Yazdığı kitapta bugüne kadar sanat adına yaptıklarını 41 adımda özetleyen Hüsamettin Koçan’ın “42’nci adımım” dediği suda serginin sebebi neydi?
Hafta sonu Marmaris Bördübet’teydim. Çünkü Bördübet’teki Golden Key’de ünlü sanatçı Hüsamettin Koçan’ın sergisi vardı.
Bayburt’ta doğduğu köye bir sanat müzesi ve külliye açan Koçan’ın Bördübet Golden Key’deki sergisi ‘mini’ydi, ama ilginçti...
Çünkü Koçan’ın heykelleri ilk kez suda sergilendi...
Yazdığı kitapta bugüne kadar sanat adına yaptıklarını 41 adımda özetleyen Hüsamettin Koçan’ın “42’nci adımım” dediği suda sergi açmasının sebebi neydi?
İşte sanatçının bu konuda söyledikleri:
“Şöyle bir felsefem var yıllardır. Bizde ‘sanat’ hep şehirlerin merkezlerine tıkandı. Oysa sanatı insanın olduğu yere götürmek lazım diye düşündüm hep. Merkezin dışında niye sanat olmasın? Bu amaçla Antalya ve Çankırı’da açtığım sergilerden sonra bir TIR’ı galeriye çevirip, Anadolu’yu dolaştım uzunca bir süre. Diyarbakır, Van, Erzurum’da insanları sanatla tanıştırdım. Bayburt’ta açtığım Baksı Sanat Müzesi, bugüne kadar Türkiye’de 10 ödül aldı, şimdi Sabancı ve Masumiyet Müzesi’yle birlikte Avrupa’da adayız.
Akşam evinizde koltuğa uzandınız, televizyonda ‘yeni’ ve ‘güzel’ bir şeyler izlemek amacınız...
Televizyonlar için ‘yüksek sezon’ olarak adlandırılan dönemde yüksek şansınız...
Ama elinize kumandayı alıp, kanallar arasında zaping yapmaya başladığınızda mevsim yaz ise yandınız...
Çünkü izleyecek doğru dürüst bir şey bulamazsınız...
“O kadar kanal var, seyredecek doğru dürüst bir şey yok” deyip, kapatırsınız televizyonu...
O yüzdendir ki her yıl ‘Yaz ekranı’ başlar başlamaz, benim gibi televizyon üstüne yazı yazanlara TV izleyicilerinden şikâyet yağmuru başlar.
Bu yıl da öyle oldu...
Acun Ilıcalı, ‘Yetenek Sizsiniz’deki gibi ‘O Ses Türkiye’nin jürisinde de değişiklik yapacak
Her yıl 24 Temmuz’da basında sansürün kaldırılmasının ‘Gazeteciler ve Basın Bayramı’ olarak kutlandığı Türkiye’de bugün Halk TV, gazeteleri şöyle kategorize ederek taşıyor ekranına:
‘Özgür basın’, ‘Yandaş medya’, ‘Baskı altındaki medya’...
Artı 1 TV’den istifa edenlerden Mustafa Hoş, önceki gün şöyle yazdı Twitter’da:
“Medyada ya, ‘yandaş’ olacaksın ya da ‘düşmanlık’ saflaşması var.”
Sadece bunlar mı günümüzde gazeteciliği zor bir iş haline getiren?
‘Baba Şarkılar’la ilgili ihtilafın neden çıktığını konunun taraflarına sordum
Günlerdir merhum Müslüm Gürses üzerinden bir tartışmadır sürüp gidiyor.
Eflatun Müzik, Ajda Pekkan’dan Sezen Aksu’ya müzik dünyasının 45 ünlüsünü stüdyoya sokup Müslüm Gürses’le sevdiğimiz şarkıları okuttu.
Şirketin ‘Baba Şarkılar’ adıyla piyasaya çıkaracağı albüme Muhterem Nur, “Bu albümün bizimle alakası yok. Eşimin adını kullanarak onunla oyuncak gibi oynuyorlar. Ölümüzü, dirimizi sömürdüler” diye tepki gösterdi.
Eflatun Müzik’in hazırladığı ‘Baba Şarkılar’ albümünün dağıtımını DMC Müzik yapacak.
Şirketin Genel Müdürü Samsun Demir’i arayıp, sordum nedir bu olayın aslı astarı diye?
Demir, “Biz sadece dağıtımcısıyız bu albümün. Olaylar bu noktaya gelince Eflatun Müzik’ten albüme dair belgeleri istedik. Gelen belgeler de gösteriyor ki Muhterem Nur gerekli izinleri vermiş” dedi. Demir’den o belgeleri istedim, gönderdi.
