Yeni öğretim yılı kademeli olarak başladı. İlk ve orta dereceli okullar genelde 11 Eylül'de açılıyor. Ama bizim çocuklar, dün ders başı yaptı. Onlar derslere 15 gün önce başlayıp, 15 gün sonra tatile giriyorlar. Onun yerine de yarıyıl tatilinin yanı sıra birer haftalık iki ara tatil daha yapıyorlar. Tıpkı Batılı ülkelerde olduğu gibi. 5 yıldır uygulanan sistem oturdu. Öğrenciler hem daha fazla eğitim görüyor, hem de sıkılmadan bol bol tatil yapıyorlar. Benzer uygulama neden yaygınlaştırılmaz ki?..
Okul açılışında gördük ki, iki aylık tatil bile öğrencilere fazla geliyor. Çocuklar, arkadaşlarını, öğretmenlerini, okullarını, kantinlerini, yemekhanelerini, spor tesislerini öylesine özlemişler ki sormayın. Devlet okullarında da yaz tatili neden kısaltılmaz, o da ayrı bir soru!..
Açılış töreninde dikkat çeken bir başka konu ise uzun uzadıya klişe laflarla yapılan konuşmalar. Ne öğrenciler dinliyor, ne de veliler. Hele hele minik öğrenciler için tam bir işkence. O da, bu da, şu da konuşacağına tek kişi çıkıp çarpıcı bir toparlama yapsa eminim çok daha iyi olur. Umarız diğer açılış törenlerinde bu durum dikkate alınır!..
Serbest kıyafet de yeni bir uygulama. Öğrenciler memnun. Ama bana göre fazla rahatlar. Önlük ve formanın öğrenciyi disipline ettiğini şimdi çok daha iyi görebiliyoruz. Serbest kıyafet uygulaması olan okullarda en azından haftanın bir günü forma, kıyafet zorunluluğu olan okullarda da yine haftada en az bir gün serbest kıyafet uygulamasının getirilmesi eğitime yeni açılımlar kazandıracaktır...
İkinci kurul!!!
11 Eylül'den önce ikinci bir öğretmenler kurulu getirilecek mi, getirilmeyecek mi? Bu bir an önce açıklanmalıdır. Güya temel eğitimde, yani 8 yıllık kesintisiz eğitim döneminde sınıfta kalma yok. Torpili olanlar için gerçekten yok. 5, 6 dersten kurul kararı ile sınıf geçtiler. Ya bir, iki dersten kalan garibanların durumu ne olacak? Anadolu liselerini, kolejleri, fen liselerini kazanıp da yine bir iki, dersten diploma alamayanlarla kim ilgilenecek? Ayrıca, 7 ve 8'inci sınıfları kapatılan anadolu liseleri ve kolejlerdeki öğrencilere, sistem kurbanı olduklarını kim anlatacak?..
Bakanlığın cehennem azabı çektirmeden öğrenci lehine bir karar almadığını biliyoruz. İçleri rahat olsun, bu öğrenciler yeterince ıstırap çekip, ders aldılar...
Bu arada şunu bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyoruz. Ne biz, ne de veliler, kesinlikle eğitimde kalitenin düşmesinden yana değil. Üzücü olan bir tarafın korunurken, diğer tarafın mağdur edilmesi. Keşke, dört dörtlük bir eğitim sistemi kurulsa da, hiç birimiz ağzımızı açmasak. Ama baksanıza yine neredeyse sıfır puan alanı öğretmen olarak atayacaklar. Öğrenciler sadece, başkalarına tanınan hakkın kendilerine de tanınmasını istiyorlar, o kadar.
Fethullah Hoca
Hoca Efendi ile ilgili bugüne kadar öylesine bilgiler edindik ki, dava açılmasına hiç şaşırmadık. Savcılar ellerindeki delilleri, çevresinde pervane olanlar da methiye düzme gerekçelerini ortaya koysunlar ki, kamu vicdanı rahatlasın. Hazır dini siyasete alet etme ve bir güç kaynağı olarak kullanma konusu gündeme gelmişken, yeni yasal düzenlemeler de yapılsın ki; o bir türlü yerleştiremediğimiz laik devlet düzenine artık kavuşalım...
Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr