Siyaset, medya, YÖK, belediye ve daha aklınıza ne gelirse hemen her konuda torpilli bir konumda bulunan Bilgi Üniversitesi'yle ilgili dün yazdıklarıma Mütevelli Heyeti Başkanı Oğuz Özerden'den bilgi notu geldi. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'den de belediyenin haklarının nasıl gasp edildiğine ilişkin zehir zemberek açıklamalar.
Vakıf üniversitelerine karşı olmadığımı, hatta desteklenmeleri gerektiğini düşündüğümü bu köşenin sürekli okurları bilirler.
Eğitime gönül veren biri olarak özel, devlet fark etmeksizin herkese eşit mesafede yaklaşıp, objektif olmaya çalıştım. Eş dost ahbap ilişkilerinin, ideolojik ya da başka yakınlaşmaların çok uzağında oldum. İşin yasal boyutlarına ve hakkaniyet ölçülerine hep dikkat ettim. Birileri bu ölçülerin dışına çıktığında da hep eleştirdim. Her ne kadar birilerinin hoşuna gitmese de. Çünkü kamuoyunun bizden beklediği bu.
Dünkü yazıya ilişkin olarak önce Şişli Belediye Başkanı Sarıgül aradı. Kızgındı. Ah bu üniversiteden biz neler çektik diyordu. Çevresiyle birlikte 17 dönüme yaklaşan arazi Gülay Atığ döneminde üniversiteye adeta tepside sunulmuş. Mahkemenin belirlediği bilirkişi yıllığı bir milyon liraya kiralanan arazi için aylık 110 milyar lira değer biçmiş. Üniversite itiraz etmiş. Mahkeme devam ediyormuş...
Özerden'den gelen açıklama ise özetle şöyle:
1. Devlet üniversitelerini eleştirmedim. Tam aksine "devlet üniversiteleri parasızlıktan kıvranırken, devlet yardımı bize yakışmaz" dedim.
(Oysa söyleşide aynen şunları söylüyor: Biz devlet yardımı almayı reddeden ilk ve şu anda tek vakıf üniversitesiyiz. Bu bir prensip meselesi. Mesela ODTÜ rektörü çıkıyor, okulun kaloriferlerini yakacak para bulamıyorum diyor. Biz niye üniversite kuralım kendimizi idare edemeyeceksek.)
2. Kuştepe kampüsümüzü inşa ettiğimiz alan Şişli Belediyesi'nin. Bu bir sır değil. Belediye bize Kuştepe'de 20 yıldır terk edilmiş duran alanın kullanım hakkını "üniversite kurmak şartıyla" 49 yıllığına bedelsiz verdi. Şu andaki yönetim de "haklı olarak" eski yönetim hakkında açılan soruşturmalar sonucu, kira almak için dava açtı. Bedel konusunda mahkemenin karar vermesi gerekiyor. Nakdi devlet yardımı ile ayni kamu desteği arasındaki farkı bildiğinizden eminim. Bizim politikamız "hakkımız olmadığına inandığımız" desteği kabul etmemek. Kimsenin kullanmadığı kamusal alanda eğitim tesisi yapma konusunda bir hakkaniyet veya istismar olduğunu düşünmüyoruz. Bu tür uygulamalarda Bilgi'nin "ayrıcalıklı" olmadığını biliyorsunuz.
(Kim kime durduk yerde bedavadan arazi verir? Hele ki belediyeler. MEB okul yapacak yer bulamıyor. Neden onlara ya da başka üniversitelere değil de Bilgi'ye?)
3. En fazla burslu öğrenci bizde. (Bütün vakıf üniversiteleri aynı şeyi söylüyor.)
4. Tez danışmanım Prof. Murat Özyüksel. (Peki bir önceki kimdi ve niye değişti?)
5. Devlet üniversitelerinin hakkı olduğuna inandığımız parayı almak dışında her türlü maddi - manevi, kişisel - kamusal desteğe ihtiyacımız var. Bülent Akarcalı (yeğeni olduğumu nereden çıkarttınız) ve Zafer Mutlu kurucu heyetimizdeler ve sağolsunlar kuruluşumuzdan itibaren medya ve siyasi lobi yardımını esirgemediler. Kemal Gürüz de desteğini ve denetimini üzerimizden eksik etmedi.
(Demek ki devlet üniversitelerinin İstanbul'un göbeğinde arazi ihtiyacı yokmuş! Akarcalı'nin yeğeni değilseniz peki neyisiniz? Zafer Mutlu ve Kemal Gürüz aynı desteği diğer vakıf üniversiteleri için de gösteriyorlar mı?)
Özetin özeti: Eski bir gazeteci olmakla övünen Özerden'in, "siz gazeteciler" ve "sizin gibi öküzün altında buzağı arayanlar" söylemleri biraz garip geldi. Kolay yoldan patronluk üslubunu da değiştirmiş!..
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025