beIN Sports: Ya devam, ya devam!

17 Temmuz 2019

Tam anlamıyla “Cehennem Sıcağı” yaşanıyor. Yakıcı ateşi körükleyen sadece Temmuz ayı ortalamaları değil. Bir yandan yürürlüğe giren Lisans Talimatı, öte yanda TBB ile yapılan “Yapılandırma” anlaşmaları biraz nefes alma fırsatı yaratıyorsa da harareti yükselten önemli bir sorun daha var:
beIN Sports Yayın Anlaşması…
Anlaşma, en kısa yoldan açıklanabilecek biçimde “anlaşmazlığa” dönüşmüş durumda.
beIN Sports, 500 milyon ABD Doları + KDV ile imzaladığı yayın anlaşmasına göre kulüplere her yıl ödemesi gereken ücretin yarısını TL/Dolar sabitlenmesiyle (3.80) ödüyor. Asıl sorun, son kur artışlarıyla sıkıntı yaratan öteki yüzde ellide. Yayıncı Kuruluş, güncel döviz kuruyla yapılması gereken bu ödemenin koşullarını değiştirmek, bu bölüm için de TL/Dolar kurunda bir sabitleme yapmayı öneriyor. Kulüplerin böyle bir anlaşmaya yanaşmamaları toplantıları uzatıyor, tartışmaları sürdürüyor.
Yayıncı Kuruluş’a bakarsanız, beklenenden daha az dekoder satışı, abone sayısındaki düşüş, kurda beklenmeyen artışlar ortaya “zararlı bir ilişki” çıkarmış durumda. Öte yandan reklam ve sponsorluk gelirleri de beklendiği gibi değil.
Kulüpler Birliği Vakfı ile beIN Sports temsicileri, henüz bir anlaşma

Yazının Devamı

MHK ve Alp: Doğru gemi, eğri sefer

10 Temmuz 2019

TFF Başkanı Nihat Özdemir’in MHK konusundaki tavrı, 1 Haziran’daki seçimden hemen sonra değişti. O güne kadar Sabri Çelik başkanlığındaki MHK’dan memnun olduğunu söyleyen ve yeni dönemde de kendileriyle çalışacaklarını sık sık dile getiren Özdemir, seçimin üzerinden 1-2 hafta geçince Zekeriya Alp’le çalışmak istediğini belirterek, kurul üyelerinin motivasyonunu bozdu. Tam da yeni sezon hazırlıklarının ortasında adeta şoka uğradılar.
Beklendiği gibi, Zekeriya Alp, 5 yıllık bir aradan sonra yeniden MHK Başkanlığı’na getirildi.
Neresinden başlamalı? Öncelikle şunu belirtmekte yarar var: Spor yönetiminde federasyonların ve kurulların işbaşına getirilmesi süreci, genel kurullarda önceden kabul gören adaylıklarla başlıyor. Hemen hemen her federasyonda tek adaylı seçimlerle başkanın belirlenmesi o kadar zor değil. Asıl zorluk, yönetim kurulunun oluşturulmasında... Daha da büyük zorluklar ise kurulların belirlenmesinde ortaya çıkıyor.
Güce ortak olmak, iktidarı paylaşmak, sadece siyasetin değil, sporun da doğasında yer alan önemli bir gelenek. Bu geleneğin ne kadar yararlı, ne kadar zararlı olduğunu yıllardan beri tartışıyoruz. Ama bir sonuca vardığımız da söylenemez! O nedenle

Yazının Devamı

Emre’nin dönüşü: İyi proje

3 Temmuz 2019

Emre Belözoğlu sosyal medyadan sarı-lacivertli formayla sesleniyor: Yuvama döndüm!

Seslenen adam 38 yaşında. Eylül’de 39’a girecek. Bu yaşta futbol oynamak o kadar kolay değil. Her zaman özel çalışmalar yapmak, kalp akciğer kapasitesini en yüksek düzeyde tutmak, fiziksel, zihinsel ve ruhsal bakımdan güçlü olmak gerek. Emre Belözoğlu, Başakşehir performansıyla takım arkadaşlarından pek de geride kalmadığını gösterdi. Dahası, Başakşehir, Emre Belözoğlu ile daha çok top kazanan ve kullanan bir takıma dönüştü. Bazıları, yaşı ve düşen temposuyla oyunu ağırlaştırdığını öne sürse de Belözoğlu, sahada topla her buluşmasında oyuna pozitif katkılar sağladı.

