Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Her yıl bir milyon 300 bin civarında çocuk doğuyor. Şimdi buna, göçle gelen çocuklar da eklendi. Sayıları da yüz binlerle ifade ediliyor ve pek çoğu da kalıcı. Yani her yıl 1.5 milyon yeni öğrenci, eğitim kervanına katılıyor. Toplam sayı da 20 milyona yakın...
Ha bu arada, zorunlu temel eğitim de 12 yıla çıkarıldı...
Yani hepsi de bilinen şeyler, ortada olağanüstü bir durum söz konusu değil. Sayı belli, yapılacaklar belli. Ve bunu en iyi bilmesi gereken de Devlet Baba’nın ya da Devlet Ana’nın ta kendisi.
Ona göre okul yapacak, ona göre öğretmen atayacak ve ona göre kaynak ayıracaksınız...
Peki, bu yerine getiriliyor mu?
Evet demek o kadar zor ki!..

Devlet umursamaz da veliler farklı mı?
Eğitim, bilim, öğrenciler ve okullar, emin olun ki çok azımız dışında kimsenin umurunda değil.
Devlet, yapabileceğimin en iyisini yapıyorum, vereceğimin de en fazlasını veriyorum, daha fazla üzerime gelmeyin diyor.
Veliler de benim etim budum ne ki, geçimi mi zor sağlıyorum, çocuğumu ne özel okula gönderebilirim ne de okuluna yardım edebilirim. Eğitim devletin işi, her yere para buluyor da okullara niye göndermiyor görüşünde.
Sonuç da ortada. Devlet de veliler de eğitime yeterince katkı sağlamadığı için okullar perişan durumda...
Bir grup öğretmen ve veli dün ziyaretimize geldi. İstanbul’un göbeğinde bir okul ve bine yakın öğrencisi var. Kasalarında beş para kalmamış. Ne hizmetlilere maaş verebiliyorlar ne de başta temizlik malzemeleri olmak üzere hiçbir konuda harcama yapabiliyorlar. Zengin bir semt olmadığı için velilerden de neredeyse hiç yardım gelmiyormuş. Yılda 100 liralık yardıma bile çok diyorlarmış. Tıkanmış kalmışlar...

Sorun kimde?
Ne devletin ne de millet olarak bizlerin eğitime para harcama alışkanlığı yeterince güçlü.
Bunun için gelişmiş ülkelerinkiler ile bizdeki kişi başına düşen eğitim harcamalarına bakmanız yeter de artar.
Devlet olarak da aileler olarak da bu konuda pek özverili sayılmayız. Dershanelere çılgıncasına paralar harcıyoruz o kadar. Özel okullardaki öğrenci oranı da yerlerde sürünüyor. İlk ve orta dereceli okullarda yüzde 1.5, üniversitelerde ise yüzde 7 civarında.
Oysa lüks tüketime yönelik harcamalara bakıldığında bu rakamların katbekat olması gerekiyor.
Benim anlayamadığım ise hemen her şeye para ayıran devletin ve ebeveynlerin iş, canımız, ciğerimiz, geleceğimiz diye dillerinden düşürmedikleri çocuklarına gelince niye bu kadar pintileştikleri...
Çocukları daha hijyen koşullarda eğitim yapsın diye yılda 100 liraya, yani ayda 12 liraya çok diyen velilerin pek çoğu eminim ki o paranın çok daha fazlasını keyifleri için hem de her gün harcıyorlar...
Ya devlete ne demeli, batık bankalara, batık kredilere, hortumculara ve daha nerelere oluk oluk para akıtan Ankara, iş öğrencilere, öğretmenlere ve okullara gelince niye bu kadar cimri?..
Özetin özeti: Eğer daha iyi bir Türkiye ve daha iyi bir gelecek istiyorsak bunun yolu eğitim, bilim, okullar, öğrenci ve öğretmenlerden geçiyor. Ne olur artık herkes elini taşın altına koysun. Yoksa altında ezileceğiz..