Doğu ve Güneydoğu’ya hâlâ gitmeyenlerdenseniz, kendinize asla seyyah diyemezsiniz. Bugünkü dünyanın yüzde 90’ı yokken oralar vardı.
Göbeklitepe’yi, Körtik Tepe’yi, dünyanın ilk üniversitelerini, medreselerini, kiliselerini, havralarını, peygamberler şehirlerini, antik kentlerini, kervansaraylarını, ipek yolu güzergâhlarını görmeden insanlık tarihine yolculuk mümkün değil.
Yüzlerce medeniyete ev sahipliği yaptığı gibi çok tanrılı dinlerin de, tek tanrılı kitaplı dinlerin de beşiği oldu. Tarihi kadar lezzetleri de her yönüyle mükemmel.
Şanlıurfa’yı, Gaziantep’i, Diyarbakır’ı, Hatay’ı, Erzurum’u, Van’ı, Hakkari’yi, Batman’ı, Mardin’i, Malatya’yı. Kars’ı, Ardahan’ı, Adıyaman’ı, ilçeleriy ve köyleriyle adım adım gezmediyseniz gerçekten büyük bir kayıp.
Çevremizdeki ülkelere, petrolü, doğalgazı, vs. var diye özeniyoruz. Oysa bizde çok daha fazlası var. Ama nedense bunu hâlâ anlayamadık.
Son yıllarda terör bahenesinin arkasına saklanıp, bu güzeller güzeli topraklarımıza gitmemek için mazeretler ürettik. Şimdi öyle bir mazeretimiz de yok. Hemen her kentin fazlasıyla huzuru var ve sizi bekliyor.
Sadece Doğu ve Güneydoğu on milyonlarca turiste ev sahipliği yapabilir.
Peki buna hazır mı?
Evet demek çok zor.
Önce devletin, sonra da yerel yöneticilerin ve halkın buna inanması gerekiyor.
Bir inansalar gerisi gelecek ve dünyaya kendilerini daha çok farklı yönleriyle anlatacaklardır....
Özay Şendir
Şehidini bırakmayan ordu...
7 Temmuz 2025
Tunca Bengin
Ateşkes diyeceğine katile dur de...
7 Temmuz 2025
Cem Kılıç
Unutulan aylık 5 yıla kadar alınabiliyor
7 Temmuz 2025
Didem Özel Tümer
Hızlı hafta, kritik temmuz, sıcak yaz
7 Temmuz 2025
Abdullah Karakuş
Vatikan mesajları ve Papa’nın Türkiye ziyareti
7 Temmuz 2025