Latin harflerine geçerken Osmanlıcanın tümüyle ortadan kaldırılması doğru muydu?
Tartışılır.
O günün koşullarında, niye böyle bir karar alındı, bilmek gerekir.
Tıpkı halifeliğin niye kaldırıldığı, Cumhuriyet’in neden ilan edildiği, Tevhid-i Tedrisat yani Öğretim Birliği Yasası’nın neden çıkarıldığı, laiklik ilkesinin neden benimsendiği gibi...
700 yıllık köklerimizden koparıldığımız kesin ama zaten okullaşma oranı Osmanlı’da neredeyse yok gibiydi. Saray ve çevresi dışındakilerin öğrenim olanağı kaç kişiye tanınıyordu..
Kentler, kasabalar, köyler, Türkiye Cumhuriyeti ile okul ve cami yüzü gördü. Dolayısıyla, halk için büyük bir kayıp söz konusu değil ama devletin devamlılığı açısından daha güçlü bir şekilde eski Türkçe ve Osmanlıcaya ağırlık verilebilirdi.
Bunun yeri de liseler değil, üniversiteler olmalı. Çünkü liseli öğrencilerde, hele hele üniversiteye giriş için kıyasıya bir yarış varken, o derinliği aramak ve beklemek hayalcilik olur...
10 soruda yol haritası
Osmanlıcaya başkaları gibi ne karşıyım ne de gözü kapalı bir şekilde destekliyorum. Amacım bağcıyı dövmek değil üzüm yemek. Yani öğretebildiğimiz kadar genç araştırmacıya Osmanlıca öğretip, tarihimize ışık tutacak belgelerin incelenmesini sağlamalıyız. Örneğin, gelecek yıl, Sözde Ermeni Soykırımı‘nın 100. yılı ve dünyanın önemli gündem maddelerinden biri de bu olacak.
Peki, bu konuda ne kadar hazırlıklıyız?
O dönemin belgelerinden ne kadarı incelendi?
Daha da önemlisi son 10 yılda bu konuda ne yapıldı?
Keşke 10 yıl önce, 10 yılda 10 bin öğrenciye Osmanlıca öğreteceğiz diye yola çıkıp, 2015 için hazırlık yapabilseydik!.. Bu projenin de daha önceki pek çok proje gibi heba olup gitmesini istemiyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ne zaman hangi projeyi canı gönülden istese, MEB eline yüzüne bulaştırıyor. Umarız bu konuda da aynı durumla karşılaşmayız...
İşte bu yüzden, bu önemli projenin de havada kalmaması için ideolojik tartışmaları bir kenara bırakıp, pedagojik bir yol haritası çizmek, atılacak adımların en doğrusu olur...
Gelin şimdi artı ve eksilerimize tek tek bakalım.
1-Liselerde zorunlu ya da geniş kapsamlı seçmeli Osmanlıca dersini verecek ne öğretmen var ne de ders materyali. Daha da önemlisi, öğrenciler de böyle bir istek yok.
2- Osmanlıca için doğru adres edebiyat fakülteleridir. Zaten birçok bölümde veriliyor da. Peki, Osmanlıca bilmenin öğrencilere kazanımı ne? Bundan sonra ne olacak? Çünkü bugünün öğrencisi hiçbir koşulda, boşa kürek çekmiyor!
3-Liseli ya da üniversiteli öğrenciler diyelim ki Osmanlıcayı öğrendiler. Peki, bunu nasıl geliştirecekler? Gazetelere Osmanlıca sayfaları mı eklenecek yoksa haber bültenlerinin bir bölümü Osmanlıca mı sunulacak?
4-Diğer dersleri bir an için unutsak bile, neredeyse 15 yıl, hem de haftada en az 4 saat İngilizce dersi alan öğrencilere İngilizceyi ne kadar öğretebiliyoruz ki, Osmanlıca konusunda bu kadar iddialıyız!
5-Eğitimin temel kurallarından birisi de öğrencinin, öğrenme motivasyonu kazanabilmesi için o bilgiye, derse ya da beceriye ihtiyaç hissetmesi gerekir. Peki, biz bu motivasyonu nasıl kazandıracağız?..
6-Eğer ille de bu konuda kararlıysak, sosyal bilimler liselerinin ya da çok programlı liselerin içinde Osmanlıca bölümleri açıp önce ilgili öğrencilere ulaşmak çok daha doğru olmaz mı?
7-Diller de tıpkı insanlar ve imparatorluklar gibi doğuyor, büyüyor ve yok oluyor. Bugüne kadar binlerce dil yok oldu, yüzlercesi de yok olma tehdidi altında. Bir dilin yaşaması da koruma kanunlarıyla değil, halkın benimsemesiyle ve ülkenin gücüyle oluyor. Dönem dönem Arapça, İspanyolca, Fransızca ve şimdi de İngilizcenin öne çıkması biraz da bu yüzden değil mi?
8-Türkçe konusunda ne kadar başarılıyız? Üniversite mezunlarımız bile birkaç yüz kelimeyle konuşuyor. Sosyal medyanın dijital dilinin, konuşulan kelime sayısını daha da azalttığı aşikâr. Peki, bu konuda ne yapıyoruz?
9-Hadi diyelim ki okumayı öğrettik, peki anlamını bilmediğimiz metinleri okumak bize ne kazandıracak?
10-Bu son kararınız mı? Özetin özeti: Teknokratlar keşke bir şeyin olurunu olmazını üst makamlara çok daha iyi anlatabilseler!..