İsyan bayrağını çeken PR’cının yazdıkları, müşterilerin onlardan ne istediğini ve basın mensuplarının kendilerine nasıl davrandığını özetleyen bir makale gibi. Ayşe Arman’la röportaj yapmak isteyenler, event’ine Madonna’yı getirmesini bekleyenler. Kısacası imkansızı imkanlı kılmanızı isteyenler...
Bir PR şirketi çalışanının bu isyan mektubunu Facebook’ta gördüm. Yazdıkları ilgimi çekti, çünkü ilginçti.
Müşterilerin PR’cılardan ne istediğini, basın mensuplarının PR’cılara nasıl davrandığını özetleyen bir makale gibiydi.
İsyan bayrağını açan PR’cının ismi ve şirketi bende saklı. Zira isimden çok, olayın kendi önemli. İşte o PR’cının yazdıkları:
“PR sektörü dışarıdan çok renkli görünür. Aslında öyledir de. Yaptığımız iş çok zevklidir bir yandan. Diğer yandansa Türkiye’de insanlarla uğraşmanın ne kadar zor olduğunu düşünürsek, dünyanın en zor işini yapıyoruz.
Güne müşterilerimizin haberlerini inceleyerek başlarız. Haber takibinden sonra günde yaklaşık 100 telefon ve 250 mail alırız. Bir ton müşteriniz vardır ve müşterilerinizin istekleri asla bitmez. Her müşteri Ayşe Arman’la röportaj organize etmemizi isteyip, Vahap Munyar’la kendisini yemeğe çıkartmamızı emreder.
Derin Mermerci’ye Serfiraz Ergun’un sormayı unuttuğu soruyu buradan yöneltmek istiyorum. Mermerci’yi ayağına getirinceye kadar tahrik edici haberler yaptıran medya patronu ya da patronları kimlerdir?
Derin Mermerci’nin Habertürk TV’de ‘Aktüalite’ programını hazırlayıp sunan Serfiraz Ergun’a yaptığı açıklamalar ilginç. İşte o açıklamaların özeti:
“Tolga Egemen’le evlenecekken niye vazgeçtim? Gelinlik provasında ürperdim. Kendime güvenemedim, evlilik için kendimi yeterli görmedim. ‘Yapamayacağım’ dedim. Tolga’yla ilgisi yok bu kararımın.”
“Sabah gazetelerde kendimi yine sürmanşette görünce içimden hafif ateş koptu. Bakalım neymiş bugünkü senaryomuz dedim.
Asılsız bir haberdi, çünkü ortamda kadın kız yoktu. Sadece ortak erkek ve gay arkadaşlarımız vardı.
Haberdeki Derin, özgüveni olmayan biri. İki kız gelmiş. O bana saldırmış, ben ona. Saçlar çekilmiş falan. Bir senaryo yazılmış. Mekânın adı geçiyor. Ben mekândan çıktı diye düşünüyorum. Yanlış meslek seçmişler. Senarist olmalılar. Kaan’la (Urgancıoğlu) aramızda tartışma geçmiş olabilir.”
“Başka bir Derin yarattı medya. Tolga (Egemen) bana hep derdi, ‘Derin ne olur röportaj yap, konuş, çıldıracağım benim gördüğüm
Özlem Gürses’in ekran hasreti şubat ayında sona erecek. Gürses, her cumartesi ve pazar ana haber öncesi FOX’ta canlı yayınlanacak “Affetsen” adlı programla sevenleriyle hasret giderecek.
Özlem Gürses’in sunacağı FOX’un yeni programı dış yapım.
Programın yapımcısı da televizyon dünyasının deneyimli isimlerinden Şafak Bakkalbaşıoğlu.
9 Şubat’ta başlayacak programla ilgili Özlem Gürses şunları söyledi:
“Teklif Şafak Bakkalbaşıoğlu gibi uzun yıllar TRT ve atv’de önemli programlara imza atmış, ‘Siyaset Meydanı’, ‘A Takımı’, ‘Gece Kuşu’ ve ‘Zaga’ gibi programları yönetmiş başarılı bir televizyoncudan gelince ‘Hayır’ diyemedim.
“Affetsen”, bir adalet ve vicdan programı... Her bölümde hattımıza başvuran ve vicdan azabıyla affedilmek isteyen kişilerin hikâyelerini ele alıp tarafları bir araya getireceğiz. Bu hikayeler ihanetten, terkedilmeye, trafik kazasından ticari dolandırıcılığa kadar çeşitli konuları içerecek.
Star’ın bilhassa açık ara birinci olduğu AB kategorisinde ‘20 Dakika’ dizisinin her hafta düzenli reyting kaybetmesi ve dört haftada reytingini 8.01’den 5.28’e düşürmesi düşündürücü. Özetle demem o ki, bu gidişle hayra alamet değil ‘20 Dakika’nın sonu!
