Cumhurbaşkanı Sezer pazar günü TBMM'nin, dün de Ankara Üniversitesi'nin
açılışında yaptığı konuşmalarla eğitime ne kadar önem verdiğini gösterdi. Her ne kadar TBMM'deki konuşması hükümetin çok hoşuna gitmese de, düşüncelerine tercüman olduğu için halkı fazlasıyla memnun etti. YÖK Başkanı, harp okullarının değil de üniversitenin açılışında bulunabilseydi, Cumhurbaşkanının YÖK'e ilişkin kaygılarını ilk ağızdan dinlemiş olacaktı. Belli ki, rektörlük seçimleri sırasında yaşanan soğukluk hala devam ediyor...
İşte Cumhurbaşkanı Sezer'in TBMM'de yaptığı konuşmanın eğitime yönelik bölümünden satır başlaşları. Sizi bilmem ama ben de altına imzamı atarım!
* Eğitimin şu anda Türkiye'nin en önemli ve öncelikli konusunu oluşturudu kanısındayım.
* Eğitim düzeyinin ve niteliğinin yükseltilmesinde zorunluluk vardır.
* Bugün ülkemizde bir seferberliğe gereksinme varsa, bunun geçerli olacağı alan hiç kuşkusuz eğitimdir.
* Çağdaş uyguarlık düzeyini yakalayabilmek için dünün değil bugünün bilgileriyle beslenen, akıldışılıktan ve bağnazlıktan uzak, herhangi bir doğmaya saplanmadan sorgulayan, özgür düşünen, tartışan, paylaşmayı seven ve ürenten bireyler yetiştirmek zorundayız.
* Çağı yakalayamayan bir eğitim sisteminin varlığını sürdürebilme şansı kalmamıştır.
* Anayasamıza göre, eğitim ve öğretim Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına uygun olarak, devletin gözetimi ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.
* Eğitim sistemimiz, maddi kaynak yanında insan kaynağının da savurganca harcandığını göstermektedir.
* Cumhuriyetin ilk yıllarında öğretmenlik bir prestij mesleği olmuştur. Üzülerek belitmek gerekir ki, ilerleyen yıllarda eğitim sisteminde ve ücrette uygulanan politikalar yüzünden öğretmenlik, başka fakülteyi kazanamayan ya da başka işi olmayanların kabul ettiği bir meslek durumuna düşürülmüştür. Öğretmenlerin maddi olanaklarının artırılarak bu meslek yeniden çekici duruma getirilmelidir.
* Üniversiteye girişteki sınav sistemi, öğrencileri yıllarca süren bir yarış ortamına itmektedir.
* Üniversiteyi kazanan öğrencilerin en önemli sorunu beslenme ve barınmadır. Öğrencilerimizi karanlık emelli insanların ellerine bırakmamak için üniversite öğrencilerinin beslenme ve barınma sorunu çözülmelidir.
* Gençlerimiz ilgi ve yeteneleri doğrultusunda eğitilmelidır.
* 2000 yılı, son yirmi yılda eğitime bütçeden ayrılan payın endüşük kaldığı yıl olmuştur.
* Üniversitelerde döner sermaye uygulamasının amacı dışına kayması özendirilmektedir.
* 8 yıllık kesintisiz eğitim için yasal katkı payı yılbaşından sonra da devam etmelidir.
* Üniversite mezunu işsizlerin sayısı giderek artmaktadır...
Özetin özeti: Çankaya pek çok konuda olduğu gibi, eğitim konusunda da halkın gözü, kulağı, yükselen sesi oldu. Umarız bu ilgisi sadece açılışlarla sınırlı kalmaz. Sözlerinin takipçisi olur.
Yazara E-Posta: aguclu@milliyet.com.tr