Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Hindistan’a giden film yapımcıları arasında olan yapımcı ve yönetmen Sinan Çetin, Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin filmini çekme konusunda bir hayli kararlı...
Hindistan’ın film merkezi Bollywood’u ziyaret ettikten sonra Sinan Çetin’in Mumbai şehrinde Türk gazetecilere, Hintlilerle birlikte Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin filmini çekeceğini açıkladığında pek inanmadım.
Çünkü bu tip büyük bütçeli filmler nedense hep cazip bir proje olarak kalır, bir türlü hayata geçmez.
Sinan Çetin’in ‘Rumi’ adını verdiği film projesi de bana öyle geldi.
Önceki gün Plato Film’deydim, baktım bu kez iş ciddi.
Sinan Çetin, Hollywood’la olmazsa Bollywood’la ortaklaşa Mevlana Celalettin-i Rumi’nin yaşamından kesitleri beyaz perdeye taşıyacak filmi çekme konusunda kararlı mı kararlı!
Çetin, ‘Rumi’ projesi için Amerikalı bir şirket aracılığıyla Hollywood’lu yapımcılarla temasa geçti.
Ara sıra da olsa telefonla sohbet ediyorduk ama epeydir yüz yüze görüşmemiştik, ‘Türk Sinemasının Sultanı’ Türkan Şoray’la.
Cine5’te Cuma akşamları yayınlanan ‘Ali Eyüboğlu ile Senin Hikayen’e davet ettiğim ‘Sultan’la çekim öncesi ve sonrasında bir hayli sohbet ettik.
Türkan Şoray, oldum olası heyecanlı ve sıcakkanlıdır. ‘Sultan’ı NTV’deki ‘Sinema Benim Aşkım’ programı daha bir heyecanlandırdı. Şoray, programa nasıl bir aşkla hazırlandığını, her hafta ele alacakları konuyu nasıl belirlediğini, yakında eski eşi ve kızı Yağmur’un babası Cihan Ünal’ı da programına davet edeceğini öyle heyecanla anlatmaya başladı ki, kendimi bir an ‘Temel’ gibi hissettim. “Nasıl yani?” diyecek olursanız hemen anlatayım o fıkrayı: Temel’le Dursun karşılaşmışlar çarşıda. İkisi de nefes nefese. Temel, “Hayrola, ne bu telaş?” deyince Dursun yanıt vermiş:
“Karımı kaybettim, onu arıyorum.” Temel, “Deme... Ben de senin gibi çarşıda kaybettiğim eşimi arıyorum” diye karşılık vermiş.
Yönetmenlerin hiç müzik kullanmadığı ‘İki Dil Bir Bavul’u ‘En İyi Müzik Ödülü’ne layık gören ‘1. İlk Yönetmen Film Festivali’, nihayet bu konuda yazılı bir açıklama yaptı. Bu uzun açıklama medyada yer alır mı, almaz mı bilemem.
Ancak ödül hakkında birkaç satır da olsa yazı yazmış biri olarak en azından benim bir şeyler yazmam gerek. Açıklamada altı çizilerek vurgulanan konulardan biri şu:
Bu festivalin yazıldığı gibi Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile alakası yokmuş. Bir grup sinema gönüllüsünün Ankara’da başlattığı bir organizasyonmuş bu.
Müzik kullanılmayan filmi niye ödüle layık gördüklerine gelince. Bu konudaki açıklamaları ise şöyle:
“Sinema ve senaryo konusunda deneyimli isimlerden teşekkül eden jüri üyelerimiz, festival kapsamındaki her bir filmi itinayla değerlendirmiş ve 12 kategoriden oluşan ödül teklifini sekretaryamıza ulaştırmıştır. Sekreteryamız, teklifleri kategorilerine ayırmış ve ödül listesini kamuoyuyla paylaşmıştır. Ancak bu aşamada teknik bir hata oluştuğu ve jüri üyelerimizce herhangi bir filme layık görülmeyen ‘En iyi Müzik Ödülü’ kategorisi ‘boş’ bırakılması gerekirken sehven ‘İki Dil Bir Bavul’ adlı filmin ödüle layık görüldüğü şeklinde yazıldığı
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Yasası, sil baştan yapılıyor. Özel televizyon kuruluşlarının yapısını düzenleyen mevcut 3984 Sayılı Kanunu’nun bazı maddeleri değil, tümü değişiyor. 250 televizyonu, bin civarında radyoyu, gelişen teknoloji ve değişen koşullar ışığında takip edip, denetlemek elbette yeni yetki gerektiren bir durum.
RTÜK Yasası’nda değişikliği zorunlu kılan bir başka şey de, Türkiye’nin AB ile tam üyelik müzakereleri sürecinde açtığı ‘Bilgi Toplumu ve Medya’ faslı.
‘10. Fasıl’ın kapanması RTÜK Yasası’nda yapılacak değişikliğe bağlı. Türkiye’de özel televizyonculuk 20 yılı geride bıraktı ama frekans ihalesi hala yapılamadı. O nedenle karasal yayın yapan radyo ve televizyonların işgal ettikleri frekansların çoğu başkalarının. Gecekondu zihniyeti sadece kamuya ya da boş gördüğü sahipli araziye ev kondurmakla sınırlı değil.
Frekans olayında da gecekondulaşma gibi bir işgal söz konusu.
28Aralık 2009 tarihli CADDE’de ne yazmışım? ‘Kapalıçarşı’ dizisinin yönetmeni Ömür Atay, Nejat İşler sete alkollü geldiği için seti paydos etti. Olay dizinin yapımcısı Erol Avcı’ya intikal etti. Avcı, İşler’le konuyu görüştü ve ardından da ekibe, “Bir ağabeyi olarak benden rica etti, ben de diziden ayrılmasını kabul ettim” dedi.
