Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Diyalog Cemil Çiçek, "Sözün bittiği yerdeyiz" dedi. O yer neresi, bekleyip göreceğiz.Gençlerimizi artık bayrağa sarılmış tabutlarda değil, o bayrağı çok daha yükseklere tırmandırırken gururla alkışlamak istiyoruz. Bunlar artık son şehit cenazesi olsun.Gençlerimiz, vatan için gözlerini kırpmadan ölüme gidiyor. Acıların çok yoğun olduğu bugünlerde, belki yeri değil ama, şunu sormak gerekiyor: Peki biz onlar için ne yapıyoruz?İşsiz gençlerden, atanamayan öğretmenlerden mesajlar geliyor. "Onların yerinde biz de olabilirdik, olmaya da hazırız, ama manşetlere çıkmamız için ille de şehit olmamız mı gerekiyor?" diyorlar.Keşke duyguların böylesine yükseldiği, gençlerimizin böylesine gündeme geldiği şu günlerde, onların geleceklerini de biraz olsun konuşabilsek. Örneğin, vatan için, sizler için, bizler için yani hepimiz için canlarını feda eden şehitlerimiz, bu hain pusuya düşmemiş olsalardı ve bir kaç ay sonra terhis olup ana ocağına dönmüş olsalardı ne yapacaklardı? Hangi işte çalışacak, kaç lira maaş alacak? İş bulmak için kaç yıl bekleyeceklerdi?.. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına da sabır diliyoruz. Ne söylense boş. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Gençlerden ilk eleştiri biz medya mensuplarına:"Basın bir tuhaf. Her şey normalmiş gibi davranma mantığı içerisinde. Anlamıyorum, sanırım daha gencim. Ama beni çok şaşırtan, ağlatan, sinirlendiren çok şey TV'lerde, gazetelerde gayet normal, sıradan bir şeymiş gibi anlatılıyor. Diğer sorunlarımız, özellikle de işsizliğimiz hiç gündeme gelmiyor. Haber olmamız için ille de onlarcamızın bir arada şehit olması mı gerekiyor!"İşsizlik, gençler, özellikle de öğretmenleri, öylesine bunaltmış ki canı gönülden sevdikleri mesleklerine bile soğuma noktasına gelmişler. İşte bir öğretmenin nereden nereye geldiğini anlatan çarpıcı satırlar:"Üniversitedeyken yurtdışına gitme durumum vardı, öğrenci değişim programı ERASMUS'la. Gitmedim. Ben burada çalışacağım dedim. Doğu'yu yazdım tercihlerimde. Oraya gidip bir çocuğu terörist olmaktan kurtaracağım dedim. Ama atanmadım, öğretmen olamadım. Babam korkuyor. Bende deli cesareti olduğunu söylüyor. Ama deli cesareti değil bendeki.Ben şunu biliyorum: En fazla ölürüm. Bu zaten olacak. Er ya da geç. Cesaretim o yüzden. Tercih ettiğim iller çok tehlikeli yerlerdi babama göre, ama hiç korkmadım. Belki gidince korkacaktım ama dönmezdim, torpil de aramazdım. Bundan eminim. Ama gidemedim. Bazen ben bu ülkeye fazlayım dediğim oluyor. Keşke gitseydim dediğim de. Ama artık değişmeyecek hayatım. Direneceğim.Okul bitti, resim yapamıyorum. Oysa ne hayaller kurmuştum. Öğretmen olacaktım, alacaktım çantamı gidecektim Doğu'ya. Bir odayı atölye yapacaktım, küçük bir teyp alacaktım. Akşama kadar Yanni dinleyecektim. Resim yapacaktım orada, sergiler açacaktım. Çocuklara Van Gogh'u anlatacaktım. Duvarlara resim yaptıracaktım onlara. Sanatın ne olduğundan bahsedecektim. Hazırladığım oyunları oynayacaktım. Onlara Türkçe öğretecektim. Hayali bile çok güzeldi. Ama artık hayalimden hiçbir şey kalmadı. Ne teyp ne boyalar ne Yanni, ne TV'siz bir ev ve ne de bana ait bir hayat....."Doğu'ya, Güneydoğu'ya ışık götürmek için yanıp tutuşan bu öğretmenlerimiz, ya atanamadılar, ya da bazıları öğretmenken veya askerken şehit oldular. Ancak hiçbir zaman yılmadılar. Ama kendilerini ne devlete ne oradakilere ne de Türkiye'ye anlatabildiler.Özetin özeti: Sevgili gençler, şehit olanlarınız kadar olmayanlarınızı da çok seviyoruz. Ve bunu her yönüyle göstermenin zamanı geldi de geçiyor... Genç Bakış'ta bu gece yine çok değerli konuklarla Türkiye'nin güncel sorunlarını masaya yatıracağız. İstanbul'da, Ticaret Üniversitesi'ndeyiz. aguclu@milliyet.com.tr İlle de şehit mi olalım?