Geçen haftaki yazımda İzmir’de tuttuğu takımdan başka bir takıma daha sempati duyduğunu söyleyenlerin oranının yüzde 50’nin üzerinde olduğunu belirtmiştim. Bu durumu sadece taraftarlar açısından düşünmemeliyiz. İşin aynı zamanda yönetimler boyutu da bulunmakta ve belki de bu boyut çok daha fazla etkide bulunmakta.
İzmir takımlarını yönetenler kadar, bu takımları takip eden basın mensupları için de aynı süreç geçerli. Ülkede yaygın olarak taraftar dağılımı İzmir’de de kendisini gösteriyor.
Tuttuğu takımın maçını izlemek için İstanbul’a giden yöneticilerin bulunduğu bir kentin bir türlü ayağa kalkamamasında etkili olan faktörleri dikkatlice gözden geçirmek gerekiyor.
Hiç lafı dolandırmadan yaşanan sıkıntıları sıralamaya başlıyorum.
İzmir kulüpleri taraftar potansiyellerini kulüp yapılanması ile bütünleştirecek adımları gerçekleştiremiyorlar.
Sevgili Deniz Sipahi “kulüp üye sayıları ve gerçek” isimli yazısında en fazla üyeye sahip olan takımın yaklaşık 3 bin kişi ile Karşıyaka Spor Kulübü olduğunu, Altay’ın 772 üyesi bulunduğunu ve Anonim Şirket konumundaki Göztepe’nin 525 üyesinin bulunduğunu ve bu üyelerin de şirket çalışanları olduğunu belirtmişti.
En fazla üye sayısına sahip olan KSK’nin kongrelerine katılım sayısı 50-200 kişi arasında değişiyor. 200 rakamının bile bir hayli zor bulunduğunu söylememe bilmem gerek var mı?
Şimdi durum böyle iken 3 bin üyeye sahip olmanın da kulüp adına herhangi bir getirisi söz konusu olmamaktadır. Aynı isimlerin dönüp durduğu yönetimler tekrarlanmaktadır. Benzer durum ne yazık ki Altay, Bucaspor, İzmirspor ve Altınordu içinde geçerlidir.
* * *
Burada Göztepe kulübünün farklı bir durumu söz konusu ve bu durumu ortadan kaldırmak isteyen Göztepelist kurucularından sevgili Doktor Oğuz Reşat Sipahi geçen hafta bana “Kulübümüze Üye Olmak İstiyoruz” bildirisini gönderdi. Kulüplerine üye olarak desteklemek isteyen taraftarlar var ancak üye olamıyorlar, öte yandan üye oldukları kulübün kongrelerine dahi katılmayan taraftarlar söz konusu.
İzmir kulüpleri somut olarak içinde bulundukları kentin insanlarına spor yaptıracak, onları kulüplerin içerisine sokacak aktivitelerde bulunmak zorundalar.
Çocukları kanalıyla kulüplerle bütünleşen kitlenin sportif etkinliklere katılımları da artar, kendilerinin gördükleri kulüplere maddi ve manevi destekleri de (üyelikleri de) artar.
Kulüplerimiz bunları yapmak yerine günü kurtaracak yönetim anlayışından ileri gidemiyorlar. İzmir’de başka kulüplerin futbol okulu açmasına bozulan alt yapı yönetimlerinin şapkayı önlerine alıp, bunun nedenlerini iyi irdelemeleri gerekiyor.
Boşluğun bir şekilde doldurulacağını göremeyenlerin hiç değilse bu çocuklar benim tuttuğum diğer takıma gitsin mantığı ne yazık ki son dönemde İzmir futbolunun gerçeği olmaya başladı.
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025