Galatasaray, neredeyse kurulduğu günden bu yana önce Fenerbahçe ile ondan bir on yıl kadar sonra da Beşiktaş ile yoğun rekabete girmiştir. Bu rekabet; hem sahada, hem saha dışında neredeyse bir asıra yakındır sürmektedir.
Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş ile sadece sporda değil, hemen her alanda seviyeli bir çekişme içinde olmuştur. Her alanda olduğu gibi rekabet sporda da gerekli bir unsurdur. Yeter ki bu rekabet yıkıcı, kırıcı değil, teşvik edici nitelikte olsun. Yarıştığı rakiplerin kalitesi Galatasaray’ın kalitesini de belirler. Fenerbahçe veya Beşiktaş olmadan Galatasaray’ın olmasının ya da başarısının fazla bir anlamı olmaz. Dolayısıyla onlar varsa Galatasaray var olur, değer kazanır ve yücelir. Günümüzde Fenerbahçe-Galatasaray veya Galatasaray-Beşiktaş rekabetlerinin anlamı; medyanın da olumsuz etkisiyle gücünü karşı tarafa kabul ettirme gibi yanlış bir yola girmiştir. Taraftarlar kendi kimliklerini arayış içinde olduklarından karşı tarafı düşman olarak görme eğilimindedir. Bu yanlıştır. Rekabet, birlikte yaşamak ve birlikte olmaktır. Birlikte olmadan rekabet olur mu?(*)
Fenerbahçe Kulübü’nü 2000’lere taşıyan en önemli nedenlerden biri, Galatasaray ve Beşiktaş arasında yaklaşık bir asırdır süren ezeli rekabettir. Rekabet olmasaydı, dünün büyük kulüpleri Adalet veya Beykoz, hatta Vefa’nın bugün içine düştüğü duruma, Fenerbahçe veya diğer büyüklerin düşmeyeceğini kim garanti edebilirdi? Bu üç kulüp, zaman içinde değişen birçok şeye karşın hala dimdik ayakta kalabildiyse, bunu büyük ölçüde birbirlerine borçludurlar. (**)
Fenerbahçe-Galatasaray maçlarının toplumumuza örnek gösterilebilecek nitelikteki rekabet tarihi, son yıllarda yozlaşmalara, çirkinliklere, pisliklere, gerginliklere ve kavgalara sahne oldu.
Büyük ustamız İslam Çupi, bu yozlaşmayı kendi üslubunca bakın nasıl anlatıyor:
"Türkiye ve İstanbul’un en saygıdeğer insanları bu iki kulübümüzün başkanlık koltuğuna şeref vermişler, iyi seçilmiş insanlar şeflerinin etrafında örnek yönetimler oluşturmuşlar, İstanbul ve Türkiye’nin en büyük futbolcuları bu iki takımın formalarını giyerek FenerbahçeGalatasaray rekabetini bu ülkenin ömrü kesintisiz tek canlısı yapmışlardır. Temelinde 50 yıldır dostluk, centilmenlik, arkadaşlık, karşılıklı sevgi ve saygı olan, kurumlaşan Fenerbahçe - Galatasaray rekabetinin özellikle son 10 yılda mana ve önemini kaybedip bir kan torbasına dönüşmesi, bu rekabet bayrağının taşralılarca taşınmasından ötürüdür."(***)
Hafta sonundaki Şükrü Saraçoğlu randevusuna bu hafta başkalarının gözlerinden baktım... Kendi gözlerimle gördüğüm gerçekleri anlatmak istemedim. Çünkü onlar güzel değil, çirkindi... İyi değil, kötüydü... Umutlarımı haftasonuna sakladım... Belki birşeyler değişir, ben de size yeni güzellikleri anlatırım... Anlatır mıyım? Belki !
(*)Oygur Yamak: Futbolda yaşayan efsane: Fenerbahçe (Sinerji Yayınları, İstanbul 2001)
(**)Oygur Yamak: Futbolda dünya markası: Galatasaray (Sinerji Yayınları, İstanbul 2001)
(***)İslam Çupi: Milliyet, 21.03.1995
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025