Yetiş Süleyman Abi!

5 Ekim 2016

Ateşi soğutalım, küllenmeye bırakalım derken bir de baktık ki Fatih Terim, sorunu derin dondurucuya kaldırmış.

Arda, Burak, Selçuk yine kadroda yok. Gökhan Gönül zaten tedavide olduğu için Konya ve Reykjavik’e çağrılması söz konusu değil.

Yine de iki önemli gelişme dikkat çekiyor: Birincisi, Milli Takım’ın en sorunlu bölgesi olan savunma göbeğine uzun süredir dışarıda kalan Ömer Toprak’ın yeniden çağrılması... Hazır Gökhan Töre yokken, sanki bir fırsat oluşturuluyor. Geçmişte Gökhan-Hakan-Ömer’in İstanbul’daki otel odası kavgası hatırlandığında, “Gökhan varsa gelmem” diyen Ömer Toprak’a davetiye çıkarılması ilginç... Çünkü Ömer’in geçmiş maçlarda sırf takıma katılmamak için sakatlık raporu gönderdiği, sonradan bunun başka bir futbolcunun raporu olduğu biliniyor. Böyle bir durumda ilkelerle gerçekler birbirine uymuyor... Bu durumu açıklamak da Fatih Hoca’ya düşüyor.

İkinci önemli gelişme, Caner Erkin’in durumu... Önce kadroya çağırılmıyor. Ancak sakatlığı süren Hasan Ali Kaldırım’ın ilan edilen aday kadrodan çıkarılması üzerine, Caner’e “milli davet” gidiyor. Bu olay, Fatih Terim’in 5 futbolcuyla ilgili olarak “kapıları sürekli kapatma” kararı almadığını, sorunu derin

Yazının Devamı

Şaşkın Vincent

2 Ekim 2016

Fikstür arızası, maç ve yol yorgunluğu, sakatlıklar, formsuzluklar... Beşiktaş, Süper Lig’in belki de en sıkıntılı dönemini yaşıyor, farkında değiliz.

Çaykur Rizespor da sıkıntılı bir ev sahibi... Ama Beşiktaş’a karşı tam da olması gereken biçimde savunuyor, hücum ediyor... Maçı puansız bitirmemek için olağanüstü çaba harcıyor. Böyle bir maçta hem bireysel becerilerin, hem de takımca oyun kalitesinin yükselmesi gerekir. Beşiktaş’ta bunu göremiyoruz... Olağanüstü enerji harcayan oyuncular da var, top kaybetme, hatalı pas rekorlarına yazılan da!

Her şeyden önce şu Vincent Aboubakar’ın şaşkınlığına değinmekte yarar var. Şenol Güneş, Kamerunlu’yu ikinci yarının başında oyuna sürerken, 4-3-3’e dönüp baskıyı yoğunlaştırmak istedi. Gerçekten de öyle oldu. Sağda oyuna katılan Quaresma, ortada Aboubakar, solda Cenk... Orta alandan özellikle Tolgay ve Atiba’nın attığı paslar, Caner’in soldan uzun ortaları, yerden kısa pasları... Hepsi de (en az 5 pozisyon) Aboubakar’ın ayağında heba oldu. Kaleye sırtı dönük oynayamıyor. Rizespor savunması da havadan her türlü topu engelliyor... Bu durumda gol, uzaktan atılacak şutlara kalıyor. Deniyor Beşiktaşlılar; Caner, Tolgay, Quaresma... Hepsi de

Yazının Devamı

Sorun derin dondurucuda!

1 Ekim 2016

Ardasız, Ömer Topraklı aday kadrosu ilanı, tuhaf ve anlaşılması güç bir karar gibi görünüyor. Biz, “Baba-oğul” ve öteki evlatların geçici bir dönemde sorunların soğutularak dışarıda bırakıldığını düşünüyorduk.

Meğer sorun derin dondurucuya atılmış. Artık 6 ay mı olur, bir yıl mı bilemiyoruz. İşin bir de şu yönü var: Belki de derin yoklamalar sonucu sorunun Barça rüzgarlarıyla daha da büyümesi olasılığı bizi böyle bir tercihle karşı karşıya bıraktı.

Tamam bunları anlamaya çalışalım da... Ömer Toprak neyin nesi oluyor?

