Yılın ortalama 120- 130 günü yağış alan, o yüzden doğası yemyeşil olan İspanya’nın Atlantik kıyısındaki özerk bölgesi Galiçya, balıkçılık, tekstil ve ağaç sanayisiyle de ünlü.
Amerika’yı keşfeden Kristof Kolomb’un üç gemisinin yapıldığı, seyahate giden iki gemiden birinin sağ salim döndüğü bölgede gezecek, görülecek yer çok...
O yerlerden biri Bayona (Baiona) ve tabii ki, limanda ziyaretçilerini bekleyen Amerika kıtasını görmüş La Pinta’nın kopyası tekne. Onu gezerken 26 kişi bunda günlerce nasıl yaşadı, bununla Atlantik’i nasıl geçtiler dememek mümkün mü?
Ardından Bayona’nın 4 mil açığında Cies Adaları’na gittik.
Atlantik’teki bu takım adaların iki özelliği var.
Birincisi The Guardian gazetesinin Dünyanın En Güzel Plajları’ndan biri seçtiği yer burada... Milli Park ilan edilen adalardan ikisinin birleştiği yerde öyle temiz bir deniz var ki, akvaryum gibi...
İnsanın üstüne yapışmayan beyaz kum da bonusu...
İspanya’nın dört özerk bölgesinden biri olan Galiçya’da (Galicia) dolu dolu dört gün üç gece geçirdik.
İspanya’nın en kuzeyine gitmemizin sebebi Türk Hava Yolları’nın daveti...
Bir yıldır İspanya’nın kuzeyindeki Bilbao ve Santiago de Compostela’ya uçan THY yolcu sayısını, Galiçya Turizm Ofisi de bölgelerine gelen turist sayısını artırmak için işbirliği yapıp, bölgeye bir “basın gezisi” düzenledi.
Gezi bizim için bir anlamda “Deniz mahsulleri bayramı” gibiydi. Dört gün boyunca yemediğimiz deniz mahsulü kalmadı. Çünkü Galiçya balıkçılık ve deniz mahsullerinde bir hayli iddialı...
Gençler “St Jean Day”de plajlara taşıdıkları odunlardan kuleler inşa edip, yaktılar.
İstanbul’un birçok yerinde billboardları, 100 civarındaki binanın dış cephesini seksi fotoğrafları ve yeni single’ının tanıtımıyla süsleyen Aylin Coşkun’un, bu iş için ne kadar para harcadığını merak ediyordum.
Sadece bu değildi Aylin Coşkun’un bu hamlesine dair yanıtını merak ettiğim.
Aylin Coşkun’un bu parayı nereden bulduğunu ve o parayı dönüşü olmayan bir single’a niye yatırdığını da öğrenmek istiyordum.
İstanbul’dayken yoğun iş temposu yüzünden fırsat bulup öğrenemediğim soruların yanıtı İspanya’dayken geçti elime…
Selim Akar Marka Ofisi adına Tuğçe Keloğlu’nun Aylin Coşkun adına gönderdiği “Yer Gök Aylin Coşkun” başlıklı basın bülteninde yapılan harcamaya dair telaffuz edilen rakam şu:
“900 bin lira civarında bir masraf.”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) cumhurbaşkanlığı için “çatı adayı” Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nu tanımam.
Ama kadere bak ki Ekmeleddin İhsanoğlu’nun İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri olarak Cidde’de görev yaptığı dönemde uzunca bir süre basın danışmanlığını yapan kişi arkadaşımdı. Murat Erker, o görevi bırakıp Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye döneli birkaç yıl oldu.
Hayli yoğun geçen Kuzey turunda fırsat buldukça internete girip, Türkiye’de neler olup bittiğini takip etmeye çalıştım.
Bu sayede İhsanoğlu’nun seçim sürecinde çalışacağı kampanya ekibindeki iki ismi gördüm. O isimlerden Mete Belovacıklı’yı medyadan, Özlem Gürses’i ise iyi tanırım.
İhsanoğlu’nun basın koordinasyon ofisi, yaptığı her işin üstesinden layıkıyla geldiğine inandığım Özlem Gürses ile televizyoncu Mete Belovacıklı’ya emanet. Gürses, seçim boyunca İhsanoğlu’nun başdanışmanlığını ve asistanlığını yürütecek.
Televizyon izleyicilerinin yıllarca ekranlarda haberci, spiker ya da sunucu olarak izlediği Özlem Gürses’in eğitimi, bilgisi, birikimiyle üstlendiği görevin üstesinden geleceğinden eminim...
YALAN ÖLDÜRMEZ, AMA İTİBARI SIFIRLAR!
Sosyal me
Hande Ataizi gibi her şeyi göz önünde bir kadın yıldızı haber yapanların, onun kaç aylık hamile olduğunu bilmemesi kadar feci bir durum olabilir mi?