Emre Belözoğlu, Fenerbahçe’den iki kez ayrıldı. Hatırlayalım, ilki 2012-13 sezonunda Aykut Kocaman’la düştüğü anlaşmazlık sonucu Atletico Madrid’e gitmesiydi. Oradan, aynı sezon içinde geri döndü. İkinci ayrılığı (2015-16) ise tam anlamıyla bir travmaydı. Dönemin başkanı Aziz Yıldırım’ın oğlu ya da gözdesi olarak bilinen Kaptan, yeni sezonda düşünülmediğini internetten öğrendi. Sportif Direktör Terraneo ile görüşmesinde de hayal kırıklığı yaşadı: “ Yönetim seni istemiyor.”

Bu travmanın Emre Belözoğlu’nda yıkıma yol açması, tükenişe neden

Yazının Devamı

Şimdi karar zamanı

26 Haziran 2019

Yarın… Ya da en geç Cuma günü TFF’nin yeni Kulüp Lisans Talimatı, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girecek.
Transfer rüzgarlarının yönünü değiştiren UEFA’nın “Önce sat, sonra al” dayatmasıyla zor durumda kalan kulüplerin tek çıkar yolu: Yapılanma.
Yapılanmanın ön koşulu bilançoların tamamlanmasıydı. O iş bitti. Kulüp Lisans Talimatı ise akçalı konuları disipline eden, ihlal halinde lige katılmayı engelleyebilecek yaptırımlarla dolu . Talimatın yayınlanmasıyla Türkiye’nin UEFA statüsüyle uyumlu yapısal değişiklik süreci de tamamlanmış olacak.
Çok hızlı bir trafik söz konusu. Bürokrasideki tıkanıklıklara, zamanı aşındıran uygulamalara alışmış bir kültürün yadırgayacağı tablolar bunlar.
O hızlı trafiğin içinde “Yapılandırma”nın iki aktörü TBB Başkanı ve TC Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın ile Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş’in dün birlikte TFF Başkanı Nihat Özdemir’i ziyaretleri de vardı. Bu buluşmada karşılıklı anlayış ve empatiyle bazı konularda uzlaşmaya varılabildiğini düşünüyorum. Ayrıntıları kısa zamanda öğreniriz. Şu kadarını söylemeliyim ki “Yapılandırma”nın merkezindeki TC Ziraat Bankası ile yıllardan beri kulüplere finansal destek sağlayan

Yazının Devamı

Ya özel fon, ya acı son

19 Haziran 2019

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ile Türkiye Bankalar Birliği (TBB) tarafından oluşturulan “yapılandırma” projesi, ağır aksak da olsa uygulama aşamasına geçmiş durumda. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Trabzonspor kulüpleri, masada alacakları kredi için faiz oranları, ödemesiz süreler ve vade konusunda anlaşmaya çalışıyorlar.
Yapılandırma aşamasında TC Ziraat Bankası’nın önerdiği krediler için normal piyasa faizi (20-25) isteniyor. Vade 10 yıl... Üç yılı ödemesiz. Gelir gider dengesizliğiyle borç sarmalına yakalanan kulüpler şimdi inanılmaz bir kıskacın ağzına gelmiş durumda.
TFF Yönetim Kurulu tarafından onaylanan Kulüp Lisans Talimatı’nın 30 Haziran’a kadar yayınlanması ve yürürlüğe girmesi gerekiyor.
Gecikme söz konusu bile edilemez. İki kulüp, Fenerbahçe ve Trabzonspor, bilançolarını açıklayarak UEFA ile yaptıkları “Finansal Fair Play” görüşmelerinde 30 Haziran’a kadar borçlarını yapılandırma sözü verdiler. UEFA, TFF’ye gönderdiği yazıda da sözler yerine getirilmezse, Fenerbahçe ve Trabzonspor’u kendi organizasyonlarına (Şampiyonlar Ligi/Avrupa Ligi) almayacağını bildirdi.
Vakit ve nakit böylesine daraldığında spor medyasında yer alan bazı transfer manşetleri de “ayran ve

Yazının Devamı

Bırakın futbol tarihi de yensin!

