Ali Eyüboğlu

Tanrıyar, sebebin gereksiz bir şüphe olduğunu düşünüyor. Ama ortada bir gerçek var: Evli insan hayatını arkadaş çevresine değil, hayat arkadaşına göre tanzim etmeli

Bu gidişle 2010, şov dünyasının ünlüleri için ‘boşanma yılı’ olacak. Önce Seda Sayan - Onur Şan, ardından Mehmet Ali Erbil - Tuğba Coşkun ve Hazım Körmükçü - Hilal Özdemir evliliklerini bitirmeye karar verdi. Son olarak da Petek Dinçöz’le Can Tanrıyar’ın boşanacağı ortaya çıktı. Seda Sayan’la Onur Şan’ın evliliğini, ‘koca ilgisizliği’, Mehmet Ali Erbil’le Tuğba Coşkun’un evliliğini ise ihanet bitirdi. Can Tanrıyar’ın anlattıklarından anlaşılan o ki, onların evliliği de ‘aldatma kuşkusu’ yüzünden sona erdi.

“Şakayken ciddi oldu”
Tanrıyar’ın Vatan’dan Gülşen Yüksel’e yaptığı şu açıklamaya dikkatinizi çekerim:
“Bizi boşanmaya götüren olay aslında çok komik. Geçen çarşamba Marmaris’e gitmem gerekti. Petek’e söyledim. O da bana ‘Benim duyduğum şeyler var. Sen Marmaris’e değil Antalya’ya, başka şeyler yapmaya gidiyorsun’ dedi. Benden şüpheleniyordu. Komik bir şey oldu ve ben Antalya’ya gittim. Çünkü fırtına çıktı, uçak Dalaman’a değil, Antalya’ya indi. Keşke İstanbul’a geri dönseydi. Ben sağ salim inme telaşıyla

Cine 5’te yayınlanan ‘Senin Hikayen’ programımda bu hafta Müjdat Gezen’i konuk ettim. Cuma akşamı ekrana gelecek programın çekiminden Müjdat Gezen’le çocukluğundan bugüne yaşam serüvenini ve geçen ay kutladığı sanat hayatındaki 50 yılda neler yaptığını konuştuk.
Yıldız Kenter ve Ayşe Kulin’le birlikte UNICEF’in İyi Niyet Elçisi olan Gezen, kuliste sohbet ederken yakında aralarına ‘Türk Sineması’nın Sultanı’ Türkan Şoray’ı da katacaklarını söyledi. Gezen, Türkan Şoray’ın UNICEF’in ‘İyi Niyet Elçisi’ olması için öneriyi kendisinin yaptığını, teklifinin önce UNICEF’in Ankara’daki Türkiye Milli Komitesi’nce, sonra da Amerika’daki merkez tarafından onaylandığını anlattı. Gezen, “Çoğu insan bilmez ama Türkiye’de adına ilkokul yaptıran ilk sanatçıdır Türkan Şoray. 12 Mart’ta Beyoğlu’nda bir otelde UNICEF Türkiye Milli Komitesi Başkanı Prof. Talat Halman ve UNICEF Türkiye Milli Komitesi Genel Müdürü Alanor Olalı’nın da hazır bulunacağı bir törenle Türkan Şoray’a ‘UNICEF İyi Niyet Elçisi’ şiltini verip, rozetini takacağız” dedi. Şoray, şimdiye kadar ‘Türk Sinemasının Sultanı’ydı, 12 Mart’tan sonra ‘UNICEF İyi Niyet Elçisi’ de olacak. ‘Sultan’ın bu payeyi çoktan hak ettiğini düşünüyor ve

Amerika’da yapımcılar, oyuncular her yıl ne kadar kazandığını kamuoyuna açıklıyor. Ama Türkiye’de gişe rekoru kıran filmlerin ve ünlü oyuncuların gelirini hiçbir zaman öğrenemiyoruz. Neden?


Amerikan Vanity Fair dergisinin Mart sayısında ‘Hollywood Top 40’ başlığıyla verdiği haber, Hollywood’da hangi yıldızın ne kadar para kazandığına dair ne ilk haberdir ne de son olacaktır. Dünyanın her yerinde zenginin malı züğürdün çenesini yorduğu için Amerikan basını da dönüp dönüp haber yapar Hollywood’un hangi yıldızının ne kadar kazandığını.
Yayınlanan her yeni liste, o sıralar kimlerin revaçta, kimlerin düşüşte olduğunun kanıtı gibidir.
Türkiye’de böyle bir haber yapamazsınız. Çünkü bizdeki sistem Amerika’daki gibi şeffaf değildir. Amerika’da vergi kaçırmak büyük suçtur, bizde ise vergi kaçırmayana hangi gözle bakıldığı malum!

Bizimkiler ne kazanıyor?

