Radyonun 50 milyon dinleyiciye ulaşması 38 yıl almıştı. Televizyonun ise 13. Bugün televizyon önünde birkaç günde soğurduğumuz bilgi miktarı bir 18. yüzyıl insanının hayatı boyunca aldığı bilgiye eşit. İnternet 50 milyona 4, Facebook 2 yılda ulaştı. Bir ömrün görebileceği en muhteşem teknolojik zirveyi, insanoğlunun aya ayak basışını radyodan dinlemiştik. O yıl dinlediğimiz haberleri toplasak bugün bir haftayı doldurmaz. Bugün Google’da günde 1 milyar arama yapılıyor. Haberler dünyanın etrafında günde yüz kez tur atıyor. Sabah Libya’da, öğlen Japonya’da, akşam Bahreyn’deyiz. Böyle olunca da haberler akşamdan masada bırakılmış balık gibi bayatlıyor. Kuzey Afrika ayaklanmalarından tsunamilere geçerken unuttuk bile.
Ama Stefan Alfsson nasıl unutsun. 16 yaşında başlamıştı balık tutmaya. 23 yaşında o buzullar, gayzerler, yanardağlar, kuzey ışıkları, çığlar, şelaleler, destanlar, kutup çölleri, fokurdayan çamur havuzları ve kükürt yağmurları ülkesinin en genç kaptanı olmuştu. İzlanda, Avrupa’dan uzakta, iyi eğitimli, uzun yaşayan, ağırbaşlı, basit hayatı seven insanların yaşadığı bir balıkçılık ülkesiydi. O kadar basit ki, insanların soyadı yok. Babanızın oğlu veya kızı diye hitap ediliyor. Alf’in oğlu Stefan, Stefan Alfsson; Stefan’ın kızı Anna, Anna Stefandottir. Kızlar evlenince kocalarının soyadlarını almıyorlar, çünkü öyle bir soyadı yok. Telefon rehberinde sıralama ilk isme göre. Onun için kimse kimseye Bay/Bayan diye hitap etmiyor. Herkes ilk ismiyle çağrılıyor. Başbakan bile. Başbakanın etrafında koruma ordusu da yok. Hatta İzlanda’nın ordusu yok.
Balıkçı bankacı olursa
Stefan Alfsson 30 yaşına geldiğinde balıkçılığı bırakıp vadeli işlemlere girişmeye karar verdi. Çünkü etrafındaki herkes finans sektörüne girmişti ve limana gelen gemiler artık somon değil Alman arabaları ve İngiliz jipleri getiriyordu. Biraz eğitim aldı, biraz kitap okudu ve adanın en büyük bankası Landsbanki’nin kapısını çaldı. “İyi ama kardeşim sen bir balıkçısın” diyen olmadı ve işe alındı. Artık o da partiye katılmıştı. Bankalar özelleştirilmiş, krediler patlamış, refah doruğa ulaşmıştı. Stefan da bu hayatın bir parçasıydı.
Halbuki o hayat 874 yılında Norveç’ten gelen Viking İngolfur Amarson, şimdiki başkent Reykyavik’e yerleşince başlamıştı. Reykyavik “dumanı tüten körfez” demek İzlandaca’da. Çünkü İzlanda’da yerin altı kaynar su dolu. Gayzer, dünya sözlüklerine girmiş tek İzlandaca sözcük. Su öyle bir kaynıyor ki adada, evlerde su ısıtıcısı yok. Musluklardan sıcak su akıyor. Hem de tertemiz. Eğer su içecekseniz, barlarda restoranlarda su bedava. Hidroelektrik enerji sudan ucuz. O kadar ucuz ki, çok elektrik tüketilen alüminyum üretimi için adaya cevher getiriliyor, adada üretiliyor, sonra bitmiş külçeler geri gönderiliyor.
Bin yıllık parlamento
Stefan Alfsson’un tatlı hayatı 2008’e kadar dayandı. O yıl, daha 1.000 yıllık tarihi olan adanın bankalarının borcu milli gelirin dokuz misline çıktı. Balon patladı ve bankalarıyla birlikte İzlanda iflâs etti. Stefan her şeyini kaybetti ve balıkçılığa geri döndü. 2008 öncesinin dumanı tüten partiler kenti Reykyavik şimdi kış uykusunda gibi. Sadece uluslararası bankerler, film yıldızları ve moda evleri değil, İzlandalılar da terk ettiler adayı. Kimisi Norveç’e, kimisi Avrupa’nın diğer ülkelerine. Kaçtılar borçtan, iflâstan.
Bin yıl önce Kırmızı Erik de kaçmıştı. Adam öldürmekten. Kayığına atlayıp biraz ötede buz gibi ve dev gibi bir adaya ilk çıkan o oldu. Ona eşlik edecek başkaları da gelsin diye çıktığı adaya şirin bir isim vermeye karar verdi. Grönland, yâni yeşil ülke. Kaçtığı ülke yağmurdan yemyeşil. İsmi İzlanda, buz ülkesi. Geldiği ülke safi buz. İsmi yeşil ülke. Coğrafyacılar karıştırmış. Tarihçiler de karıştırdı. Amerika’ya ilk çıkan Kolomb değildi. Ondan 500 yıl önce Kırmızı Erik’in oğlu Şanslı Leif bugünkü Kanada kıyılarında idi. Orada şarapçılık yapmaya kalkıştı, beceremedi. Stefan Alfsson’un balıkçılığa geri dönüşü gibi, o da geri dönüp çobanlığa başladı. Sayesinde bugün İzlanda’da 300.000 insan, 600.000 koyun yaşıyor. Adada doğa muhteşem. Buzullar, gayzerler, şelaleler. Tir, Odin, Tor ve Frey. Daha 48 yaşında Surtsey Adası. 1963 yılında İzlanda açıklarında, okyanus altında yer kabuğunun patlamasıyla hoşgeldi dünyaya. Stefan Alfsson’un teknesi şimdi adanın etrafında trollüyor.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025