Tutarsızlıklar, çelişkiler, düşmanlıklar, hasetlikler, sorumsuzluklar futbolu perişan ediyor. Futbol denizi kirlendi, temizlenmesi gerekiyor.
Pisliğin içinde hep birlikte batacağız, boğulacağız. Bu pislikten kurtulmanın onuru, prestiji, gururu filan olmayacak. Ona saygı duyan kimse kalmayacak!
* * *
Pazar gecesi oynanan İnönü derbisinden sonra bazı şeyler oldu. Bunlar kamuya aktarılmadı. Medyada yansıtılmadı. Öğrendim ki, Beşiktaş menajeri Sinan Engin, gözlemci Sadık Deda’nın da bulunduğu hakem odasına maçtan hemen sonra giderek Muhittin Boşat ve yardımcılarını kutladı. "Tebrik ederim. Çok iyi maç yönettiniz" dedi. Teşekkürlerini sundu. Demekki hakemler, en azından nezaketle söylenmiş bu sözleri hak ettiler. Kimse Sinan Engin’i öyle davranmaya zorlayamayacağına göre, aksi düşünülebilir mi? Bu olay doğruysa, Engin’in ATV ekranında hakem Muhittin Boşat’la ilgili sözleri nasıl açıklanabilir. Hakemin maçı taşıyamadığını, iyi bir hakem olmadığını, Beşiktaşlı ve Fenerbahçeli futbolculara kırmızı kart göstererek haksızlık ettiğini söylüyor Sinan Engin. Bunlar kutlanacak davranışlar değil, iyi bir hakemlik örneği değil.
O zaman maç sonrası kutlamayı niye yaptı?
Başkan Bilgili’nin Perşembe’den beri bekleyip Pazartesi sabahı hepimizle paylaştığı ve tepki gösterdiği tehdit iddiasına destek vermek için mi?
Bilgili üç gün süreyle neden sustu? Maç öncesi bir açıklama yapıp bilgilerini bizimle neden paylaşmadı? Bilgileriyle oluşan fikrini neden açıklamadı? Maçı kaybettikten sonra sahip olduğu fikir, maçtan önce de sahip olduğu fikir midir? Bilgili’yi böyle davranmaya iten nedir?
* * *
Aziz Yıldırım’ın yoğun Ankara kulisleri, Kulüpler Birliği’nde de bir sinerji yarattı mı? Örneğin Kulüpler Birliği, Türkiye Futbol Federasyonu’na bir muhtıra vererek bazı kurulların durumunun tartışılması için adil bir toplantı istedi mi? Kulüpler Birliği bu tavrını kamuoyuna açıkladı mı? Açıklamadıysa gizli ve örtülü eylemin amacı nedir? Aziz Yıldırım’ı memnun etmek midir?
Aziz Yıldırım derbi maçından sonra İnönü Stadı’nda maşallah pek keyifliydi. Saha içine inerek taraftarlarını selamladı. Soyunma odasına giderek futbolcularıyla kucaklaştı. TFF’ye karşı açtığı savaşın geriliminden uzak keyifli saatler yaşadı. Benim de aklıma şu soru takıldı: Acaba sevgili başkan, Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda aynı sevinci yaşayan bir kulüp başkanına aynı olanakları tanır mıydı?
* * *
Hoşuna gitmeyen her yazı ve yoruma email bombardımanı ile karşılık veren, tepki gösteren sporu unutmuş sevgili sporseverlere de iki çift sözüm var:
Ne zaman maça gittiğinizde iki takımı birlikte izleyip, birlikte değerlendireceksiniz? Ne zaman hakem kararlarını rakip takım için, kendi takımınız için yanlış sepetlere koymaktan vazgeçeceksiniz? Ne zaman?
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025