Ali Rıza Kardüz

Ali Rıza Kardüz

Tüm Yazıları

Gaziantep’e gidip de Çağdaş İmam’a uğramamak olmazdı. Gereğini yaptık. Kebabın da baklavanın da tadı damağımızda kaldı

Milliyet’in Gaziantep’te düzenlediği “Geleceğe Yatırım, Türkiye’ye Yatırım” toplantısı tamamlandı. İstanbul’a döneceğiz. Gaziantepli iş adamı Okan Holding’in patronu Bekir Okan, gazetemizin Yönetim Kurulu Üyesi Meltem Demirören Oktay ile Genel Yayın Yönetmenimiz Derya Sazak’ı İmam Çağdaş’a kebap yemeye götürdü. Biz de onlara katıldık.
Günlerden cumartesi ve saat 16.00 dolayında. İmam Çağdaş’ın kapısından girdik. Alt salonda ve üst salonda yer yok. Halkımız kebap yiyor.
Binaya bitişik, onarımı yeni biten avlulu taş han binasının üst katında toplu yemekler için hazırlanan salonda bir masanın etrafına sıralandık.
Gaziantep’te çok sayıda kebapçı, baklavacı var. Çağdaş İmam bunların en eskilerinden ve en tanınmışlarından biri.

İmam Çağdaş’ta kebap ve baklava

Kuruluşu 1887 yılına uzanıyor. Kebap ve baklava işini ilk defa Halep’ten gelen Hacı Hüseyin Çağdaş başlatmış. Sonra İmam Çağdaş, Talat Çağdaş bu işi sürdürmüş. Şimdilerde işin başında Burhan Çağdaş var. İmam Çağdaş’ın ilk dükkanı (gerçekten de lokanta değil, dükkan idi) Gaziantep Uzun Çarşı ya da diğer adı ile Bakırcılar Çarşısı’nda idi. Müşteriler küçücük salona sığamaz olunca o küçük dükkanının hemen yakınında lokanta olarak inşa edilen iki katlı binaya taşındılar. Şimdilerde orası da yetmediğinden bitişikte onarılan eski taş hana toplu yemekler için ek salonlar yaptırılmış.
Biz gittiğimiz gün baba Talat Çağdaş,
ocağın başında idi. Daha sonra oğul Burhan Çağdaş ile konuştum. Öğrendim ki İmam Çağdaş’ta hafta sonları alt ve üst salonlarda aynı anda toplam 300 kişi kebap yiyormuş.
Hafta sonları öğleden akşama 700-750 kişi kebap yermiş.
Mutfak ve servis elemanları bu kadar müşteriye hizmet verebiliyormuş. Burhan Çağdaş, “Hafta içinde daha az müşteriye, daha iyi hizmet veriyoruz.
Hafta sonları turist akını oluyor. Gelenleri çeviremiyor, lezzeti ve hizmeti korumaya çalışıyoruz” diyor.
İmam Çağdaş’ta Gaziantep’in sevilen tüm kebap çeşitleri var.
Ali Nazik, soğan kebabı, patlıcan kebabı, küşneme kebabı... Kebaplarda erkek
koyun eti kullanılıyor ve de eti “zırh” denilen büyük bıçaklarla kıyılıyor. Koyunun kaburgası civarındaki yağ da kebaplarda kullanılıyor. Lahmacunlarında ise soğan yerine sarmısak var. Lahmacun masaya bir tabak soğuk, közlenmiş patlıcan ile getiriliyor. Patlıcan lahmacuna sarılıyor. Limon sıkarak yeniliyor. Bunun adı “söğürtme”.
Biz birer adet lahmacun ile yemeğe başladık. Daha sonra değişik kebap çeşitlerini ısmarladık. Ortaya konulan kebapları beğenimize göre paylaştık. Masaya önce gavurdağı salatası, ezme, cacık getirdiler. (Porsiyonu 3 TL) Herkesin önüne bakır bir kapta ayran konuldu. Ayran kabının içinde kaşık değil de ufak bir kepçe vardı.
(Kabı 1.5 TL) Sonra sırasıyla Ali Nazik, soğan kebabı, patlıcanlı kebap yedik (Kebapların porsiyonu 16-18.5 TL) Yemeğin üzerine baklava çeşitlerini tattık. (Tabağı 7.5 TL)
Servis elamanlarından öğrendiğime göre bir kişi 25-30 TL ödeme ile kebabını, baklavasını yer, masadan kalkabilirmiş.
Lokantadan çıkarken kapının yanında tatlıların satıldığı tezgahın önünde kuyruğa girdik. Normal baklavanın kilosu 36 TL, özel kare baklavanın 45 TL, kuru baklavanın 36 TL, şöbiyetin
42 TL, fıstıklı sarmanın 50 TL, Antep fıstığının ise 25 TL idi. Ben kuru baklava satın aldım.
Gününe göre 250-400 kutu baklava satılırmış. Gaziantep’e gidip de Çağdaş İmam’a uğramamak olmazdı. Gereğini yaptık. Kebabın da baklavanın da tadı damağımızda kaldı.