“Sadece zengin olmak istedim; Kolombiya’daki herhangi bir zenginden daha zengin olmak. Bunun için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdım. Kendi kendime,
30 yaşıma vardığımda 1 milyon dolar’ım yoksa, kafama bir kurşun sıkıp, intihar edeceğime dair söz verdim.”
Kolombiyalı Virginia Vallejo’nun 15 dile çevrilen ‘Loving Pablo Hating Escobar’ adlı kitabından alıntıladığım bu sözler, uyuşturucu baronu sevgilisi Pablo Escobar’dan... Escobar öldürüldüğünde 44 yaşındaydı ve sadece Kolombiya’nın değil, dünyanın yedinci zenginiydi.
Kolombiya’lı TV sunucusu Vallejo’yu, Escobar’la beş yıl süren aşkı sayesinde dünya tanıdı.
15 dile çevrilen, çok satanlar arasına giren kitabında yazdığına göre Vallejo, Escobar’ın yanı sıra Kolombiya’nın en zengin dört kişisinin de sevgilisi oldu.
Vallejo nasıl biri?
Kitabındaki şu cümle, Vallejo’nun nasıl biri olduğunun kanıtı:
"Yeterince bilim insanı ve sanatçı yetişmiyor bizde."
Varsayalım ki bu tespit doğru, peki suçlusu kim?
Sanatla ve bilimle uğraşanlar mı, yoksa onlara yeterli imkân sağlamayanlar mı?
Milliyet Sanat, “Heykelde Yeni Keşifler” adlı yeni bir yarışma açtı.
Yarışmaya Türkiye’nin birçok şehrinden 200 civarında eser katıldı.
Jürinin seçtiği 10 eser, Kemer Country’de sergileniyor. Eylül ayına kadar açık kalacak sergiyi gezin de görün, bu ülkenin heykel sanatçılarının imkân verildiğinde neler yapabildiğini.
Sergiyi gezdikten sonra görüşünü sorduğum Doğan Hızlan, şöyle dedi:
“Yıllardır başta oteller olmak üzere şirketlere çağrı yapıyoruz, heykel sanatına layık olduğu değeri verin, alın, sergileyin diye, ama sonuç ortada. O nedenle Milliyet Sanat, bu yarışmayla yeni sanatçıların önünü açtı.”
Sunucu ve oyuncu İlker Ayrık’ın ortakları arasında bulunduğu Pervasız Yapım, Beylerbeyi’ndeki üç katlı ofisin bahçesinde ‘Yaza Merhaba’ partisi verdi. 19.00’da başlayıp, 21.00’de bitecek davete giderken planım, 1-1,5 saat kalıp, ayrılmaktı. Oradan Nakkaştepe Millet Bahçesi’ndeki Ekin Uzunlar’ın konserine uğrayıp, Metropol DasDas’taki Iyeoka konserini dinleyerek günü tamamlayacaktım.
Evdeki hesap çarşıya uymadı. Pervasız Yapım’ın ‘Yaza Merhaba’ partisinden ayrıldığımda saatler 23.30’u gösteriyordu.
Pervasız Yapım’ın davetinde televizyon ve şov dünyasından tanıdık çoktu. Her biriyle ayrı ayrı sohbet edince, zaman su gibi aktı. Davet benim için bir hayli bereketli geçti. Televizyon ve şov dünyasından birçok yeni projeye dair bilgiler aldım.
Eşi Sanem ve iki ortağıyla birlikte davetin ev sahipliğini üstlenen Ayrık, açılış konuşmasında Pervasız Yapım’ın yeni projeleri hakkında ipuçları verdi.
Sunucusu olduğu ‘Yaparsın Aşkım’ın bölüm sayısı olarak, tüm yapımları ve dizileri geride bırakıp, FOX’ta en çok bölümü yayınlanan iş olarak rekor kırdığını söyleyen Ayrık, Show TV’ye de formatı kendilerine ait bir yarışma yapacaklarını açıkladı. Ayrık, “Pervasız Yapım olarak her yıl en az bir
Türkiye, Amerika’dan sonra dünyaya en çok dizi ihraç eden ikinci ülke… Projelerimizin dış pazardaki payı sürekli artarken, iç pazarda işler eskisi gibi değil. Televizyon kanallarının dizilere ayırdıkları bütçelerde kısıntıya gitmesi, yeni çekilen işlerdeki azalma yüzünden oyuncuların kimi çareyi tiyatroda, kimi müzikte buldu. Dizi oyuncularının şarkıcılığa zorunlu geçiş yaptığı bir dönemde, şarkıcı ve oyuncu Keremcem, yeni bir yapıma başladı. Keremcem’in Ali’yi canlandırdığı ‘Kimse Bilmez’, aksiyon sahneleriyle dikkat çeken bir iş.
Hasan Burak Kayacı’nın yazdığı Kartal Çidamlı ve U. Hakan Eren’in yönettiği, atv’de yayınlanan yapımın Üsküdar’daki setinde Keremcem’e ilk sorum şu oldu:
Dizideki dövüş sahnelerine nasıl hazırlandın?
