Telefonlarımın polis tarafından “usulsüz” dinlenilmesine ilişkin “müşteki” sıfatıyla ifade verdikten sonra tek satır yazı yazmadım bu konuda.
Çünkü ifademe başvuran İstanbul Organize’ydi, ama benim iki telefon hattımı da dinleyenler İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube’ydi.
Müfettişlerin usulsüz dinlendiğimi saptadıklarında beni ifadeye çağıran polislerin tek isteği vardı; o da şu:
“Soruşturmanın selameti açısından lütfen bu konuda bir şey yazmayın.”
O soruşturmanın ilk aşaması noktalandı. Usulsüz dinlemeleri yaptıkları iddia edilen emniyet müdürleri ve polisler gözaltına alındı.
Bunlardan bir kısmı serbest bırakıldı, bir kısmı tutuklandı.
“Usulsüz dinleme”nin mağdurlarından biriyim.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), yasanın gerektirdiği son güne kadar bekleyerek de olsa sonunda olması gerekeni yaptı ve Show TV’yi Ciner Grubu’na iade etti.
İkinci kez Show TV’nin sahibi olan Turgay Ciner de kanalda ilk operasyonunu yaptı.
Ciner, Show TV Genel Müdürü Semih Kaya’yı teknik müdürlüğe kaydırıp, kanalın başına Melis Civelek Top’u getirdi.
Star TV’deki görevinden alındıktan sonra dizi yapım şirketlerine “senaryo danışmanı”, “senarist” ya da “proje fikir anası” olarak hizmet veren Melis Civelek Top’un Show TV’nin başına getirilmesini şöyle okumak lazım.
Melis Civelek Top’un ilgi alanı diziler, daha doğrusu dramalar…
Onun yönetici olduğu dönemde atv dizi konusunda oldukça başarılıydı.
Aynı başarısını Star TV’yi yönettiği dönemde gösteremeyen Top, Show TV’de başarılı olur mu?
İzmir Narlıdere’de bir sokağa Belediye Meclisi kararıyla Yavuz Bingöl adının verildiğini bilmiyordum.
Dün gazetelerde çıkan, Yavuz Bingöl’e tabelalı tepki haberleri sayesinde öğrendim bunu.
Kendilerine Narlıdere Dayanışması adını veren bir grup, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin yanındaki sokakta bulunan Yavuz Bingöl Sokak tabelasını indirip, yerine Berkin Elvan Sokak yazısı asmış.
Sebep malum:
AKP İstanbul İl Teşkilatı’nın iftarına katılıp Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la tokalaştığı için protesto ediyorlar Bingöl’ü.
Olabilir...
Demokrasilerde olur böyle vakalar...
Cüneyt Arkın’ın ilk baskısını nisan ayında yapan “Cüneyt Arkın Fakir Gencin Hikayesi” adlı kitabını yeni okudum.
Arkın’ın kitabında yazdığı Türkan Şoray, Orhan Günşiray, Erol Taş, Kadir Savun, Eşref Kolçak, Fikret Hakan, Münir Özkul ve Hüseyin Peyda’lı hüzünlü anılarının yanı sıra iki ilginç itirafı dikkatimi çekti.
Bunlardan biri 1980 öncesinde Arkın’ın aldığı ölüm tehditleri.
Arkın kitabında, sağ ve sol grupların kendi istedikleri tarzda film yapma teklifini reddettiği için ölüm tehditleri aldığını, evine paket içinde mermi gönderildiğini yazdı.
Tehditler yüzünden ailesini yurtdışına kaçırdığını, kendisinin de bir süre kaçak yaşadığını anlatan Arkın’ın bir medya patronuyla olan diyaloğu ve sonrasında yaşananlar daha da çarpıcı:
“Türkan Şoray’la çektiğimiz ‘Arım Balım Peteğim’ filminin ardından arandığımı duydum. Arayan çok tanınmış, saygıdeğer biriydi. Buluştuk. Uzun iltifatlar sonunda konuya geldi.
Fazla tutmayan, okunmayan bir magazin gazetesi vardı. Bunu hazmedemiyorlardı. Hamle yapmaları için bir skandal gerekiyordu.
Nereden bakarsanız sevimsiz bir tablo bu... Müzik dünyasında dört meslek birliği var.
Bu birliklerin hepsi geçen mayıs ayında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın zorlamasıyla “Ortak Lisanslama Birimi” anlaşması yaptı.
MÜYAP, MESAM, MÜYORBİR ve MSG’nin uyum içinde çalışmaları beklenirken bu kez MÜYORBİR’de “iç savaş” patlak verdi.
MÜYAP’ın son genel kurulu kavgalı geçti. “Mekanikçiler”, “Dijitalciler”den birini dövdü.