İçlerinde “4.5 aylık hamile olan Hande Ataizi” ve “Hamileliğin 7’nci ayındaki Hande Ataizi” şeklinde cümleleri geçen haberleri aynı gün yayınlandı gazetelerde.
Magazinciler arasındaki “havuz dayanışması”na, “kopyala yapıştır” haberlerine ve ünlülerin sosyal medyada yaptıkları duyuruların medyada muhabir imzasıyla yayınlanmasına karşı olmama rağmen yine de anlayabilirim.
Üzgünüm, ama habercilikteki bu özensizliğe de anlayış göstermemi beklemeyin benden.
Mart ayının ortasında doktoru Opr. Dr. Yılmaz Güzel, “Hande Hanım 12 haftalık gebe” dediğine ve bunlar da medyada çıktığına göre, Ataizi’nin hamilelikte kaç ayı geride bıraktığını hesaplamak o kadar da zor olmasa gerek!
HABER KLİBİNE CEZA!
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), 301 kişinin hayatını kaybettiği Soma görüntülerini iki ayrı kliple dramatize eden Halk TV’ye 11 bin lira ceza verdi.
Sırılsıklam olduğumuz bir yaz akşamında ilk kez dinlediğim Sıla hakkındaki ilk yazımın (3 Ağustos 2009) başlığı şuydu:
Sıla’nın gözyaşları!
Aradan beş yıl geçti, Sıla’yı bu kez izlediğim mekân birkaç yüz kişilik Enka Açıkhava değil, onu birkaç bin kişilik Harbiye Açıkhava’da dinledim.
Yanıbaşımda bu kez Sıla’nın emekli eczacı annesi Ömür ve emekli kimyager babası Şükrü Gençoğlu da vardı.
Sıla yine ağladı...
Harbiye Açıkhava’yı dolduran ve her şarkısını koro halinde söyleyenlerin ilgisi Sıla’ya sevinç gözyaşı döktürmemiş olsa “Ben yazdım” dediği şarkıları yoksa başkası mı yazdı diye şüpheye düşerdim valla.
Sıla ağlar da annesi durur mu?
Fakir Baykurt’un aynı adlı romanından şimdiye kadar iki sinema filmi yapıldı.
Metin Erksan’ın yönettiği 1962 yapımı ilk “Yılanların Öcü”nde başrol oyuncuları Fikret Hakan’la Aliye Rona’ydı… Nurhan Nur, Kadir Savun ve Erol Taş da önemli roller üstlenmişti filmde.
Şerif Gören’in yönetmen koltuğuna oturduğu 1985 yapımı filmin başrol oyuncuları ise Kadir İnanır ve Fatma Girik’ti… Kadir İnanır’a Antalya’dan hayatının ilk ve tek “Altın Portakal Ödülü”nü kazandıran filmin diğer önemli oyuncuları ise şunlardı:
Serpil Çakmaklı, Nur Sürer ve Erdal Özyağcılar…
Fakir Baykurt’un ölümsüz eseri “Yılanların Öcü” bu kez dizi olacak.
Koliba Film – Ata Türkoğlu’nun çekeceği dizi, Eylül ayından itibaren Show TV ekranında olacak.
Televizyon dünyasında epeydir, Türk Sineması’nın ölümsüz filmlerinden biri olan “Yılanların Öcü”nün dizi versiyonunda Fikret Hakan – Kadir İnanır, Aliye Rona – Fatma Girik gibi ünlü oyuncuların hayat verdiği karakterleri kimlerin canlandıracağı merak konusuydu.
12 Eylül askeri darbesini yapanlardan hayatta olan Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın müebbet hapis cezası almasını şu şekilde yorumlayanlar var:
“Kenan Evren de halktan yüzde 91.37 oy almıştı. Demek ki sandık her şey değil.”
Referanduma sunulan 12 Eylül Anayasası’nın, halktan yüzde 91.37 oranında oy alması nedense yıllardır yanlış yorumlanıyor Türkiye’de...
O günleri yaşayanlar bilir...
Referanduma sayılı günler kala Evren, gazete patronlarını toplamıştı. O patronlardan biri, “Ya halk, yaptığınız Anayasa’ya ‘Hayır’ oyu verirse” dediğinde Evren, şu efsane yanıtı vermişti:
“Demek ki halk bizden - darbe yönetiminden - memnun, demokrasiyi istemiyor deyip, yolumuza devam ederiz.”
O nedenle bugünden 34 yıl öncesine bakıp, 12 Eylül Anayasası’nın halktan yüzde 91.37 oy almasını Evren’e destek ya da 12 Eylül darbesine “Evet” diye algılamak doğru değil.