‘Kimse Bilmez’, hazırlık süreci en uzun dizilerimden biri oldu. Aksiyon sahnelerinin hakkını vererek çekmek istedik. O nedenle Fatih Uğurlu, Mert Gürsoy ve Beksan Ergeşov gibi işinin ehli dövüş sporu hocalarıyla çalıştım, çalışmaya da devam ediyorum. Biraz zor oluyor, ama keyifli. Dizilerin en çok bu tür hazırlık evrelerini seviyorum. Senaryo, karakter ve aksiyon çalışması keyifli. ‘Kimse Bilmez’, çekmekten ve çalışmaktan mutlu olduğum dizilerden
Hollywood yıldızlarından Charlize Theron’un oyuncu veya yapımcı olarak içinde bulunacağı dizi ve filmi seçerken kıstası artık şu:
“İzlemek isteyeceğim hikayeleri anlatmak istiyorum, o yüzden her şeye genelde bu şekilde yaklaşırım. Acaba bunu televizyonda, sinemada ya da Netflix’te izlemek ister miyim diye düşünürüm. Benim kıstasım bu, hatta uygulayabileceğim tek kıstas da bu…”
Oscarlı yıldızın, televizyon ve sinemayla birlikte Netflix’i telaffuz etmesinin sebebi şu:
Çünkü Netflix, tek başına televizyon kanalları ile sinema salonları kadar etkili ve de daha büyük bir mecra… 190’dan fazla ülkede 140 milyonun her ay para ödeyerek izlediği Netflix, artık sadece internet televizyonu değil, aynı zamanda internet eğlence hizmeti…
Abonelerine izleyebilecekleri dizi ve film seçenekleri sunmakla yetinmiyor. Kullandığı yazılım, her kullanıcısının ne tür yayınlar izlediğini saptıyor, müşterinin Netflix’ten kopmaması için kitle iletişim araçlarıyla ona, öneriler sunuyor, yeni dizi ve filmleri tanıtıyor.
Netflix’te artık izleyiciye, senaryonun gidişatını değiştirme imkanı veren filmler bile var. Oğlum Yağız’ın önerisiyle onlardan biri olan ‘Black Mirror: Bandersnatch’ filmini
Cep telefonum çaldı, baktım 0 212’li bir numara… Sabit hatları genelde bir şeyler pazarlamak isteyenler aradığından açıp açmama konusunda tereddüt ettim. Israrla çalınca açtım, arayan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü polisi çıktı ve şöyle dedi:
“Adnan Oktar Suç Örgütü’ne yönelik operasyonu yapan ekiptenim. Örgütten ele geçirdiğimiz flaş belleklerde birçok insanın fişlendiğini saptadık, onlardan biri de sizsiniz. O nedenle İstanbul Emniyet Müdürlüğü Aklama Suçları Birim Amirliği’ne gelip, ‘müşteki’ olarak ifade vermeniz lazım.”
Sosyal medyadan, sahibi olduğu A9’un canlı yayınlarında günlerce hakkımda iftira, karalama ve hakaret dolu yayınlar yapan Adnan Oktar Suç Örgütü’nün beni fişlemesine şaşırdım mı?
Hayır…
Çünkü bu, Adnan Oktar Suç Örgütü’nün yıllarca uyguladığı ve çoğu kez başarılı olduğu bir yöntem.
İnternet, sosyal medya ve sahibi oldukları A9 kanalından şahsıma yönelttikleri iftira, aşağılama ve hakaret dolu yayınlarla beni sustura-mayınca, işi bir adım daha ileri götürüp, 8 GB’lık flaş bellekle fişlediler beni.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube polisleri 11 Temmuz 2018’de yaptıkları operasyonla Adnan Oktar Suç Örgütü’nü çökertince,
Farklı yaş ve kültürdeki insanların bir araya geldiğindeki ortak konuşma dilini düne kadar belirleyen en yaygın kitle iletişim aracı televizyonlardı.
Günümüzde aynı ortamdaki insanların konuşacakları ortak konuları belirleyen bir başka kitle iletişim aracı daha var; sosyal medya...
Pazar akşamı başta İstanbullular olmak üzere, birçok insanın ortak ilgisini çekecek konu, Binali Yıldırım’la Ekrem İmamoğlu’nun canlı yayındaki tartışması olacak.
İsmail Küçükkaya’nın moderatörlüğündeki açık oturumu isteyen televizyon kanalı naklen yayınlayacak.
Pazar akşamı bu tartışmayı naklen yayınlamakla yetinmeyip, adayların vücut dillerinin ne dediğini de canlı yayında işin uzmanlarına anlattıran kanal, rakiplerine fark atar.
Sosyal medyanın iki büyük kuruluşu Instagram ve Facebook’un dünya genelindeki milyonlarca kullanıcı ve milyarlarca yorumu analiz ederek çıkardığı sonuç şu:
Sosyal medya kullanıcıları, ünlü markaların tanıtımlarında anlattıklarından ziyade, o ürünleri deneyenlerin yorumlarıyla ilgileniyor. Çoğu sosyal medya kullanıcısı, kendisine sunulanla yetinmiyor, ona dair gizli saklı, iyi kötü ne varsa merak ediyor, o yüzden de bunu yapanlara büyük ilgi gösteriyor. O yüzden de
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun 2018 yılına dair açıkladığı izleyici şikayetlerine ilişkin ayrıntılar önemli...
Toplam 124 bin 234 şikayetten sadece 825’i radyo yayınlarına ilişkin, 123 bin 409’u televizyonlardan...
RTÜK’ün ‘Vatandaş Bildirimleri 2018 Raporu’na göre, en çok şikayet edilen yayınlar, Türk izleyicisinin büyük ilgi gösterdiği diziler.
48 bin kişinin dizileri RTÜK’e şikayet etme
sebepleri şöyle:
“Şiddet içerikli ve yasa dışı eylemlerin yansıtıldığı sahneler, özellikle çocuklara ve gençlere olumsuz örnek oluşturuyor, benzer eylemleri teşvik ediyor, bu durum toplumun hukuka güvenini sarsıyor.”
Ceza seyirciye kalsa!