MSG’nin genel kurulunda yumruklar konuşmadı, ama ilginç suçlamalar yüzünden tansiyon yüksekti.
MESAM’ı genel kurula mahkemenin atadığı üç kişilik “Kayyum” götürdü.
Müzik Yorumcuları Meslek Birliği’nde (MÜYORBİR) patlak veren “iç savaş” sonunda da benzer bir durum söz konusu.
Beyaz TV’den Ertem Şener, geçenlerde Milliyet TV’ye verdiği söyleşide, arkadaşımız Burçin Şimşek’e şöyle bir açıklama yaptı:
“Yeni yayın döneminde Fenerbahçeli bir yorumcu aramızda olacak. Herkes onu konuşacak…” Ertem Şener, isim verip, aylar öncesinden o sürprizi açıklamadı.
Artık Ertem Şener’in kastettiği kişi o mu değil mi bilmiyorum, ama şunu biliyorum. Beyaz TV’nin “Beyaz Futbol” ya da “Derin Futbol” programlarında Fenerbahçeli yorumcu olarak seyirci karşısına çıkacak kişi belli. Beyaz TV ekibi, Habertürk TV’deki “Spor Türk”ün yorumcusu Abdülkerim Durmaz’ı transfer etti.
Öte yandan 360, “Telegol” ekibiyle anlaşmak üzere, ama bir fireyle…
Erman Toroğlu’nun istediği 50 bin TL kanala yüksek geldiği için onun yerine düşünülen isim Hilmi Yavuz.
O da Habertürk’teki “Spor Türk” yorumcusu… Şaka maka Faik Çetiner’in Habertürk TV’de yaptığı futbol programı, yorumcu okulu gibi oldu. Çetiner, önce Ümit Özat’ı aldı yorumcu yaptı.
Burada yorumcu olarak yıldızı parlayan Özat, sonra Habertürk’ten aldığı paranın 4 - 5 katına Beyaz TV’ye geçti.
Ülkemizde kaç star var? Televizyon, sinema ve müzik de dahil olmak üzere 100’ü bulmaz sayıları.
“Eski” ya da “yeni yıldızlar”ı da kattınız mı işin içinde en fazla birkaç bine çıkar bu rakam.
77 milyonluk Türkiye’de müzik, televizyon, dizi ve sinema dünyasının çıkardığı toplam yıldız sayısı, ben diyeyim üç bin, siz deyin dört bin.
Onca “sanatçı”, “star”, “yıldız” ya da “ünlü” arasından kaç kişi katıldı Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Erdoğan’ın Haliç Kongre Merkezi’ndeki, “Cumhurbaşkanlığı Türkiye Vizyon Belgesi” toplantısına?
Soldan say; Orhan Gencebay, Mustafa Sandal, Hande Yener, Nükhet Duru, Zerrin Özer, Kutsi, Tolgahan Sayışman, Şafak Sezer. Sağdan say; Şahan Gökbakar, Hande Yener, Berksan, İsmail YK, İzzet Yıldızhan, Emre Altuğ, Alişan, Ece Erken, Bülent Ersoy...
Topu topu 17 sanatçı!
Eski model olan ve bir yandan eşinden miras kalan şirketleri yönetirken sanatla da bağını koparmayan Yunan jet sosyetesinden Della (Veria) Rounick, Mykonos’taki yazlığında bir Türk ressam uğruna parti verecek.
2002’de “Bu Yüzden” adlı otobiyografisini yayımlayan, 2005’te “Bir Yalan Kadar Güzel” adlı romanını çıkaran ve halen iki yeni romanın yanı sıra “Map Of My Life” adlı bir resim üstünde çalışan Della Rounick, Ahmet Güneştekin’in resimlerini sevenlerden.
İstanbul Şişhane’deki atölyesine gelip kışın yaşadığı Atina’daki, sonbahar ve baharları geçirdiği New York’taki evi için Güneştekin tabloları alan Rounick, çağdaş Türk resminin dünyada parlayan yıldızını 17 Temmuz’daki partide dostlarıyla tanıştıracak.
Ahmet Güneştekin bu noktaya nasıl geldi?
İsterseniz bunu da Galeri Baraz’ın sahibi Yahşi Baraz’dan dinleyelim:
“Ahmet Güneştekin’in resimlerini ilk gördüğümde yurtdışına açılacak bir sanatçı olduğunu anlamıştım. Çünkü Türkiye’de yapılmayanı yaptı. Osman Hamdi’den gelen bir gelenek; ressamlarımızın eserlerinde hep dünya sanatçılarının etkisi vardı. O yüzden de 150 senelik Türk resim sanatı, dünya müzelerinde kabul görmedi. Avrupa’yı taklit etmeyen, Anadolu