Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Diyalog YÖK Başkanlığı için adı geçenlerden muhtemelen bazılarının hiç haberi yok. Onlar adına ya başkaları girişimde bulunuyor ya da yakıştırmalar yapılıyor. Ama kesin olarak bilinen bir şey var ki her ne kadar çok tartışmalı bir koltuk olsa da hiç kimsenin hayır diyemeyeceği bir makam.Peki bu konuda nasıl bir strateji izlenecek? AKP'ye yakın ve AKP'nin beklentilerini karşılayacak bir isim mi gelecek, yoksa üniversitelerin üzerinde anlaşacağı bir isim üzerinde mi anlaşılacak? Gelen sinyaller her iki konunun da ciddiye alındığı yönünde. Zaten tartışılan isimlere bakıldığında, "Ben atadım, oldu" mantığından çok, kamuoyu ve üniversitelerin de karşı çıkmayacağı bir isim arayışının hâkim olduğu dikkat çekiyor.AKP için olmazsa olmazların en başında türban ve katsayılar geliyor. Çankaya'nın, AKP'nin bu konudaki duyarlılığını ciddiye alacağı da kesin. Ama Çankaya'nın üniversitelerde rahatsızlık yaratacak bir atamadan uzak durduğunu da özellikle biliyoruz. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa İsen'in üniversite kökenli olması ve iktidarın olduğu kadar akademik çevrelerin duyarlılığını da yakından bilmesi, yapılacak atamanın titizliği konusunda önemli bir ipucu niteliğinde. YÖK Başkanlığı koltuğu bir de iğneli fıçı derler. Tam tersiymiş. Gelişmeler onu gösteriyor. Hele hele bu dönemde kim o koltuğa oturmak ister derken, yüzlerce kişinin bunu aklından geçirdiğini, onlarca kişinin de sıraya girdiğini öğreniyoruz. İçlerinde kimler yok ki! Hepsi de bir şekilde direkt ya da endirekt yollardan Çankaya'ya ulaşıp bu görev için ne kadar da uygun olduğunu anlatma yarışı içindeymiş. Hatırlı dostların şu dönemde Çankaya yollarını aşındırmaları biraz da bu yüzdenmiş. Oysa Çankaya'nın işi başından aşkın. Yurtiçi, yurtdışı ziyaretler derken zamanı gelip geçen rektör atamalarını bile gerçekleştiremediler. Görünen o ki YÖK Başkanlığı ataması da 8 Aralık'a yetişmeyecek. Böylesi durumlarda seçici makamın kafasından geçen isimleri bilmek elbette mümkün değil. Dahası, onların belirlediği isimlerin aradan daha 24 saat geçmeden değiştiğini de çok iyi biliyoruz. Yani resmi atama yapılıncaya kadar üzerinde konuşulan pek çok isim olacağını ve bunlardan birisinin o koltuğa oturabileceği gibi, çok farklı bir ismin de düşünülebileceğine hep şahit olduk. Ama bildiğim bir şey varsa, o da, son dönemlerde konuşulan isimlerin pek çoğunun aday gösterildikleri koltuklara oturmalarıdır.Şimdi gelelim isimlere:Ergun Özbudun. AKP'nin anayasa taslağını hazırlayan bir isim. Bu yüzden de çok eleştiri aldı. Ama onlarla pek çok ortak noktaları var. Örneğin üniversitelerdeki türban yasağının kaldırılması konusunda kararlı. Şansı yüksek. Üstelik o da Teziç gibi anayasacı. Peki koltuğun hakkını verir mi? Verir diyenler de var, gülenler de. En büyük handikapı, daha önce üniversite yönetiminde bulunmaması. Teziç gibi, konuların çok uzağında kalabilir.Her ne kadar kesinlikle bizim haberimiz yok deseler de eski Boğaziçi Rektörü Üstün Ergüder ve eski ODTÜ Rektörü Süha Sevük de konuşulan isimler arasında. Ergüder, AKP'nin ilk hazırladığı YÖK yasa tasarılarına danışmanlık yapmıştı. Sevük de aynı dönemlerde Gül ile birlikte Sudi Arabistan'daymış. Tanıdık ve tartışmasız bir isim olarak öne çıkabilir diyenler var.TÜBİTAK Başkanı Nüket Yetiş üzerinde en çok konuşulan isim. AKP ile birlikte çalıştı. Üniversitede dekan olarak da olsa yönetim tecrübesi var. Kadın olması önemli bir avantaj. Başbakan'ın da, cumhurbaşkanının da yakından tanıdığı bir isim. İstanbul Üniversitesi Rektörü Mesut Parlak, Hacettepe Rektörü Tunçalp Özgen'in de isimleri geçiyor. Eski Gazi Rektörü Enver Hasanoğlu'nun da. Tüm bu gelişmeler, diğer bürokratik kadroların aksine YÖK Başkanlığı'na, yakın çevreden bir isim yerine üniversiteler ve kamuoyunda rahatsızlık yaratmayacak bir isim arayışının içinde olunduğunu gösteriyor.Özetin özeti: YÖK Başkanlığı Gül'ün şu ana kadar ki en önemli sınavı olacak. aguclu@milliyet.com.tr Farklı isimler var