“Festivalciliğin temeli sinemayı sevmektir. Önce sinema sevgisi. Öbür hataları, her şeyi affettirir”.
Ankara Film Festivali’nin 30. yılı için yapılan Emel Lakşe imzalı “30 Yılın Öyküsü” adlı belgeselde Festival Başkanı İnci Demirkol bu cümlelerle başlıyor işin sırrını anlatmaya: “Sinema sevgisiyle başlarsanız işe, devamı gelir.” Öyle de olmuş sahiden. O zamanki adıyla Ankara Film Şenliği, 1988 yılında Aziz Nesin ve Mahmut Tali Öngören önderliğinde Bilim Sanat Dergisi, Bilar A.Ş. ve Mülkiyeliler Birliği ortaklığında yola çıkmış. Pusulası sinema sevgisi olarak. Bir vakfın, bir derneğin, bir kurumun çatısı altında değil sadece dayanışmanın gücüyle. Öngören’in deyişiyle darbe sonrası kuraklığında ‘çölde bir lale’ gibi.
Şenlik 1991 yılında Körfez Savaşı nedeniyle sekteye uğramış. Bu şerden doğan hayır, kurumsallaşma ihtiyacının adının konması olmuş. Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı kurularak 11 Ocak 1991’de uluslararası kimliğini kazanmış, Ankara Film Festivali.
35 yıllık mücadelelerle dolu ancak tavizsiz bir yolculuk. Bunun da en büyük sebebi, sinema sevgisiyle festivale destek olan sponsorlarla ayakta durması, hiçbir kurumla, bir yerel yönetimle göbek bağının olmaması kuşkusuz. Vakıf Başkanı İrfan Demirkol’un sık sık vurguladığı gibi ‘en bağımsız festival’ denebilir Ankara’ya. Yıllar içinde bunun bedelleri olsa da… Örneğin Burçak Evren aynı belgeselde Mahmut Tali Öngören’in bir sene sinemacılara bir özür mektubu göndererek vaat edilen destekler alınamadığı için davet ettikleri filmlere ödül veremeyeceklerini bildirdiğini anlatıyor. Ancak bu kimsenin filmini çekmesine neden olmamış, herkes kendi imkânlarıyla festivale gelmiş. Dayanışmanın bulaşıcı bir yanı var, ne mutlu ki.
Hâlâ çölde bir lale vazifesi gören Ankara Film Festivali, bu yıl 35 yaşına bastı. Ne yazık ki çok buruk bir şekilde ‘kutladı’ doğum gününü, çünkü açılışın olacağı gün Festival Başkanı İnci Demirkol’un, Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı Başkanı İrfan Demirkol’un eşinin, yoldaşının vefat haberini aldık. 35. festival 15 Kasım’a kadar duyduğum en güzel isme sahip Büyülü Fener Sinema salonlarında, ondan ve yol arkadaşlarından devraldığı sinema sevgisiyle devam ediyor.
Programdan seçmeler
Ankara Film Festivali’nde ulusal uzun metraj film yarışması bugün başlıyor. 10 film var yarışmada: Büyük Kuşatma (Sinan Kesova), Döngü (Erkan Tahhuşoğlu), Fidan (Ayçıl Yeltan), Gecenin Kıyısı (Türker Süer), Gülizar (Belkıs Bayrak), Hakkı (Hikmet Kerem Özcan), Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri (Murat Fıratoğlu), Köpekle Kurt Arasında (Murat Düzgünoğlu), Mukadderat (Nadim Güç), Ölü Mevsim (Doğuş Algün). Bugün, yarın ve Çarşamba her seansta bir yarışma filmi, sonrasında da ekipten katılımcılarla sohbet imkânı mevcut, en iyisi https://filmfestankara.org.tr/ adresinden detaylı programı incelemek.
Truffaut filmlerini perdede görmek gibi bir fırsatı yakalamak isteyenleri 16.30’da Adele H.’nin Öyküsü, 19.00’da Neşeli Pazar bekliyor.
Ayrıca “Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi”nin yönetmeni Noemie Merlant’ın yeni filmi “Balkondaki Kadınlar”, Payal Kapadia’nın Cannes’dan büyük ödüllü “Aydınlık Hayallerimiz”, İranlı yönetmen Mohammad Rasoulof’un sekiz yıl hapis cezasına çarptırılmasına neden olan (Almanya’ya kaçmayı başararak Cannes’a katılabildi) filmi “Kutsal İncirin Tohumu”, David Cronenberg’in son filmi “Kefenler”, Mathias Glasner imzalı, başrolünde Lars Eidinger’in oynadığı “Ölmek” bu haftanın dikkat çekenlerinden bazıları.
Özay Şendir
Bilmediğimiz projeler! Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün MiLLiYET'e konuştu
9 Aralık 2024
Tunca Bengin
İran kendini tarif etti...
9 Aralık 2024
Cem Kılıç
Sağlık nedeniyle fesih nasıl olur?
9 Aralık 2024
Didem Özel Tümer
HTŞ dönüşecek mi? Nasıl?
9 Aralık 2024
Abdullah Karakuş
Kimler gidecek kimler kalacak?
9 Aralık 2024