Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Diyalog Ama en garip ve riskli olanı, kış günü açılan okullar. Genelde çoğu öğretime başlamış oluyor. Bir bölümü de hâlâ bitmemiş. İnşaat halinde. Ama ille de açılıyor.Geçenlerde böyle bir dizi okulun açılışına biz de katıldık. Törenler, lapa lapa yağan karın altında gerçekleşti. Çok da sıkı giyinmeme rağmen bir haftadır ilaçla ayakta duruyorum ve yakın bir zamanda iyi olacak gibi de değilim.Benim asıl merak ettiğim, o törenlere katılan öğrenciler. Mini minnacıklardı, saatlerce o karın, kışın, soğuğun altında beklediler. Pek çoğunun ayağında kış koşullarına hiç uygun olmayan ayakkabılar vardı. Su aldıkları kesindi. Ya üstleri? Montu ve paltosu olan yok gibiydi. Tir tir titriyorlardı. Eminim şu anda onların pek çoğu da benim gibi hasta. Ama bu kimin umurunda! Vali'nin mi, Milli Eğitim Müdürü'nün mü yoksa okul yaptıranların mı? Eğer biraz olsun çocukları ve katılımcıları düşünüyor olsalardı, kış ortasında okul açılışı gerçekleştirirler miydi?İşte bu yüzden Milli Eğitim Bakanlığı, kış ortasında okul açılışlarını mutlaka durdurmalı. Açılışları, öğretim yılının ilk bir ayıyla sınırlandırmalı ki, açılan okullar bir daha açılmasın, çoluk çocuk kar kış altında saatlerce bekletilmesin.Bir ara öğrencilerin siyasileri karşılamaları yasaklanmıştı. Ama her yasak gibi onu da ciddiye alan yok. Öğrenciler, olur olmadık yerlerde, dolgu malzemesi olarak yine tepe tepe kullanılıyor.Peki kurumlar açılmayacak mı? Yatırımcılar, hayırseverler, bakanlar onore edilmeyecek mi? Elbette hak ettiklerinin çok üzerinde kendilerine minnet duygularımızı iletelim. Ama ne olur artık yeni tesisleri herkes kafasına esen bir tarihte ya da falanca bakanın uygun zamanında değil de, açılması gereken dönemlerde hizmete soksun. Kurdele kesmeye bayılıyoruz. Bazı tesislerin üç beş kez açıldığına çok şahit olduk. Okul ve yurtların da. Ortak Avrupa kültürü yaratmaya yönelik birçok proje var. AB üyesi ve AB'ye aday ülkeleri kapsayan öğrenci değişim programları da bunlardan biri. Üniversite öğrencilerine yönelik projenin adı da ERASMUS. Her yıl artan bir şekilde Türkiye'den öğrenci gidiyor, farklı Avrupa ülkelerinden de bize öğrenci geliyordu.Gelenler yine gelmeye devam ediyor. Ama bizden gidenlere kısıtlama getirilmiş. Öğrenciler gitmek için gün sayarken, son anda yaşanan bu şok, tüm planlarını altüst etmiş durumda. Umarız Ankara'da gençleri seven ve hâlâ AB'ye inanan birileri vardır. İşte gelinen nokta:"Değerli Öğrenciler,Bugün aldığımız aşağıdaki şoke edici bir haber nedeniyle tüm ofis olarak üzüntü içindeyiz. Ulusal Ajans'tan talep etmiş olduğumuz yaklaşık 320.000 euro ek hibe miktarıyla, hem bahar dönemi için yerleştirilen öğrencilerimizin hibelerini karşılamak hem de şu anda yurtdışında olup uzatmak isteyen öğrencilerimize bu imkânı sağlamak niyetindeydik. Ancak bugün Ulusal Ajans tarafından tüm Türk üniversitelerine verilen bilgiye göre, üniversitemize talep ettiğimiz miktarın yaklaşık yüzde 10'luk bir kısmı, yani 33.000 euro tahsis edilmiştir. Bu olumsuz durum Türkiye'deki tüm üniversiteler için geçerlidir. Sonuç olarak, çok üzülerek belirtiyoruz ki, aşağıdaki tablo ortaya çıkmıştır: Bahar dönemine yerleşmiş 98 öğrencimizden sadece yaklaşık 40'ı Erasmus öğrencisi olabilecektir...""Uçak bileti alımı, rezervasyonların yapımı, vizeler ve bu gibi çeşitli masraflar yaparak gitmek için kendimizi hazırladık. Ancak yurtdışına çıkmamıza 15 gün kala aniden bize ödenek verilmeyeceği açıklandı. Gerek Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı, gerek okulumuzdaki yetkililerle yaptığımız görüşmelerden hiçbir sonuç elde edemedik. Bize söyledikleri tek şey "BAŞINIZIN ÇARESİNE BAKIN" oldu. Ben emekli bir ailenin çocuğuyum. Yurtdışına çıkmamıza 15 gün kala ailemin kısıtlı imkânlarıyla bir dünya masraf yapıldı. Sizce ben başımın çaresine nasıl bakabilirim?!"Özetin özeti: Boşuna gençleri ve AB'yi önemsiyoruz demeyin. Çünkü hiç inandırıcı değilsiniz!.. aguclu@milliyet.com.tr Devlet sözünden döner mi?