Vanity Fair’de Paris Hilton, Lindsay Lohan, Orlando Bloom’un evlerine girip çaldıkları üç milyon dolarlık para, mücevherle yıldızlar gibi yaşayan hırsızların maceraları Hollywood film senaryosunu aratmıyor


Amerika seyahatine çıkarken üç kitap almıştım yanıma... ‘Cahillikler Kitabı 3 Sağlık’ı giderken okudum, dönüş yolunda ise bilahare hakkında bir şeyler yazmayı planladığım Tuluhan Tekelioğlu’nun ‘Her Şeye Rağmen İkimiz’ kitabını...
Havaalanlarında aldığım dergilerden Alain de Botton’un ‘Havaalanında Bir Hafta’sını okumaya fırsat bulamadım.
Çünkü Alman, Amerikan magazin dergilerinde birbirinden ilginç konular vardı.
Örneğin Vanity Fair’in mart sayısında işlediği ‘Hollywood tarihinin en cesur hırsızlık çetesi’...

Müzik dünyasında ‘uyuşturucu bağımlısı’ olduğu konuşulan onlarca yıldız var. Fakat Tarkan hakkında böyle bir dedikodu hiç duymamıştım. Şaşkınlığım bundan!


Bizim işimiz şov dünyasında olup bitenleri gün ışığına çıkarmak. Bunu yaparken bazen ‘yazılamayacak konular’ da çıkıyor karşımıza. Duyduklarımızın her biri ‘şehir efsanesi’ gibidir aslında. Hiç kimsenin elinde, kulaktan kulağa dolaşan bu bilginin doğru olduğuna dair bir delil ve veri yoktur. Buna rağmen bu dedikodu ya da ‘şehir efsanesi’ herkesten ‘gerçeğin ta kendisi’ gibi muamele görür.
Müzik dünyasında şimdiye kadar uyuşturucu kullanmaktan, bulundurmaktan ya da satmaktan yana hiçbir sabıkaları olmamasına rağmen insanların, ‘kokain bağımlısı’ ya da ‘burnuna platin taktırdı’ gibi yaftaları boyunlarına astığı onlarca yıldız var. Onlardan biri uyuşturucu nedeniyle gözaltına alınsa hiç şaşırmazdım.
Tarkan’ın uyuşturucu operasyonunda gözaltına alınmasının bende yarattığı şaşkınlık ve hayal kırıklığının sebebi, ‘megastar’ hakkında bugüne kadar uyuşturucuyla ilintili hiç dedikodu yapılmamış olması. Cinsel tercihleri, zaafları ya da kötü alışkanlıkları aslında insanların kendilerinden başkasını pek de ilgilendirmeyen bir konu.

Okyanus ötesi bir ülkede ilk kez kendimi Türkiye’de gibi hissettim. Bunun sebebi şu:
The Marmara Manhattan, New York’taki yüzde 100 Türk sermayeli tek otel çünkü...
The Marmara’nın Bodrum, Antalya ve İstanbul’daki otellerindeki gibi Türkçe konuşarak tüm ihtiyaçlarınızı karşılamanız mümkünse The Marmara Manhattan’da da öyle.
Çünkü Genel Müdürü’nden resepsiyonuna, kat görevlisinden transferinizi yapacak ya da sizi şehirde gezdirecek şoförüne kadar her birimde bir Türk ya da Türkçe konuşan biri var.
New York’taki 486 otel arasında en beğenilen 41. otel olmayı başaran 32 katlı ve 109 suit odalı The Marmara Manhattan’ın Genel Müdürü Nur Ercan Mağden, “Müşterilerimizin yüzde 56’sı Amerikalı, yüzde 20’si Türk, diğerleri ise Avrupalı, ama hepsini Türk misafirperverliğiyle ağırlıyoruz” dedi.
The Marmara Manhattan’daki odanızda Kanal D, atv, Star TV, NTV, Habertürk, CNN Türk ve Lig TV yayınlarını izleme, her sabah kalktığınızda bir Türk gazetesi bulma imkanınız var.

Sezar’ın hakkı Sezar’a... Peş peşe televizyon kanalı açma konusunda şimdiye kadar hiç kimse rakip olarak çıkamadı TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in karşısına...
TRT çalışanları arasında bir anket yapılsa ve “Şu anda kaç televizyon kanalınız yayında, kaçı yolda?” diye sorulsa, eminim çoğu kalır bu sorudan sınıfta...
atv ve Sabah’ın sahibi Ahmet Çalık, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin kadar hızlı olmasa da bu konuda, o da bir şeyler yapıyor kendi çapında.
Nasıl mı?
Çalık Grubu’nun haber yayını yapacak yeni bir televizyon kanalı açacağı bilinen bir konuydu...
atv Haber’in Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Aktaş ve ekibi, hazırlıklarını bitirdi ama haber kanalı henüz başlamadı yayına...
Çalık Grubu’nun yakında televizyon dünyasına “merhaba” diyecek yeni kanalı sadece haberle sınırlığı değilmiş meğer.

İlahi adalete inanır mısınız? Ben inanırım.
Sadece ilahi adalete değil, kılıçla gelenin kılıçla, siyasetle gelenin de siyasetle gittiğine de inancım tam. Örneğin Tuğba Coşkun-Mehmet Ali Erbil evliliği.
Dün Mehmet Ali Erbil, genç eşi Sedef Altuntaş’ı Tuğba Coşkun’la aldattı.
Bugün aynı kader Tuğba Erbil’in başına geldi.