12 Haziran 2019

Tyrkjaranio... İzlandalılar bu deyimi 17. yüzyılın ilk yarısında yaşadıkları büyük acılardan sonra kullanmaya başlamışlar. Türk İstilası anlamına geliyor. O dönemlerde korsanlık bazı devletler tarafından izin verilen bir talan biçimiydi. Geminize hangi devletin bayrağını çekerseniz, o ülkenin gemilerine dokunmamak koşuluyla korsanlık yapabilirdiniz.
Osmanlı döneminde sırf korsanlık yapmak için islamiyeti seçen ve “Küçük Murat Reis” unvanını alan Hollandalı denizci de Kuzey Afrika’dan, ege kıyılarından topladığı tayfalarla Osmanlı bayrağını çekip İzlanda’ya iki büyük akın düzenledi. Orayı talan etti; genç kadın ve erkekleri köle pazarlarında satılmak üzere ailelerinden kopardı.
Tarihin karanlık yüzünde böyle sayfalar da var... Sadece Osmanlı atalarımızın değil, tüm devletlerin, tüm insanlığın bir daha tekrarlanmamak üzere kapatması, unutması gereken sayfalar.
İzlanda-Türkiye maçı için Reykjavik havaalanına inen Milli Takım kafilesi, bildiğiniz gibi gümrük görevlileri tarafından olmadık biçimde bireysel valiz aramaları, ağırlaştırılmış işlemler nedeniyle iki saatten fazla bir süre havaalanında tutularak “kabul edilemez” ağır bir muameleyle karşı karşıya kaldı. Hele kıdemli

Yazının Devamı

Küçük aslanın türküsü

9 Haziran 2019

Sanki çiçek sepeti gibi bir karşılama ve ön kabul ile hazırlamıştık Fransa’yı... Sadece Fransız medyası değil, bizler de Dünya Şampiyonu’nun kazanmasını gayet doğal karşılıyorduk. En ilginç olanı da Şenol Hoca’nın öngörüsüydü. Elbette yenmek için sahaya çıkacaktık. Ama 1 puan da olumlu bir kazanım demekti. Fransa’daki bahis siteleri de aynı rüzgara kaptırmışlardı kendilerini... Bahis oranları açıklandığında hiç şans tanımadıkları için Türkiye’nin galibiyetine 6.75, beraberliğe 4.30, Fransa’nın galibiyetine de (en doğal olasılık) 1.53 veriyorlardı. Bir başka ön kabulümüz de Fransa’yı baştan grup lideri ilan etmemizdi. Federasyon Başkanımız Nihat Özdemir de “Bizim asıl rakibimiz İzlanda” diyordu. Genel kabul gören hedefimiz grup ikinciliğiydi.
O kadar ki TRT Spor Sabahı programındaki moderatörüm Deniz Satar’a “Bizim hedefimiz birincilik olmalı” dediğimde şaşırmıştı.
Evet, grup ikincisi olarak finallere gidebilirdik... Ama üçüncüyü geçip de ikinci olmaktansa, Fransa ile başa güreşip kaybederek ikinci olmak daha saygıdeğer bir yaklaşımdı. Neyse… Çoğumuzun kalbinin bir köşesinde yatan minik aslan (galibiyet umudu) maçın başından itibaren büyümeye başladı. Öncelikle ezeli derdimiz

Yazının Devamı

Kolay gelsin Nihat Bey

5 Haziran 2019

TFF Başkanlığına seçilen Nihat Özdemir’e başarılar dilerim. Türk futbolunda federasyon başkanlığı gerçekten ateşten gömlektir. Kulüpler, yöneticiler, futbolcular, antrenörler ve medya sürekli “talepkar” yaklaşımlarla baskı altına alırlar federasyonu. Hepsi de kendine göre (!) haklıdır. Özellikle seçimli kongre dönemlerinde taviz üstüne taviz beklenir. Sonu gelmez pazarlıklar yapılır.
Seçimden daha önemli sorunları var Türk futbolunun. En başta şu Ana Statü… Futbol Federasyonu’nun Ana Statüsü, tam anlamıyla adaletsiz, eşitliksiz, futbol ailesine söz hakkı tanımayan, tartışma kürsülerine kulüp rekabetinin ve yayın pazarlıklarının dışında yeni bir vizyon getiremeyen, hareket alanını daraltan ve gelişmeyi engelleyen bir metindir. Ana Statü, taban birliklerini, paydaşları bir kenara iterek kulüp temsilcilerinin ezici çoğunluğuyla TFF Genel Kurulu’nu adeta “işverenler sendikası”na dönüştürmüştür.
Öte yandan antrenörler, hakemler ve futbolcular da TFF genel kurulunda beşer kişilik dar kadrolarla temsil edilmektedir. En çok milli olan, en çok final yöneten en uzun süre milli takım çalıştıran gibi sınırlamalarla hiçbir yere varılamaz. Milli takımda antrenörlük yapmamış bir hoca da,

Yazının Devamı