Sette yaşanan olaydan sonra ‘Kapalıçarşı’nın yönetmeni Ömür Atay, dizinin başrol oyuncusu Nejat İşler’in oynadığı sahneleri çekmedi. İşler, diziden ayrılana kadar onun sahnelerini başka bir yönetmen çekti. Yazımdan sonra yapım şirketi TMC şöyle bir açıklama yapmıştı:
“Kapalıçarşı dizisi üç senedir üzerinde çalıştığımız bir projeydi. Projeyi tasarlarken Bıçak Sırtı dizimiz devam ediyordu. Aslında aynı ekiple devam etme isteğindeydik. Projenin gerçekleşmesi planlanandan daha uzun bir zaman alınca oyuncu kadrosunun başka işleri olduğu için kadroyu daha farklı bir ekiple tamamlamak zorunda kaldık. Fakat Nejat İşler’le 13 bölüm bile olsa bu projede çalışmak istedim. Bıçak Sırtı’ndan sonra dizi yapmak istemeyen Nejat’tan sezon başında rica ettim. O da beni kırmadı, ‘Üç ay çalışabilirim, daha sonra sinema yapmak istiyorum’ dedi. 13 bölüm hikaye
Kuzey Prodüksiyon, televizyon dünyasının iki ünlü komedyenini aynı projede buluşturdu.
“Avrupa Yakası”nda canlandırdığı “Şahika” ve özellikle de “Dilber Hala” karakterleriyle milyonların gönlünde taht kuran Binnur Kaya ile oynadığı gişe yapan filmlerle “Komedi dünyasında artık ben de varım” diyen Şafak Sezer, yakında yeni bir salon komedisinde bir araya gelecek.
Show TV için çekilecek dizi için komedi dünyasının iki yıldızı Sezer ve Kaya’yı Kuzey Prodüksiyon’un ortakları Ali Gündoğdu ile Mehmet Yiğit Alp bir araya getirdi.
“Türk Malı” adlı sitcom’u ünlü senarist ve yönetmen Tayfun Güneyer yazacak.
Yazıp, yönettiği “Adanalı” dizisinde yönetmenlik koltuğunu 40’ncı bölümde Bora Onur’a devreden Tayfun Güneyer, aynı anda hem “Adanalı”yı, hem de “Türk Malı”nı yazacak.
Kuzey Prodüksiyon, birbirinden ilginç 14 karakterin yer alacağı “Türk Malı”nın iki başrol oyuncusu kesinleştirdi, ancak diğer oyuncular içinse görüşmeler sürüyor.
Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, Cem Yılmaz’ın şefliğinde verdiği konser sayesinde beş genç, yurtdışında burslu eğitim alma olanağına kavuştu. Zaten Borusan Holding’in her yıl ünlü birini ‘konuk şef’ yapmasının amacı bu. Müziğe iyi eğitim almış insanlar kazandırmak!
Orkestrayı yöneten Cem Yılmaz gibi bir komedyen olunca konserden bir hayli renkli malzeme çıktı. Aylardır izleyicilerine kötü haber vermekten fenalık geçiren televizyonlar, ellerine böylesine renkli bir haber geçince haliyle bunu dönüp dönüp ekrana getirdi.
Dün sabah FOX’ta ‘Çalar Saat’i izlerken baktım, insanların Cem Yılmaz’lı haberlere bile tahammülü kalmamış. ‘Çalar Saat’i hazırlayıp sunan İrfan Değirmenci, izleyicilerinden gelen e-postaları da okuyor canlı yayında. İzleyici görüşlerinden biri de şuydu: “Cem Yılmaz bir orkestrayı yönetti de ne oldu? Televizyonlar niye dönüp dönüp veriyor bunu?”
Cem Yılmaz, Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nı yönetmekle kalmadı, adeta mini bir stand-up yaptı. Peş peşe nefis espriler patlattı. Yılmaz’ın yaptığı her espri, dinleyenleri kahkahaya boğdu. Sayıları az da olsa, insanların buna tahammül edememesi düşündürücü. İnsanları güldürmek suç mu? Pes yani!
Şahsen
Cine5’teki ‘Ali Eyüboğlu ile Senin Hikayen’ adlı programıma bu hafta Altan Erkekli’yi konuk ettim. Programın konsepti belli, konuk edeceğimiz ünlüler, önce editörümüz Elçin Barlas’a hayat öyküsünü anlatıyor, arkadaşımız Onur Akpınar da albüm sayfalarındaki o anların fotoğraflarını görüntülüyor.
Sonra biz stüdyoda o fotoğraflar eşliğinde konuk ünlünün hayat hikayesini konuşuyoruz, üçüncü şahıslara cevap hakkı doğuracak konulara girmiyoruz. Fakat artık cuma akşamları ekrana gelecek ‘Senin Hikayen’de bu kez istisnai bir durum oldu. Erkekli’ye kuliste anlattığı bir konuyu çekimde sormak zorunda kaldım. Çünkü olay ilginçti.
Kuliste konuşurken Erkekli, hakkında olumlu ya da olumsuz hiçbir açıklama yapmadığı halde Şahan Gökbakar’ın cep telefonuna ilginç bir mesaj attığını söyledi. Erkekli, niye böyle bir şey yaptığını sormak için Gökbakar’ı aradığını ama çağrılarının cevapsız kaldığını anlattı.
“Şahan’ın filmi vizyona giriyor, polemiğe ihtiyacı var desem, değil. Çünkü filmleri zaten rekor kırıyor. O yüzden niye böyle bir şey yaptığını hala anlamadım?” diyen Erkekli’den olayı çekimde de anlatmasını istedim. İşte; noktasına, virgülüne dokunmadan Erkekli’nin Gökbakar’dan gelen o mesajla