Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

19. Milli Eğitim Şûrası bugün toplanıyormuş, duyanınız var mı? Belli ki yine kendileri söyleyip, kendileri dinleyecekler. Sonra da alınan kararları, şûra kararları diye dayatıp, istediklerini yapacaklar. Yani dünden bugüne değişen hiçbir şey yok.
Oysa eğitimin de, öğretmenin de artık kelimelerle anlatılamayacak kadar derin sorunları var.
Öğretmen sorunları, özellikle de atama bekleyen öğretmenlerin sorunları ne kadar gündeme gelir bilmiyoruz. Muhtemelen orada seslerini duyuramayacaklar. Bu nedenle, köşemizi bugün onlara tahsis ediyoruz. Çünkü onların yaşadıklarını hiç kimse onlardan daha iyi anlatamaz!

Haberin Devamı

İşte öğretmenin hali!
4 yıl üniversite okuyup, bulaşıkçılık yaptığımı mı, mevsimlik işçi olarak her yaz güneşin altında fındık, tavuk çiftliğinde yumurta topladığımı mı, anketörlük yaptığımı mı duymak isterdiniz, yoksa evlenmek için atanmayı beklediğimi mi?
Annemin babamın gözlerine bakamadığım için memleketim Samsun’dan küçük kız kardeşimin yanına Erzurum’a kaçtığımı mı yoksa şu an kız kardeşimin eline bakmak zorunda olduğumu mu duymak isterdiniz?
Hangisini duyduğunuzda, derdimize, yaşanılan sıkıntılara çözüm olunacak ki?..

KPSS belası
Yıllardır KPSS’ye giriyorum. Her sene ayrı bir sıkıntı, her sene ayrı bir stres. “Hâlâ mı ders çalışıyorsun”dan tutun da “Senin yaşındakilerin çocuğu oldu, okula gönderiyorlar” gibi söylenmedik laf kalmadı.
Bayramlarda evde durmuyorum, evdekilere diyorum ki ben arkadaşlarla dışarıdayım ama ne arkadaşı, dışarıda zaman geçiriyorum kendi kendime.
Tabii ki ailem de anlıyor bu durumu, herkes bir şeylerin ucundan tutmuş, bizde öğretmenliğin ucundan tutalım dedik, hata mı ettik bilmiyorum. Sanki ben 33 yaşında evde oturup ders çalışmaya çok hevesliyim, sanki ben evlenip yuva kurmak istemiyorum...

Daha ne yapayım?
Yıllarca çalıştım ve ilk defa atanmaya bu kadar yaklaştım; 15 bin 500 tarih öğretmeni arasından 530. sıradayım, dile kolay, yüzde 2.5’lik dilime girmişim kendi branşımda ve bu yüzdelikle, başkaları LYS’de tıp fakültesini kazanıyor.
Eylülde 339 kişi alındı. Ocakta da en az 190 civarı tarih öğretmeni alınmalı ki atanma ihtimalim olsun, yoksa büyük bir hayal kırıklığı yaşarım. Hele bir de 2015’te dershane öğretmenleri de kadroya geçerse vay halimize.
Bu kadar yaklaşmışken, bu kadar emek vermişken, bu kadar maddi külfetin altına girmişken, tekrar başa dönmek, kâbus gibi. Düşünmek bile istemiyorum.

Haberin Devamı

Ücretli öğretmenler
Bağırarak anlatmak istediğim bir şey var. İstanbul’da ücretli öğretmenlik yapıyorum. Okulumuzda öğretmen kadrosu ücretlilerden oluşuyor. Derslerin bazıları da boş. Ben de atama bekleyen görsel sanatlar öğretmeniyim. Öğrencilerimin ilk ders sorusuna ben cevap veremedim, verebilecek yürekli bir devlet istiyorum.
İşte soru:
”Öğretmenim listede sizin isminizin karşısında ücretli yazıyor. Eğer para toplanıp size verilecekse toplayalım verelim ama lütfen gitmeyin!”

Kim kimi kandırıyor?
Ataması yapılmayan bir öğretmenim. Bu acı zaten bana yetiyor. Okuduk, bitirdik, diplomamızı aldık, şimdi bir köşede duruyor. Oysa diplomamı alacağım zamanı heyecanla beklemiştim. Memlekete dönüp bizimkilere göstermiştim. Şimdi ise onun yerini büyük bir hüzün kaplamış durumda. Ücretli öğretmenlik, alan değişikliği. Bunlar tamamen yanlış uygulamalar. Düşük ücretlerle ücretli öğretmenlik (yani kölelik) yaptırılıp kadrolar doldurulmaya ve sonra açık yok denilip sindirilmeye çalışılıyor. Alan değişikliğiyle kendi alanı dışında başka alan işgal ediliyor. Neden benim branşıma ben girmeyeyim, neden sınıf öğretmeni girsin?

Haberin Devamı

Okul öncesi eğitim
2009’da okul öncesi ve PDR çok gözdeydi. Atama durumları iyi diyerek 2010 yılında Okul Öncesi Öğretmenliği bölümüne girdim. Ancak bir anda yerle bir olduk. 4+4+4’le okula başlama yaşı 6’ya düşürüldü. Daha mezun olmadan önümüz tıkandı. Nereden bilecektik 4+4+4’ün geleceğini, okul öncesi zorunlu olacak denilirken, düşüşe geçeceğini.
Özetin özeti: Havanda su dövmekle eğitimin sorunları çözülmüyor...