Hani Digitürk, ‘kesintisiz film keyfi izleme keyfi’ taahhüt ediyordu abonesine? Sordum, sadece Moviemax Family HD’deki bir uygulamaymış. “Diğer film kanallarında kesintisiz yayına devam” diyorlar
Yıllardır Digitürk’ün abonesiyim... Eskiden Digitürk Plus’tan izliyordum yayınları, bir süredir Digitürk + Plus IQ’dan...
Plus’ta sadece mevcut kanalları izleme, kaydetme gibi lüksünüz var, + Plus IQ biraz daha pahalı, ama ‘Seç izle’ seçeneği sunuyor aboneye...
Belli bir süre içinde onlarca filmi, diziyi istediğin zaman izleme olanağı var bu sistemde.
O yüzden de epeydir film kanallarını izlemiyordum.
Sözüm ona her ay 1000’den fazla film yayınlıyorlar, ama hepsi eski...
Ayda 1000’den fazla film, senede 12 binden fazla film demek.
Türkiye’de insanları kandırıp, milyonları cebe indiren uyanıklarla ilgili kaç yazı yazdığımı hatırlamıyorum. Son örnek cinsel gücü artırdığı iddiasındaki gergedan boynuzu. Yasaklandı yasaklanmasına ama...
Merhum Cem Karaca’nın ‘Namus Belası’ şarkısında dediği gibi, “Biz bize benzeriz, yüz bin kere tövbe eder yine şarap içeriz...”
Dünyada, eşi benzeri olmayan, kendine has bir milletiz. Anketlerinden belgesel, reytinginden dizi, magazin, gelin-kaynana ya da evlilik programları çıkan bir ülkeyiz. İstim arkadan gelsin isteriz, kervanı bile yolda düzeriz...
Belediye, aylardır dolgu yapıyor Maltepe sahilinde... Bedrettin Dalan zamanında doldurulup, sahil yolu ve park yapılan Maltepe’nin sahilini bir o kadar daha doldurdular. Her belediye başkanı bu kadar dolgu yapsa denize 15-20 yıl sonra Anadolu Yakası’yla birleşir Adalar...
Doldurulan denizin üzerine ne yapılacak biliyor musunuz? Anfi tiyatro, konser, futbol, frizbi alanları ve çocuk oyun sahaları...
Şehirlerde çocukların enerjilerini atacağı oyun sahası, insanların nefes alacakları yeşil alan bırakmayıp betona çeviren, sonra bu ihtiyacı karşılamak için güzelim denizi doldurup yeşil alan yapmaya kalkan başka millet var mı
David Cameron, en marka, en pahalı güneş gözlüğü almak zorunda değil ama ‘taklit ürün’ alıp takma lüksü yok
Geçen hafta yamalı ceketle dolaşan prensiyle olay yaratan İngiltere’den çarpıcı bir fotoğraf daha...
İngiltere Başbakanı David Cameron, eşi ve çocuklarıyla birlikte ‘Cornbury Müzik Festivali’ndeydi.
Cameron’un etrafında koruma ordusu yoktu. Çocukları Nancy, Arthur, Florence ve eşi Samantha’yla el ele gitti festivale.
Terlikleri çıkarıp, çıplak ayakla dolaştığı da oldu çimlerin üzerinde...
Boynunda asılı kartlar Başbakan’ın akredite olup da festivale geldiğinin kanıtı.
Buraya kadar her şey güzel ve alkışa değer... Ancak Cameron, ne zaman ki güneş gözlüğünü taktı, o zaman falsosu ortaya çıktı. Çünkü taktığı gözlükler Ray-Ban taklidi Ray-Beri’ydi...
Akşamüstü bahçede oturdum Serdar Akinan’ın medya serüvenini anlattığı ‘Sahi Beni Neden Almadılar?’ adlı kitabını okuyordum, telefonum çaldı.
Arayan Mustafa Topaloğlu...
Telefonu açtım, başladı sitem etmeye:
“Biz senin semtine açılışa geldik, sen neredesin?”
Meğer Hacıdan Ocakbaşı’nın açılışı varmış Ağaoğlu’nun Ataşehir’deki My Towers’ın altında...
1983 yılında Harbiye’de açtığı Boncuk Ocakbaşı günlerinden tanıdığım kebapçı Hüseyin Bekar’ın Anadolu Yakası’ndaki ilk dükkanı burası...
Şimdiye kadar İstanbul’un Avrupa Yakası’nda ‘He De’, ‘Hacıdan’ gibi çeşitli isimler altında 14 dükkan açıp, devreden ya da kapatan Hüseyin Bekar, 14’üncüsünü ise Ateşehirlilerin hizmetine sundu.