Milli Takım’a başkasının raporuyla sakatlık belgesi gönderen ve Gökhan Töre olayında ortalığı karıştıran bu oyuncuyu milli takıma davet etmek mutlaka özel bir açıklamayı zorunlu kılıyor. Kamu adına merak ediyoruz, soruyoruz.

Yazının Devamı

Düşük seviye

29 Eylül 2016

Alternatifleri çoğaltmak, kadro derinliğini oluşturmak, yenileri - eskileri kaynaştırmak derken Şampiyon Beşiktaş’ın yeni sezon macerası oldukça sıkıntılı bir sürece girdi. Felsefe ve mimaride hemen her üsluptan her sistemden parçalar alarak oluşturulan “eklektik” anlayış, futbolda Beşiktaş’ı uyumsuz, kararsız, etkisiz ve verimsiz bir takıma dönüştürmüş...

Bu takım yeni kadrosuyla yeni bir kimliğe kavuşabilir mi? Yoksa karmakarışık oyuncularla takım olma özelliğini de mi kaybeder? Rahatsız edici, yanıt arayan sorular bunlar.

Şenol Güneş’in yeni kadrosunda garip çelişkiler var. Örneğin Caner’in başrole çıktığı anlarda soldan, çizgiye inmeden kestiği uzun ortalar... Hemen hepsini rakip savunma çeviriveriyor. O kaybolan toplar, Beşiktaş’a tehlike olarak dönüyor. Aboubakar ve Talisca elbette Gomez ve Jose Sosa değil, farklı tipte oyuncular. Ama yine de gelenler gidenleri aratıyor. Şenol Güneş, kalecileri değiştirerek, santrforları nöbetleşe oynatıyor. Anlamaya çalışıyoruz, ama oyun zaman zaman anlamsız, sıkıntılı bir itiş-kakışa dönüşüyor. Hayır, bu oyunu Beşiktaş’a yakıştıramıyoruz. Kanatlardan getirilen ya da ortalanan topları bir türlü kullanamıyor Beşiktaş. Oysa ortadan

Yazının Devamı

Özetle, özetler!

28 Eylül 2016

Lafı hiç uzatmadan “Biz büyük bir hata yapmışız” diyor... “Lig TV ile yayın anlaşmasını bir yıl uzatırken, anlaşma maddesinde özet görüntü satış hakları için alt ve üst sınır koymamışız. Böyle olunca arz- talep dengesi bozuluyor. Pazarlık ve uzlaşma alanları daralıyor. Şimdi hızla çalışıyoruz. Yaşadığımız deneylerin ışığı altında yeni yayın ihalesi şartnamesini ‘kusursuz’ olarak hazırlama gayretindeyiz” diyor.

Konuşan, Türk Futbolu’nun baş aktörlerinden Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Göksel Gümüşdağ...

Deplasman taraftarına yasağın sona erdirilmesi için çok yönlü temas ve gayretlerle sağladığı uzlaşma çok önemli. 18 kulüp başkanının çekincelerini ortadan kaldırmak, İstanbul Valisi başta kamu yöneticileriyle işbirliğini gerçekleştirmek, onların desteğini sağlamak hiç de kolay değil. Gümüşdağ, zor işi başarmış olmalarının verdiği enerjiyle şimdi daha büyük bir sorunun üzerine gidiyor: Futbol müsabakalarının tv yayın hakları ihale şartnamesi. Süper Lig’in altıncı haftasına geldik, şifreli yayınlar dışında hiçbir kanalda özet görüntü yok. Öte yandan Lig TV abone sayısının da artmadığına işaret ediyor Gümüşdağ... Gerek şifreli abone sayısının, gerekse maç özetlerini yayınlayacak kanal

Yazının Devamı

Hamamın namusu

25 Eylül 2016

Hamamın değil, stadın namusu kurtuldu. Elbette bir şaka bu... Vodafone Arena’da ilk ezeli rakibini ağırlayan, ilk derbisinde Galatasaray’ı konuk eden Beşiktaş, son yılların en pasif, en futbolsuz, en dağınık oyunuyla ilk yarıda adeta ezildi. İkinci yarıda uyandı ve 1 puana razı oldu.

