Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Diyalog Benzeri görüş, daha önce de defalarca dile getirildi. Ama her seferinde öneri olmanın ötesine geçemedi. Çünkü hem konu iyi anlatılamadı hem de güven ortamı oluşturulamadı.İsteyen herkese burs verilecek deniliyor. Ama kazın ayağı hiç de öyle değil. Şu anda burs için başvurup da alamayan o kadar çok öğrenci var ki! Bu yüzden, her şeyden önce güven sorununun çözülmesi gerekir.Aslında YÖK Başkanı'nın önerisi pek çok ülkede uygulanan bir sistem. Devlet, parayı üniversiteye doğrudan vereceğine, öğrenciye veriyor. Geri dönüp dönmemesi de şimdilik hiç önemli değil. Nasıl ki üniversiteye verdiğinde geri istemiyorsa, öğrenciye verdiğinde de en az 10 yıl istemeyebilir. Ama işte o konuda gençlerin kafasında bin tane soru işareti var. Haksız da sayılmazlar. Çünkü YURTKUR'un, aldıkları burslara bileşik faiz uygulayarak nasıl biri, üç beş yaptığını yakından biliyorlar. Aynı durum, bu konuda da başlarına gelir diye çekiniyorlar.Milli Eğitim Bakanlığı'nın hiç ihtiyacı olmayan öğrencilere popülizm gereği bedava ders kitabı vermesi ne kadar yanlışsa, trilyoner çocuklarının devlet üniversitelerinde bedava öğrenim görmeleri de o kadar yanlış diyenler çıkabilir. Çünkü bazı üniversitelerin otopark kiraları, öğrenim harcından daha yüksek. Zaten onların da, kendilerine göre, üç kuruş paraya okuma gibi bir istekleri yok. Yeter ki devlet adını koysun. İstediği parayı vermeye hazırlar...Aslına bakılırsa, mevcut üniversite öğrencilerinden en az üçte biri, YÖK Başkanı Özcan'ın telaffuz ettiği yıllık 5-10 bin YTL'lik ücreti, rahatlıkla ödeyebilir. Dershane sektörüne akan paralar da bunun bir göstergesi.Üniversitelerin yeni kaynaklara ihtiyacı var. Tamam. Ama niye öğrenciden para almanın dışında yeni alternatifler aranmıyor? Başka ülkelere bakarken, onlara da bakmak gerekir. YÖK Başkanı Özcan'ın üniversiteler paralı olsun önerisi, çok yoğun tepki aldı. Paralı üniversite söz konusu olduğunda, şu anda vakıf üniversitelerine girişte olduğu gibi parası olana öncelik tanınacak mı, tanınmayacak mı? Önemli olan o. Vakıf üniversiteleri kurulurken de önceliğin başarı olacağı açıklanmıştı ama şimdi görüyoruz ki, parayı bastıran istediği yere girebiliyor. Doktor, mühendis, avukat olabiliyor. Şikâyetler de işte bu noktada başlıyor. Ya parası olana öncelik tanınıp fakir fukara çocuklarına kapılar tümüyle kapatılırsa, o zaman ne olacak?Dahası, hangi üniversite ne kadar öğrenim ücreti alacak? Örneğin, Boğaziçi Üniversitesi ile yeni açılan bir üniversitenin öğrenim ücreti aynı mı olacak? Yoksa fakültelerde olduğu gibi üniversitelerde de farklı ücret skalası mı uygulanacak? Tüm bunlar nasıl belirlenecek? Üniversiteler ücretlerini kendileri mi tespit edecek yoksa YÖK tarafından kendilerine bir fiyat mı biçilecek?Üniversite gençliğini tedirgin etmek için daha çarpıcı bir konu bulunamazdı. Yakında türban ve katsayıları gölgede bırakacak tartışmalar yaşanırsa hiç şaşırmamak gerekir.Özcan'ın aklından geçen her konuyu kamuoyuyla paylaşması, şeffaflık açısından belki kendisine olumlu puan kazandırabilir. Ama güven erozyonunu da beraberinde getirir. Oysa şu günlerde en çok güvene ihtiyacı var.İşte bu yüzden bir süre için tartışmalı konuların uzağında durup kendisine artı puan kazandıracak işlere yönelmeli. Örneğin, öğretim üyelerinin maaşında artış sağlayabilir, örneğin, yeni kadrolar alabilir, örneğin, yeni seçilecek YÖK üyelerinde yandaş olmanın ötesinde yükseköğretimin sorunlarına vakıf olma gibi özellikler arayabilir...Özetin özeti: Üniversiteler kritik bir dönemden geçiyor. YÖK Başkanı da dahil hiçbirimizin oradaki huzuru bozmaya hakkı yok. Yükseköğretimde yeni açılımlara evet. Ama dayatmalara hayır. Yoksa ters teper. Bu hep böyle olmuştur... Bu gece Genç Bakış'ta Şener Şen ile Kenan İmirzalıoğlu var. Kabadayı'yı ve Türk sinemasını konuşacağız. SMS Anket konumuz ise paralı üniversite olacak. Bakalım halkın ne kadarı istiyor? Ne kadarı karşı?.. aguclu@milliyet.com.tr Ölçü ne olacak?