Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Temel bilimler yani Fizik, Kimya, Biyoloji olmadan bilim gelişmez. Bilimde söz sahibi olunmaz. Ülke de kalkınmaz. Ama sınav sonuçlarına bakıldığında temel bilimlerde lime lime dökülüyoruz.
Ayrıca, çok daha büyük felaketler söz konusu. Örneğin temel bilimlere öğrenci bulunamıyor ya da en zayıf öğrenciler bu alanlara yöneliyor. Kontenjanlarının yarısı bile dolmuyor. İçlerinde, tek öğrenci daha kaydedemeyen bölümler var. Bu yüzden de tek tek kapatılıyorlar. Bazıları isimlerini Moleküler Biyoloji ya da Genetik diye değiştirerek ayakta kalmaya çalışsa da, onlar için de gelecek yok gibi! Çünkü ilim, bilim kimsenin umurunda değil!
Oysa Biyolojik Çağ’a giriyoruz. Gıdadan enerjiye, sağlıktan silahlanmaya artık hemen her taşın altından biyoloji çıkacak. 2023’ü, 2071’i düşünenler keşke bunu da öngörebilseler!..

Biyolojik çağ
Türkiye Biyologlar Derneği Genel Başkanı Alev Haliki Uztan ve diğer biyologlar, sık sık bir araya gelerek, durum tespiti yapıp bunu da başta Cumhurbaşkanı, Başbakan, YÖK Başkanı olmak üzere en üst makamlara gönderiyorlar.
Peki bir ilerleme var mı? Evet demek zor. Tam aksine durum daha da vahim hale geliyor.
İşte Biyoloji Bölüm Başkanları çalıştaylarında tespit edilen ve üst makamlara gönderilen tespitlerden bazıları:
Türkiye, Temel Fen Bilimleri alanlarında ciddi sorunların yaşandığı bir dönemden geçmektedir. Bilim ülkede popülaritesini kaybetmeye yüz tutmuş ve tercih edilmez hale gelmiştir. Bu durum, ülkenin geleceğini tehdit eden bir niteliğe doğru gitmektedir.
Biyolojik Bilimler yaşamın ilk ortaya çıkışından itibaren nasıl geliştiğini, mevcut çeşitliliğin dünyadaki yayılışını, çeşitliliğe etki eden faktörleri, canlılık olaylarını yapı ve işleyişe dayalı olarak inceler ve gelecekteki durumuna ilişkin tahminlerde bulunan bir bilim dalıdır.
Biyolojik bilimler alanında sağlık sektöründen çevre ve tarım sektörüne kadar çok geniş bir alanda araştırma ve uygulama yapılmaktadır.
Sağlık sektöründeki klonlama ve kök hücre teknolojisi gibi birçok kritik konuda biyologların imzası bulunmaktadır.
Yaşamı tehdit eden gıda darboğazının aşılması, çölleşmenin engellenmesi, biyolojik çeşitliliğin etkin korunması, sağlıklı gıdaların temini ve çeşitli hastalıkların önlenmesi konularında kullanılabilecek temel bilim araştırmaları ve bu araştırmalara ışık tutacak biyoçeşitlilik çalışmaları yapılmaktadır.
Çağımızda giderek daha fazla önem kazanan Biyoteknoloji, Nanobiyoteknoloji, Biyogüvenlik, Çevre ve Biyoçeşitliliğin Korunması, Vektörel hastalıklarla mücadele, Biyogaz-Biyodizel- Biyorafineriler, Genom Projeleri, Biyoinformatik ve Biyoturizm gibi yeni alanlar da çoğunlukla biyoloji bilimine dayanmaktadır.

Kontenjanlar boş!
* 2011 yılında 8004 kontenjanın yüzde 46’sı boş kaldı.
* Bu yıl bazı üniversitelerimizde biyoloji bölümlerinde örgün öğretim programları hemen hemen boş kalırken, bazı üniversitelerimizde de II. öğretim programlarına hiç öğrenci kaydolmamıştır. Yine birçok üniversitemizde de hem I. öğretimde hem de II. öğretim programlarına kaydolan öğrenci sayısı, bölümlerin belirlenen kontenjanlarının yarısına bile ulaşamamıştır.
* Biyoloji bölümlerinde halen okumakta olan öğrenci sayısı 20.000’den fazladır.
* Halen kontenjanı dolu olan üniversitelerin Biyoloji bölümleri büyük şehirlerde ve ailelerinden uzakta okumak isteyen öğrenciler tarafından ve açıkta kalmamak için tercih edilmektedir.
* Hiçbir 4 yıllık akademik eğitim-öğretim programı, sadece 3 veya 5 öğretim üyesi ile sürdürülemez. Sürdürülmeye çalışılması eğitimin kalitesi ile ilgili çok ciddi problemler yaratır.
* Biyologların faaliyet göstermeleri gereken alanlar maalesef başka meslek grupları tarafından adeta işgal edilmektedir.
* Öğrencilerimiz gelecek kaygısı ile fakültede geçirmeleri gereken zamanın büyük bir kısmını ALES ve KPSS kurslarında geçirmektedirler.
* Biyoloji Bölüm Başkanları ve bölüm akademisyenlerinin katılımları ve görüşleri doğrultusunda hazırlanan bu raporda sonuç olarak:
Gelecek kaygıları taşıyan, kuşkulu; mesleki bilgi ve becerilerini yeterince öğrenemeyen ve/veya yansıtamayan; mutsuz-umutsuz genç biyologlar yerine doğru bilimsel bilgilerle, bilimsel strateji ve yöntemlerle donanmış, ülkemizin ihtiyaçlarını gözeten, geleceğe güvenle bakan, bilgisi ve morali yüksek genç biyologların mezun olarak ülkemizin öz kaynaklarını daha özgün, daha özgür ve daha verimli değerlendirebilmesi gerekmektedir...
Özetin özeti: Bakalım, bu çok önemli tespitler, dikkate alınıp, gereği yerine getirilecek mi?