Açık açık söyleyelim: İlk yarıda oyunun egemeni Galatasaray’dı. Riekerink’in ekibi büyük bir özgüven duygusuyla başladı. Öyle de devam etti. Beşiktaş topa daha çok sahip oluyor, ama çok çabuk(!) kaybediyordu. Bazı oyuncular, bildiğimiz standartlarının altına düşmüş, bir türlü kalkamıyorlardı. Oğuzhan, Olcay, Gökhan İnler, Atiba... Onlar böyle düşük viteste kalınca Galatasaray orta alanı çabucak geçti. Çalışılmış pozisyonlarla, kanattan-ortadan- duran toplardan hep ustaca yararlandılar. Beşiktaş gibi olmasa da inanılmaz golleri de kaçırdılar. Galatasaray’da Sneijder, Tolga Ciğerci, Bruma, Selçuk ve Eren Derdiyok çok etkili ve üretken bir oyun oynadılar. Beşiktaş, sol kanattan Caner’le yükleniyor. Orta alanda sıkıştıkça uzun toplar kullanıyordu. Ne gariptir ki o uzun toplarla Cenk’i ya da başka bir arkadaşlarını buluşturamadılar. Ya Muslera kapıyordu topu, ya da savunmacılardan biri rahatça kesiyordu.

Yazının Devamı

Doğru zaman, doğru mekan

24 Eylül 2016

Vodafone Arena’da oynanacak ilk derbi bu. Tarihsel ve istatistiksel bir önemi var. Kazanana ayrı bir keyif yaşatacak bir buluşma. Kaybedecek takım ve camia için de dünyanın sonu değil. Bir onur meselesi değil. İddianın tükenmesi, büyük hedefin kaybolması, rotadan çıkılması da değil. Hayat devam edecek

Sağını - solunu örselemeden, polemik bulamacına sokmadan, teknik tahlilleri de abartmadan baştan söyleyeyim ki...

Beşiktaş - Galatasaray derbisi, TFF Süper Lig Turgay Şeren sezonunun en doğru zamanda, en doğru mekanda, en doğru kararlarla en uygun takımlarla fikstüre yerleşmiş en doğru derbidir.

Doğru zaman, çünkü ilk haftaların heyecanı dikkat dağıtan bir rutine dönüşmeden, ilgiyi yoğunlaştıran bir noktaya geldi, beşinci haftaya!

Doğru mekan... Çünkü heyecanı ve merakı artıran “yenilenmiş” İnönü’de Vodafone Arena’da oynanacak ilk derbi bu. Tarihsel ve istatistiksel bir önemi var. Kazanana ayrı bir keyif yaşatacak bir buluşma. Kaybedecek takım ve camia için de dünyanın sonu değil. Bir onur meselesi değil. İddianın tükenmesi, büyük hedefin kaybolması, rotadan çıkılması da değil. Hayat devam edecek. Daha ne derbiler göreceğiz!

Doğru kararlar... Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Göksel

Yazının Devamı

Bırakın ateş küllensin

21 Eylül 2016

Sonunda Arda Turan da baklayı ağzından çıkardı: “Ben bu takımın kaptanıyım. Arkadaşlarımın sorunlarını anlatmak görevim. Milletin vergisinden prim de almadık. Kimse bir kulun şerefini sorgulayamaz. Onu ancak Allah ölçer” v.s...

Keşke her futbolcu, her kaptan böyle rahat konuşabilse. Saygının sınırlarından sesini yükseltebilse. Ama kulüplerin fermuar gibi çekip susturduğu ağızlar Türkiye’de futbolcuyu bir konu mankeni haline getirmiştir. Dolayısıyla Barça ikliminden bizim memlekete rüzgar estirip, özgürce kendini ifade eden Arda’ya tebrikler!

Gerçeğin ne kadarı!

Elbette bu hakkı kullandığı için Arda’yı suçlayamayız. Ama kendini ifade ederken bizimle gerçeğin ne kadarını paylaştı? Ne kadarı kontrollü bir ego patlamasıydı? Zaman zaman anlattıklarıyla kendini savunurken bizimle paylaşmadığı gerçekler var mıydı?

Ne bileyim, ortalıkta dolaşan fis-koslara göre Arda ile Selçuk arasında bir kopuş, bir sürtüşme, bir küslük var. Böyle bir sorunun sorulmasını mı istemedi? Ya da önceden yapılan anlaşmayla bu konu gündemden kalktı mı? İstese lafı oraya getirir, bir açıklama yapardı.

Danimarkalılar boşuna söylememiş: Gördüklerinin yüzde 25’ine, duyduklarının yarısına inan.

Ne yalan söyleyeyim Arda’nın

Yazının Devamı