Hükümetin öğretim elamanlarının maaşına zam falan yapacağı yok. Yapsa bile devede kulak kalacak...
Devletin eğitim yükünün altından kalkamadığı kesin. Okulların da öğretim elemanlarının da ekonomik durumları daha da kötüleşecek. Bu duyarsızlık devam ettiği sürece mevcut durumu da arar noktasına gelirsek hiç şaşırmayalım. Bu yüzden eğitim kurumlarının da öğretmen ve öğretim üyelerinin de artık kendilerine ilave kaynaklar yaratmaları gerekiyor.
Öncelikle artık uçan kuştan vergi alır hale gelen belediyelerden, öğretim kurumlarına mutlaka pay alınmalıdır. Onun da ötesinde her okul, bağış ya da hizmet üreterek yeni kaynak yaratmanın yollarını aramalıdır.
Okul aile birlikleri, koruma dernekleri ve mezunlardan daha aktif şekilde yararlanmanın yolları bulunmalıdır. Yoksa olan çocuklarınıza ve okulunuza olacaktır. Artık şunu iyice kavrayalım ki ne çocuklarınız ne de okulunuz Ankara'nın hiç ama hiç umurunda değil!..
600 binden fazla öğretmen ve öğretim üyesi var. OYAK ve İş Bankası örneğinde olduğu gibi çok güçlü bir vakıf ya da sandık kurulabilir. Basit bir hesapla ayda 10 milyon lira verilerek yılda 100 trilyonluk bir kaynak yaratılabilinir.
Ama böyle bir girişimin ön koşulu; bu hareket ne Milli Eğitim'in ne de eğitim sendika ve derneklerinin gölgesinde olmamalıdır. Önceki örnekler ortada. Bu yüzden yeni oluşum tamamen sivil olmalı ve çok sıkı denetim altında tutulmalıdır.
Öğretmenler, Türkiye'de en büyük kesimi oluşturuyor. Tek yürek olup öğrenci ve veli desteğini de arkalarına alabilseler yerinden oynatamayacakları taş olamaz. Ama şimdi sanki dış kapının mandalılar. Ne ilgilenenleri var ne de geleceğe yönelik umut verenleri.
Bu yüzden kendilerine çok önemli görevler düşüyor. Aslında bu konu öğretmenler için bir onur savaşı olmalı. Güçlerini ve üretkenliklerini yeniden gösterme zamanı geldi de geçiyor.
Cumhuriyet'in kurulduğu ilk yıllarda en zor koşullarda bile yeni Türk alfabesini yerleştiren, beş kuruş ödenek almadan eğitim meşalesini yurdun dört bir yanında tüttüren öğretmenler, bugün de kendilerini yok sayan iktidarlara karşı varlıklarını en çarpıcı şekilde hissettirebilir...
Böylesi oluşumlarda bugüne kadar sessiz kalan siyasiler hemen devreye girip kendilerine arka bahçe yaratmak isteyebilirler. Öğretmenler eğer bunu gerçekleştirebilirlerse yapacakları ilk iş siyasetin, ideolojinin hepsine kapılarını kapatıp tek önceliğin eğitim, öğretmen ve öğrenci olduğu gerçeğinden yola çıkmalılar.
Askeri, polisi, bankacısı, mühendisi, bakkalı, kasabı hemen herkes kendini bir şekilde kurtarmanın yollarını bulurken öğretmenlerin bu konuda sessiz kalması düşünülemez.
Sorunlarına çözüm bulamayan, yüreğindeki yangını duyuramayan, en zor koşullarda bile bir çıkış yolu bulamayan öğretmenler, nasıl bu niteliklere sahip yeni nesiller yetiştirebilirler ki!..
Özetin özeti: Cumhuriyet ve demokrasi öğretmenlerin gayretleriyle yaşam buldu. Yine onların gayretleriyle gelişip güçlenecek. Ama önce onların güçlenmesi gerekiyor. Anlaşıldı ki bunu yapabilecek yegane güç de yine kendileridir!..
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025