İlk bölümü 1 Ocak 2013’te Star’da ekrana gelen Tuba Büyüküstün’ün yeni dizisi ‘20 Dakika’nın aldığı reytingleri alt alta yazınca ölümsüz şarkılardan birinin mısrası takıldı dilime:
Ne mi diyordu güftesi Kemâlettin Kâmi Kamu, bestesi Yıldırım Gürses’e ait ‘Gurbet’in o satırlarında? “Gitgide, elveda her ümide.”
Kamu’ya bu sözleri yazdıran şey ‘gurbet’te yaşadığı acıydı.
Benim aklıma bu sözü getiren şeyse ‘20 Dakika’nın AB’de 8.01’le başlayan reytinginin 5.28’e, ‘Total’deyse 5.34’ten 4.05’e düşmesi.
‘20 Dakika’ sanki güneşi görmüş kar gibi.
Dört bölümdür dizi, reytingini bir dirhem artıramadığı gibi, ha bire kaybetti.
Beyonce, ulusal marşı canlı söylememiş. Şarkıcının playback yaptığını açıklayan ABD basınının en fazla dediği “Meğer playback yapmış” oldu. Bir de Hadise’nin İstiklal Marşı’mızı söylemesinden sonra yapılan yorumları aklınıza getirin...
ABD Başkanı Barack Obama’nın yemin töreninde Beyonce, ABD’nin ulusal marşını canlı canlı söylememiş, meğer ‘playback’ yapmış.
ABD basınında konuya dair ilginç ayrıntılar var.
Kimi, Beyonce’un ABD Donanma Bandosu’yla stüdyoda kayıt yaptığına dair fotoğrafların Instagram’a yüklendiğini, kimi de dudak okuma yöntemiyle şarkıcının playback yaptığını yazdı.
ABD Donanma Bandosu açıkhavada çalacak, Beyonce da ABD ulusal marşını söyleyecek.
Bir şarkıcı ne yapar böyle bir durumda?
Şahan Gökbakar’ın sinema filmiyle Cem Yılmaz’ın ‘CM101MMXI Fundamentals’ adlı stand up gösterisinin gişesini mukayese etmek, ‘sap’la ‘saman’ı karıştırmak demek. ‘Celal ile Ceren’in rakamlarının asıl mukayese edilmesi gereken film ‘Recep İvedik’ serisi
Şahan Gökbakar, gişede Cem Yılmaz’ı geçmiş!
İyi de Şahan Gökbakar’ın ‘Celal ile Ceren’i güzel bir sinema filmi, Cem Yılmaz’ınki stand up gösterisi.
O nedenle Şahan Gökbakar’ın sinema filmiyle Cem Yılmaz’ın ‘CM101MMXI Fundamentals’ adlı stand up gösterisinin gişesini mukayese etmek, ‘sap’la ‘saman’ı karıştırmak, ‘elma’yla ‘armut’u toplamak demek.
‘Celal ile Ceren’in rakamlarının asıl mukayese edilmesi gereken film ‘Recep İvedik’ serisi.
Çünkü Şahan Gökbakar’ı bu seri şöhret ve para sahibi etti.
Ve Gökbakar, yeni ufuklara yelken açmak için ‘Recep İvedik’ defterini kapatıp, ‘Celal ile Ceren’i çekti.
Bugün beş kanaldaki toplam dizi sayısı 28. Eylül 2010’da yeni yayın dönemine girerken televizyonlarda yayınlanan dizi sayısı 50’ydi. Kanallar içinde dizi yapımcılarının en çok iş yapmak istediği kanalsa Kanal D
Türkiye’de dizi sektörünü ayakta tutan kaç televizyon kanalı var? Kanal D, Show, Star, ATV, Fox ve biraz da TRT 1.
Topu topu 6 kanal.
Bu kanallar içinde bugün dizi yapımcılarının en çok iş yapmak istediği kanal hangisi?
Kanal D.
Çünkü vitrini ve yazılı medya gücü büyük. Şimdiye kadar da ödeme konusunda hiçbir yapımcıyı mağdur etmedi.
Ünlülerin oynadığı reklamlar, vatandaşı mağdur ediyorsa şayet, dolaylı da olsa buna sebep olanlar da bir bedel ödemeli. Reklamında oynadığın şirket iflas edecek, sana güvenen yüzlerce, binlerce insan mağdur olacak, bu ticaretten senin dışında kimse kârlı çıkmayacak!
Necati Şaşmaz, Nur Fettahoğlu
Fi Yapı’dan sonra Ukra inşaat da iflasını istedi. İki şirketin bastırdıkları havalı broşürler, fiyakalı maketler ve yıldızlı reklamlarıyla kaç kişiyi önce ‘müşteri’ sonra ‘mağdur’ ettiklerini bilmiyorum.
Ama şunu biliyorum.
Devletin vatandaşı uyarmaktan öte sorumluluğu var bu konuda.
Habertürk’ten Sefer Yüksel, “İki şirketten ev alan vatandaşların mağdur olma durumu var. Bakanlık olarak herhangi bir çalışmanız olacak mı?” diye sormuş Çevre ve Şehircilik Bakanı’na.