Abbas GÜÇLÜ
TÜRKİYE'nin sıfatları arasına bir yenisini daha ekleyebiliriz:
Sahte Diploma Cenneti.
Sahte mezuniyet belgelerinin böylesine yaygın olduğu bir başka ülke bulmak herhalde mümkün değil. İşin en enteresan tarafı ise sahte diplomaların kalapazanlar tarafından değil de, devleti yönetenlerin en yakınlarındaki kişilerce piyassaya sürülmesi.
REFAHYOL Hükümeti'nin bu konuda ne kadar uzman olduğu yeni skandallar patladıkça daha iyi anlaşılıyor. Dönemin
Çevre Bakanlığı sanki
Sahte Diploma Bakanlığı gibi çalışmış. Bakan,
Ziyaettin Tokar'ın Özel Kalem Müdürü, Halkla İlişkiler Müdürü ve daha pek çok kişi sahte diploma olayının tezgahlayıcıları olarak karşımıza çıkıyor.
REFAHYOL'un DYP'li Milli Eğitim Bakanı
Mehmet Sağlam da, RP'li
Ziyaettin Tokar'dan geri kalmış değil. Biri partililerine, diğeri de hemşerilerine adeta kalpazanlar gibi sahte diploma pazarlanmasına göz yummuş.
Sağlam'ın hemşerilerinden yüzlercesi sahtecilikten ceza yedi ve şimdi hapisteler. RP'li bakanın
"sahtekar" prensleri de ya gözaltında ya da memurluktan atıldı.
Sıradan kalpazanların yaptığı sahtekarlıklar insanı fazla rahatsız etmez. Önlemini alırsınız, geçer gider. Ama, siyasetçilerin bu pis işlere bulaşması hiç affedilir gibi değil.
Ziyaettin Tokar ve
Mehmet Sağlam, en yakınlarındaki bu insanların yaptığı sahtekarlıklardan haberlerinin olmadığını söylüyorlar. Ama söyledikleri öylesine az inandırıcı ki! Samimi olduklarına inanmak mümkün değil.
Garip olan, iki kutsal değeri savunan insanların böylesine sahtekarları en yakınlarında barındırmaları. Biri dini, diğeri de güya eğitimi temsil ediyordu. RP zihniyeti bütün söylemlerinde ısrarla, doğruluğu, dürüstlüğü savunuyor. Ancak son sahtekarlık olaylarında da görüldü ki, lafla dürüstlük olmuyor. Hele hele İslamiyet ağızlarına hiç yakışmıyor.
Ciddi bir ülkede böylesine ciddi skandallar patlasaydı ne
Ziyaettin Tokar, ne de
Mehmet Sağlam hala milletvekili olarak o koltuklarda oturuyor olabilirlerdi. Ama bizimkiler pişkin pişkin etrafa gülücükler dağıtıyor, parti yetkilileri de onları seyrediyor.
Türkiye artık her şeyin yapanın yanına kaldığı bir ülke olmaktan kurtulmalıdır. Hiç ortaokula, liseye, üniversiteye gitmeden diploma alanlar, yurtdışına gitmeden diploma getirenler, arkalarındaki siyasi güçlerle birlikte bir bir açıklanmalıdır.
Bu yöntemi önce PKK, ardından tarikatlar, sonra da politikacılar çok sevdi. Çünkü hep yapanın yanına kar kalıyor.
Şu anda on binlerce sahte diplomanın elden ele dolaştığını söylesek hiç abartılı olmaz. Ah bir diplomalar tek tek kontrol edilse, neler çıkacak neler!..
Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr