıplak diyenlerden mi?..