Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Abbas GÜÇLÜ

"2000 yılına kadar yeni üniversite yok." Milli Eğitim Bakanı böyle diyor. Gerekçe de, kurulan yeni üniversitelerin, gelişimlerini henüz tamamlayamamaları. Haklı, çok haklı.
Ama bu kural sadece yeni kurulacak devlet üniversiteleri için mi geçerli, yoksa özel vakıf üniversitelerini de kapsıyor mu, belli değil. Eğer sorun altyapıysa, vakıf üniversitelerinin içinde bulundukları ortamın, devlet üniversitelerinden daha iyi olduğu söylenemez.
Tek yanlı bir dondurma işlemi, haksız rekabetten başka birşey getirmez. Devlet üniversitelerinin kurulmasını engelleyip, vakıf üniversitelerinin kapılarını sonuna kadar açmak, akıllara başka sorular da getirir ki, bunları düşünmek bile istemiyoruz.
Türk yükseköğretim sistemine göz atıldığında ne sayısal olarak, ne de kalite açısından yeterli olmadığı açıkça görülüyor.
Okullaşma oranı açıköğretim hariç yüzde 16 civarında. Oysa Avrupa ortalaması yüzde 50'lerde ABD, Japonya, Kanada ortalaması da yüzde 70'lerde. Bilimsel üretkenlik sıralamasında ise 35 ila 45 arasında zig zag çiziyoruz. Özel öğretim kurumlarının payı da yüzde 1'i geçmiyor.
Yani nereden bakarsak bakalım Türkiye'deki üniversite sayısının hızla artırılması gerekiyor. Ama bir plan, program çerçevesinde.
Yeni üniversite açılmasının dondurulması, eğer zamların dondurulmasına benzemezse kısa vadede yararlı olabilir. Örneğin 2000 yılına kadar hiç yeni üniversite açılmadan, mevcutların durumları en iyi düzeye getirilebilir. Bu arada özel üniversitelere de devlet üniversitelerinin kadrolarını tırtıklama yerine kendi hocalarını yetiştirme yoluna gidebilirler.
Yanlış olan: yıllarca üniversite açılmasını dondurup, dondurup yeniden başlanması. 10, 15 yıl hiç üniversite açılmasına izin vermeyip sonra birden bire 15, 20 tane birden açmak, sistemi zaafa uğratmaktan öte hiçbir işe yaramıyor. YÖK kurulduğunda 19 üniversite vardı. Sonra bir yasalya 27'ye yükseldi. Daha sonra 90'ların başında yine 20 üniversite birden açıldı. Bu arada 15 yıl içerisinde Bilkent'in dışında vakıf üniversitelerinin kurulması adeta engellendi. Sonra son bir yıl içerisinde 15'e yakın özel üniversite kuruldu. Hem de emanet binalar ve birkaç hocayla...
Dahası hiç hazır değillerken öğretime başladılar ve çok çok düşük puanlara öğrenci aldılar. Birkaçı dışında diplomalı cahiller yetiştirmenin ötesinde hiçbir işleve sahip değiller. Zaman içerisinde toparlananlar çıkmaz mı? Elbette çıkar ya batanların öğrencileri ne olacak?
Özetin özeti: hiç zaman geçirilmeden kısa ve uzun vadeli bir yükseköğrenim politikası oluşturulmalıdır. Bunun için en kısa zamanda bir
Yükseköğretim Şürası düzenlenerek, Türkiye'nin yeniden yapılanma süreci yükseköğrenimde başlatılmadır.


Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr