Ali Canip Olgunlu

Ali Canip Olgunlu

alicanipolgunlu@gmail.com

Tüm Yazıları

İshak Paşa Sarayı’nın tam karşısında türbe ve camisi bulunan Ahmed-i Hani Anadolu’nun tüm halklarına Kürtçe olarak barış ve kardeşlik mesajları vermiş bir Anadolu güneşidir

1651 yılında Hakkari’nin Çukurca ilçesinin Hani köyünde dünyaya gelen dünyayı fikirleri ve yaşama geçirdiği düşünceleriyle adeta güneş gibi aydınlatan Ahmed-i Hani’yi kültür dünyası “üçüncü öğretmen” olarak kabul eder. Birinci öğretmen Aristo, ikinci öğretmen Farabi, üçüncü öğretmen ise Ahmed-i Hani’dir.

İlk eğitimini Hz. Mevlana gibi ilkin dönemin alimlerinden sayılan babasından aldıktan sonra Doğubayazıt’ın Muradiye Medresesi’ne başlar. Akabinde Suriye, Mısır ve Arap coğrafyalarında uzun süreli eğitim hayatına devam eder. Astronomi, felsefe, tasavvuf ve pozitif bilimlerle geniş bir eğitim yelpazesine sahip olmayı başaran Ahmed-i Hani, Kürt dil ve edebiyatının belki de tek olmakla birlikte en seçkin eserlerini vermiştir. Çeşitli sebeplerle eğitim alma imkanı bulamamış toplumuna çağdaş dünya, düşünce yapısını anlatabilmek için “Nubar” adlı Arapça - Kürtçe sözlük oluşturmuştur. Şair, tarihçi ve mutasavvıf kimliğini tarihsel, toplumsal sorumluluk içerisinde işlevsel bir hale getirmeyi başarmıştır. Aşiretler arasındaki çatışmaları bilge bir öğretmen meşrebiyle sonlandırmaya büyük gayret göstererek sorumluluk almıştır.

Haberin Devamı

Eserlerini Kürt kurmançe lehçesiyle yazar. “Mem-u Zin” adlı eserinde iki genç arasındaki aşk hikayesi muhteşem bir şekilde ifade edilmiştir. Fuzuli’nin Leyla ile Mecnun hikayesiyle eş değer edebi güzelliktedir. Firdevsi, Ömer Hayyam ve Hz. Mevlana’yı gayet iyi tahlil ettiğini düşünce dünyasından ve eserlerinden anlayabiliyoruz. Özellikle Firdevsi’nin şehnamesinin etki ve izleri Mem-u Zin’de belirginleşir.

Tasavvuf edebiyatının sembolleri

Uzun eğitim seyahatlerinden sonra 18. yy’ın önemli ticaret merkezlerinden bir tanesi olan Doğubayazıt’a yerleşen Ahmed-i Hani kısa süre sonra Hani Baba lakabı ile halk arasında değer bulur. Hatta devrin Çıldır Sancak Beyi Topal Abdi Paşa tarafından yapımına başlanan ve daha sonraları İshak Paşa Sarayı olarak bilinen Osmanlı Sarayı’nın temel atma merasiminde dua eder.

Haberin Devamı

Mutasavvıf ve şair kimliğinin eseri olan “Mem-u Zin”; Mesnevi “ikişer ikilik” tarzında yazılmıştır. Eserde tasavvuf edebiyatının en temel sembolleri olan gül, bülbül ilişkisi kullanılmıştır. Mem ve Zin arasında mecazi olarak başlayan daha sonraları ilahileşen bir aşk hikayesinde elbette gül (canan), bülbül (can) ilişkisi dile getirilmiştir.

Ey gül! Gerçi sen de nazeninsin

Sen nedere zin’in yüzünün rengi nerede

Ey sünbül! Gerçi senin güzel kokun var

Reyhan senin için kara yüzlü olmuş

Fakat siz yarimin zülfüne benzemezsiniz

İkiniz de arsız ve herzecesiniz

Ey bülbül! Gerçi sen de aşk adamısın

Kırmızı gül mumunun pervanesisin

Benim zin’im senin kırmızı gülünden daha şendir

Benim bahtım da senin talihinden daha karadır

Biz kırmızı gülüz, o bizim için dikendir

Biz hazineyiz o bizim için yılandır

Güller dikenlerin gagasıyla korunur

Hazineler de yılanlarla beslenir

Eğer o olmasaydı aramızda engel

Aşkımız da bozulur ve zail olurdu.

Ahmed- i Hani’nin düşünce dünyasından bazı örnekler:

“Sensin ulu ve nazenin sevgili. Aşık da sensin, maşuka ihtiyaç duymayan, gerçek faydalı olan da, yararlanılan da sensin. Şüphesiz hem isteyen hem de istenen de sensin. Sevgilinin yüzündeki nur da gönlündeki ateş de sensin.”

“Bazı işler vardır ki görünüşte kötüdür, bazıları da doğrudur. Birisi cefa kılığına girmiş adelettir. Diğeri de vefa kılığına girmiş kahırdır.”

İshak Paşa Sarayı’nın tam karşısında türbe ve camisi bulunan Ahmed-i Hani Anadolu’nun tüm halklarına Kürtçe olarak barış ve kardeşlik mesajları vermiş bir Anadolu güneşidir. Yunus Emremiz Türkçe, Hz. Mevlana Farsça, Ahmed- i Hani can ise Kürtçe düşüncelerini ifade etmişlerdir. Ancak dil farklı olsa da sözlerin anlamlarının hedefi gönüllerdeki barış ve kardeşliktir.