YÖK Başkanı temkinli

Diyalog İlk izlenimler, ilk sözler çok önemli. Nasıl başlarsa, öyle gider. İşte bu yüzden, gelin önce çiçeği burnunda YÖK Başkanı neler söylemiş ona bir bakalım. Sonra da satır aralarından yakaladıklarımızı sizlerle paylaşalım: YÖK Başkanı Özcan, YÖK'e mesafe olarak çok yakındı. ODTÜ ile YÖK arası, birkaç kilometre. Ama açıklamalarına bakılırsa, kafa olarak YÖK'e bakış açısı, diğer öğretim üyelerinden hiç farklı değil. Zaten AA'ya verdiği röportajda da bunu açıkça dile getiriyor. Problemleri çözmek için kiminle görüşmemiz gerekiyorsa görüşürüz. (Bir anlamda önceki YÖK başkanlarına gönderme yapıyor) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile önceden tanışmadım, hayatımda ilk kez YÖK Başkanlığı için görüşmek üzere çağrıldığında karşılaştım. (Demek ki referansları çok güçlü) Üniversitelerin problemleri YÖK'ün kendi raporlarında da mevcuttur. Oraya gittikten sonra oturup, problemlere bakıp, aralarında bir öncelik sıralaması yapıp teker teker onlarla ilgilenmeye başlayacağım. (Üniversite sorunlarına vakıf değil izlenimi veriyor. İş, YÖK raporlarına kaldıysa eyvah ki, eyvah) Üniversitelerin birçok sorunu var. Önemli olan bunlarla nasıl ilgilenileceği ve nasıl çözüleceği. Onu da inşallah yakın zamanda göreceksiniz. (Kafasında bir model yok. Durumdan vazife çıkarmaya çalışacak) Çalışma ekibi kuracak mıyız? Düşünüyorum. Eğer ihtiyaç doğarsa, orada birkaç gün zaman geçirdikten sonra böyle tasarruflarda bulunup bulunmayacağımı söyleyebilirim. (Kafasında isimler var) Türban konusunda, benim kanaatim üniversitelerin tamamıyla serbest kurumlar olması ve sadece bilimle uğraşmaları. Üniversitelerimiz Türkiye'yi 21. yüzyıla taşıyacak bilgi birikimini üretmek zorunda. Benim amacım bu bilimsel çıktıyı artırmaktır. Eğer biz bunu yapabilirsek zannediyorum, türban sorunu, katsayı sorunu gibi sorunlar kendiliğinden hallolacaktır (Önceliği bilimselliğe vermesi takdire şayan) Üniversiteler, herkesin fikrini serbestçe söyleyebildiği, fikirlerin tartışıldığı yerler, mekanlar olmasını istiyorum. (İnşallah söz de kalmaz) Özgür üniversite, her türlü özerkliği, mali olabilir, idari olabilir, onları vermekle olur. (Çok doğru. İnşallah bu konuda iktidarı ikna edebilir.) YÖK'e öbür öğretim üyelerinin baktığı gibi bakıyordum. Sorunlar olduğunu biliyordum. Sorunlarla boğuşmak bana nasip olduğu için de kendimi birazcık şanslı hissediyorum. İnşallah kısa zamanda elle tutulur, gözle görülür bazı gelişmeler olacaktır diye düşünüyorum (Kısır tartışmaların ötesine geçip somut gelişmeler görmek, onun gibi bizleri de mutlu eder) Kısa zamanda yükseköğretim kanunuyla ilgili bir şey yapılacağını zannetmiyorum. Önce üniversitelerin bilimsel tarafını biraz güçlendirelim, eğer ortaya çıkarsa idari sorunlarla başa çıkmaya çalışırız. (Görünen o ki Özcan, yasal dayatmalarla değil, hoşgörüyle sonuca ulaşmak istiyor) Üniversiteye giriş konusunda, sorunları biliyorsunuz. Ciddi sorunlar var ama onları diğer sorunlar içerisinde ele alıp hepsini inceleyerek öncelik sırasına göre teker teker uğraşmak isterim. (Katsayı konusunu zamana bırakmak, kendisini yıpratabilir. Aceleci değil. Sakin) Göreve atandıktan sonra, arayanlardan çok olumlu mesajlar aldım. Sorunların çözülebileceğiyle ilgili ümitlerini açıkladılar. Bu işi yapabileceğimi düşünüyorlar. (Teziç de büyük bir destekle işe başlamıştı!..) Yusuf Ziya Özcan'a, iktidarın ve kamuoyunun tanıdığı kredi, son dönemlerde hiç kimseye nasip olmadı. Umarız bu desteği en verimli şekilde kullanır. Lafla değil, icraatla anılır. Özgür üniversite Genç Bakış'ta bu gece ikinci kuşak siyasetçiler var. Dünden bugüne siyasette neler değişti, onları konuşacağız. Katılımcılar Ahmet Özal, Tuğrul Türkeş ve Serdar Denktaş.Özetin özeti: Üniversitelerde büyük bir sessizlik var. Başkan'ı yakından tanımadan konuşmak istemiyorlar... aguclu@milliyet.com.tr Genç Bakış