Kalkınmışlığın ve modern toplum olmanın en önemli göstergelerinden birisi de sivil toplum örgütlerinizin sayısı ve işlevleri. Yani bir toplumda gönüllü sayısı ne kadar çoksa o toplum, o kadar demokratikleşmiş, insani değerler, hukuk, doğa sevgisi ve paylaşma o kadar gelişmiştir...
Sivil toplum örgütleriyle kalkınmışlık arasındaki bu korelasyonu, hemen her alanda görmek mümkün.
Sadece sosyo-ekonomik kökenli sivil toplum örgütlerine değil, sanattan tarıma, spordan uluslararası ilişkilere kadar, tüm örgütlenmelere göz attığımızda karşımıza çarpıcı sonuçlar çıkıyor.
Hangi alanda güçlü bir kamuoyu baskısı varsa, o alanda, siyaset, medya ve bürokrasi üzerindeki yaptırım şansı o kadar yüksek olabiliyor.
Örneğin kadına şiddet konusunda gündem belirleyici en etkili kurumlar, parlamento ya da medya değil, kadın dernekleri oldu.
Yine aynı şekilde erozyon deyince aklımıza gelen ilk isim TEMA ve Hayrettin Karaca, burs deyince de TEV.
Keşke hemen her alanda, bir değil onlarca kurum ve isim akla gelebilse...
İşte o zaman, hangi sorun nasıl çözülür diye kafa yormaya da tüm sorunların çözümü için tek kişiye bağımlı olmaya da gerek kalmaz.
Ha bu arada, sivil toplum örgütlerini arka bahçe olarak kullanmaya ve ömür boyu yönetimde kalmaya da hiç kimse cesaret edememelidir. Yoksa o işin de suyunu çıkartmış oluruz...