Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’de bazı görevler var ki ömür boyu devam eder. Atanma ve seçilme sınırı yoktur. Siyaset de bunlardan birisi. Ama rektörler, iki dönemden fazla görev yapamıyor. Şimdi bu kervana, okul müdürleri de katıldı. Bakanlık, önümüzdeki günlerde aynı okulda 5 yılını dolduran tüm okul müdürlerini rotasyona gönderiyor. Hem de okulların açılmasına ramak kala.
İçlerinde üç beş ay sonra emekliliği gelenler de var. Öğrencisiyle, velisiyle, okuluyla bütünleşen de. Değiştirilemezler mi elbette değiştirilirler. Ama bu, yıllar öncesinden belli olmalıydı. Örneğin atandığı gün. Bilirdi ki 5’inci yılın sonunda, başka bir göreve atanacak. Ona göre düzen kurar, ona göre geleceğine yön verirdi. Öyle akşamdan sabaha karar alınmaz. Alınmamalı da...
Görev değişimi, ille de gerekli ise diğer eğitim çalışanları neden bu uygulamaya dahil değil? Örneğin il ve ilçe milli eğitim müdürleri, bakanlık bürokratları ve müdür yardımcıları?..
Söylenti çok. Kadrolaşma için yapılıyor diyen de var, öküz altında buzağı arayan da. Bakalım ortaya nasıl bir tablo çıkacak!..

CHP’nin türban açılımı?
Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri halinde türban sorununu çözeceklerini açıklamış. Umarız o da tıpkı AKP gibi “Biz çözmek istiyoruz ama yasalar elvermiyor” noktasına gelmez. Gerçi şu anda öyle bir problem de kalmadı. Türbana izin verenin değil, vermeyenin başı ağrıyor!
Önemli olan, bu konunun yasal zemine oturtulması ve öğrenci mağduriyetinin giderilmesi. Yoksa Kürt açılımı gibi türban açılımı da krizi daha da tırmandırmanın ötesinde bir işe yaramaz.
Haydi serbest oldu diyelim, mezuniyet sonrası ne olacak? Öğrenciyken başını açmayanlar, hâkim, savcı, öğretmen olduğunda da açacak mı? Açmazsa ne olacak? O zaman da çalışma özgürlüğü kısıtlanmış olmayacak mı?
Bugüne kadar, türban üzerinden siyaset yaparak, öğrencileri fazlasıyla istismar edenler oldu. Ne olur artık bu kervana yenileri katılmasın. Projesi neyse enine boyuna anlatsın, hatta Meclis’e getirilsin ve uzlaşı sağlayarak çıkartsınlar ki, önümüzdeki seçimde türban üzerinden siyaset yapılmasın.

Harvard’lı Emre
Ankara TED Koleji mezunu Mehmet Emre Gül, Harvard’ı kazandı. Bazı gazeteler haberi öyle bir verdi ki sanki dünya şampiyonu oldu. Haber böyle abartılı olunca da iddia ve yorumların ardı arkası kesilmedi. Haberde “800 üzerinden 800 alarak ulaşılması zor bir rekora imza attı“ denildi. Oysa SAT’ta üç sınav var. Değerlendirme 2400 üzerinden yapılıyor. Emre’nin diğer iki sınavdan kaç puan aldığı belli değil. Dahası bu sınavın sadece birinde değil, üçte üç 800 puan alan öğrencilerimiz de bulunuyor.
Dünya geneline bakıldığında ise sınavlardan birinde özellikle de Matematik’te, bize göre çok kolay olduğu için 800’de 800 puan alan 10 binin üzerinde öğrenci var. CHP eski lideri Baykal’ın torunu da bunlardan birisi. Kaldı ki Harvard gibi üniversitelere, sadece SAT sınav sonucuna bakılarak öğrenci kabul edilmiyor. Çok farklı özelliklerinin de olması gerekiyor. 15’inde mısır ticaretine başlayan Emre’nin ticari zekâsı ve girişimciliği Harvard’ı etkilemiş olabilir. Zaten tanıyanlar da kendisinden övgü ile söz ediyor. Umarız, bu eksik ve abartılı bir haber yüzünden Çankaya’da huzur ve Harvard’ı kazanmış olmanın gururu ve keyfi kaçmaz. Haberde, keşke Emre ile birlikte Harvard’a gidecek olan diğer iki Türk öğrenci de yer alsaydı. 800 üzerinde 800 alarak “ulaşılması zor bir rekora imza atan” diğer Türk öğrencilerden de söz edilseydi...

Marmara’da rektörlük şoku
Marmara Üniversitesi rektörlük seçiminde en fazla oy alan Prof. Dr. Necla Pur, YÖK tarafından Çankaya’ya gönderilen üç kişilik listede, ikinci sıraya düşürüldü. İlk sıraya ise seçimde en düşük oyu alan Zafer Gül konuldu. Seçim öncesinde Gül’ün kaç oy alırsa alsın rektörlük koltuğuna oturacağı iddia ediliyordu. Ve ilk aşaması gerçekleşti. Şimdi son sözü Çankaya söyleyecek. Seçimlerde Pur 482, Mehmet Akalın 394, Zafer Gül ise 302 oy almıştı!..
Özetin özeti: Çankaya bir kez daha samimiyet ve demokrasi sınavından geçiyor! Bakalım ne yapacak?..