Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Kim ne derse desin, futbol bir şov... Gösterinin en renkli yanı goller. O gollerle neşeleniyor ya da ızdırap duyuyorsunuz. Beşiktaş’ın maçlarında her ikisi de var. Tıpkı dizi filmler gibi... Aşk, ihtiras, aldanmışlık, hüzün, sevinç, keder ve coşku, hepsi bir arada. O nedenle, Beşiktaş seyircisi hop oturuyor, hop kalkıyor. İnanıyorum ki, dünkü İnönü maçını TV’den izleyenler Galatasaray maçına bir hafta kala aynı duyguları, aynı hareketlilikle yaşamışlardır.
Beşiktaş’taki renkli oyunun temel ögesi, savunmanın dengesizliği. Hele rakip, Yimpaş Yozgatspor gibi puana yaşamsal önemde gereksinim duyan bir takımsa, savunma ağırlığından, savunmanın yerleşme yanlışlarından en iyi biçimde yararlanıp çabucak golünü atıveriyor. Yozgat’ın iki golü, oyunun başlama vuruşlarından hemen sonra geldi. İlki 3. dakikada, ikincisi daha çabuk: İkinci yarının ikinci dakikasında. (Dk.47) Rasim Kara, Beşiktaş savunmasının bu afallama ve gafil avlanma özelliğini iyi bildiği için çabuk oyunla Finlandiyalı Sumiala’yı silah olarak kullandı. Amacına da iki kez ulaştı. Sol kanatta oynayan Cem Karaca’nın çaldığı topla birinci golün pozisyonu oluştu. İkincide de Sumiala, İlhan’ın Kocaeli’de yaptığı bireysel ustalığın bir başka çeşidini gösterdi ve üç kişinin arasından Myhre’yi avlayıverdi. Yozgatspor’u mücadele azminden, oyuna zevk katan direnişinden ve temiz oyunundan dolayı kutlamalıyız. Elbette bu oyunun temelinde düşmeyi öngören lig statüsünün de katkısı var. Bu statüden kimse şikayet etmemeli.
Beşiktaş’ın oyununda savunma ağırlığının dışında zenginlikler de vardı. Tıpkı gollerdeki gibi, takımın kalite zenginliği fark yarattı.
Daha çok koştular, yardımlaştılar. İsteklerine hırslarını, hırslarına akıllarını ve becerilerini kattılar. Yenik başladıkları maçı, sevinçle bitirdiler.
Oyunun iki kahramanı Ahmet Dursun ve İlhan Mansız’dı. Zaman zaman Daum’u tek santrfor kararına yönlendiren ve uyumsuzluğu ile dikkati çeken bu ikili, dün yardımlaşmanın, birbirlerine pozisyon hazırlamalarının, paslaşmanın en iyi örneklerini verdiler. Hırslıydılar. Enerji doluydular... Asla, sinirli ve hırçın değillerdi. Ahmet Dursun, peşpeşe iki golle taraftardan ve kulübeden güven tazeledikten sonra gevşemedi, tembelleşmedi. Çabalarına, koşusuna ve katkısına devam etti. Hele, Tümer’in kullandığı faul atışından sonra topu lokum gibi İlhan’a aktarıp golü attırması, alkışlanacak bir çabukluk örneğiydi. Bu faul atışında Yozgatlılar duraladılar. Oysa, hakem düdüğünü öttürmüştü, herşey kurala uygundu. Üstelik, yardımcı hakem Zeki Aksoy da oyun için devam işareti veriyordu. Baya ilk yarıda iyi, ikinci yarıda durgundu.
Tümer Metin zaman zaman İlker’in yakın markajında oynadı ama buna rağmen baskının üstesinden gelip oyuna yaratıcı katkılarını sürdürdü.
Galatasaray maçına bir hafta kala Beşiktaş kimliğini ve hedefini çok iyi gösterdi. Ne var ki, bu kimlik fotoğrafında savunma ağırlığı ve orta alanın savunma fonksiyonlarındaki zaafı koyu gölgeler oluşturuyor. İlhan ile Tümer’in oyunu kartsız tamamlamaları da ayrı bir başarıydı.